Unutulan, eksik kalan ve “Sıkça Sorulan Sorular”

Efe Duyan’ın şiiri kentli ve sofistike bir şiir bununla beraber 2000’li yıllarda yazılan şiirin izlerini taşıyor.

“Şiir, eğer onu gerçekleşen bir olayın öyküsü olarak değil de, çok güçlü bir isteğin dışa vurumu gibi algılarsak, güzeldir.” Jorge Luis Borges (Kum Kitabı s.13)

Efe Duyan’ın Sıkça Sorulan Sorular kitabı başka bir şaire-şiire öykünmeyen, etki altında kalmayan; bir sorunsalın, arayışın peşine düşülen şiirlerden oluşuyor.

Kitapta yer alan ve neredeyse tüm şiirlere-dizelere yayılan emir kipi duygusu uyandıran seslenişlerin olmasını garipsediğimi belirtmeliyim. Çünkü şiirin yapı taşını oluşturan dizelerin harcının duyguyla karıldığını, karılması gerektiğini düşünenlerdenim.

Dolayısıyla şiir içine açılan kapıların yarı aralık olması yine şiirin içine girilmesi onunla hemhal olması, okuru yürekten, en derunî yerinden, ruhundan yakalamasını güçleştiriyor. Genelde şiir okuru şiiri okurken, bir taraftan kendi kimliğini ve kişiliğini muhafaza edip, bir taraftan da yazarla özdeşleşir.

Efe Duyan’nın bu üslûbunu şiirde bir cüret gösterisi saymak da mümkün. Ne ki şiirin kendisi böylesi denemeleri, kaldırır mı, soğurur mu emin değilim. Bu biçimin kendisinin bir “deneme-yanılma” adına yapıldığını uzak bir ihtimal olarak değerlendiriyorum.

Bir yerlerde okuduğumu anımsıyorum: şiirde “niyet yanılgısı” diye kavram var. Yani şairin şiirinde vermek istediği “bildiri” ile kast ettikleriyle verebildiğinin başka başka olabileceği ihtimali…

Efe Duyan’ın şiiri kentli ve sofistike bir şiir bununla beraber 2000’li yıllarda yazılan şiirin izlerini taşıyor. Kitapta şairânelikten uzak durması, şairaneliğe prim vermemesi çok önemli ve bilinçli bir seçim ki bu da takdire şayan bir duruştur.

Kitapta yer alan şiirler kapalılıktan uzak, ama dışavurumcu duygu düşünüş sağanağından da azade değil. Efe Duyan’ın şiirleri nev-i şahsına münhasır şiirlerdir. Zira 21. Yüzyılda, sermaye çağında yaşarken saf şiirden (a poésie püre) bahsetmek pek safça olur değil mi?

Bireysel dil kullanımından kendine özgü bir yapı oluşturduğunu hemen görülüyor. Şiirinin dilini ve yapısını dönüştürürken bir yandan belli ideolojik siyasal değerlere bağlığını da kimi dizelerinde açık olarak görüyoruz:

(yani bir Marksistin şansı),
“devrimler de
büyük planlar gibi
ince eleyip sıkı dokumaya gelmiyor”,
“gizli bir matbaada basılmış bildiriler gibi
geçeceğim her yere önceden bırakılmış”,
“duygusuz devrimler çöker giderken”,
“Gezi Parkı’nda o gün
gaz bombaları atıldığında
seninle el ele tutuşup kaçmıştık”,

Bir şiirin çekirdeği ya da gövdesi, tek başına bireysel tepkilerin ve deneyimlerin dillendirilmesi ya da toplumsal-öznel çatışkıların ifadesi midir? Bunlar yalnızca estetik form verildiklerinde şiir sanatı açısından anlamlı olabilirler.

Dil, içerik ve imge kullanımından yola çıkarak söylersek Efe Duyan’ın son kitabın Sıkça Sorulan Sorular’da kendine göre bir üslûp oluşturmuş; başka bir şaire, şiire öykünmeyen, etki altında kalmayan ve bir meselenin bir sorunsalın, ya da arayışın peşine düşülen şiirlerden oluşuyor.

Kanımca kitapta yer alan en güzel şiir, “Babamdan Bana Kalanlar” adlı şiir. Günümüzde çoğu yerde rastladığımız kibirli şiirin parıltılı retoriğinden uzak, içten mi içten samimi mi samimi ve müthiş bir şiir.

Babamdan Bana Kalanlar

mezesiz rakı içilmeyeceğinin bilimsel kanıtları
ve sırtı dönük yemek yaparken verdiği birkaç tarif
bir türlü baş başa gidemediğimiz şu meyhane
ve elden ele bıçak almanın uğursuzluğu
onun üzüldüğü, benim utandığım
ilk tıraşı birlikte olmadığımızın anısı
parlak gravat’ları, bana büyük gelen ceketleri
ve koridara dağılmış limon kolonyası
çok az konuşup, çok güldüğü
ve sabahın köründe hâlâ duyduğum terlik sesleri
vakt-i zamanında aşırdığım kırık bir pipo
ve pipo temizlemenin incelikleri
anlamını hiç öğrenemediysem de
bana otuz küsur yaşımda bile coco diye seslendiği
parmağından çıkardığım alyans
ve alabildiğine sade bir mezar taşı yazısı
bunların hepsini bir yorgan gibi örten boşluğuyla
oğul olmanın güzelliği kaldı 

  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Yazar: Efe Duyan
  • Yayınevi: Yitik Ülke Yayınları
  • Sayfa Sayısı: 60 Sayfa
  • Baskı Yılı: 2016
Cengiz Kılçer
Vinkmag ad

Read Previous

Cezmi Ersöz’le Edebiyat Üzerine Bir Söyleşi

Read Next

Gözyaşı Konağı: Ham Meyvayı Kopardılar Dalından

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *