Behice Boran’ı ölüm yıldönümünde hakkında yazılmış 5 kitapla anıyoruz.
Behice Sadık Boran (d. 1 Mayıs 1910, Bursa – ö. 10 Ekim 1987, Brüksel), Türkiye İşçi Partisi’nin son genel başkanı, siyasetçi, akademisyen ve sosyolog.
Yaşamı
Ailesi 1890’larda Bursa’ya göç etmiş Kazan Tatarı’ydı. Tahıl ticareti yapan Sadık Bey ile Mahire Hanım’ın kızı olarak 1910’da Bursa’da doğdu. Üç kardeşin en küçüğüydü.
Boran, ilkokula Bursa’da başladı. Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlar Bursa’ya girince, ailesiyle İstanbul’a göç etti. Orta öğrenimini Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde yaptı. Babası okuryazar, aydın bir adamdı. Çocuklarının yabancı dil eğitimine çok önem veriyordu. Bu sebepten Fransız okuluna yazdırıldı. Bu okul kapatılınca Arnavutköy’deki Amerikan Kız Koleji’nde okumaya başladı. Amerikan Kız Koleji’nin, yani şimdiki adıylaRobert Kolej’in, 1927’de orta, 1931’de lise kısmını birincilikle bitiren ilk Türk kız öğrenci oldu. Manisa Orta Mektebi İngilizce muallimeliğine atandı. Amerikan Michigan Üniversitesi (ABD) ona burs verme teklifinde bulundu. Kendini bu üniversiteye öneren kişi, Amerikan Kız Koleji’ndeki tarih öğretmeniydi.
Michigan Üniversitesi’nde sosyoloji doktorasını tamamladıktan sonra 1939’da Türkiye’ye döndü ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin (DTCF)sosyoloji bölümüne doçent olarak atandı. Aynı dönemde Yurt ve Dünya ve Adımlar dergilerinin yayın faaliyetine katıldı. 1946’da Nevzat Hatko ile evlenen Boran, 1948’de siyasi görüşleri nedeniyle üniversiteden uzaklaştırıldı. 1950 yılında kurucusu ve başkanı olduğu Barışseverler Cemiyeti, Menderes hükümetinin Kore’ye asker göndermesini kınayan bir bildiri yayımlayınca 15 ay hapis cezası aldı.
1962’de Türkiye İşçi Partisi’ne üye olan Boran, 1965 seçimlerinde Urfa’dan milletvekili seçildi. Birkaç dönem Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’yi temsil etti. TİP genel başkanı Mehmet Ali Aybar’a karşı tavır aldı ve 1970 yılındaki parti kurultayında genel başkan seçildi. 12 Mart 1971 muhtırası ile birlikte tutuklandı ve partisi kapatıldı. Boran, 15 yıl hapis cezası aldı. 1974 yılında ilan edilen genel aftan yararlanarak serbest kaldı. 1975’te tekrar kurulan TİP’in genel başkanı seçildi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından kısa süre ev hapsinde tutulan Boran, daha sonra yurtdışına çıktı. “Sosyalist doğulmaz, sosyalist yaşanır.” sözüyle hafızalarda yer edindi.
Ölümü
1981’de yurttaşlıktan çıkarıldı. Yurtdışında iken TKP ile TİP’in birleşme kararı aldıklarını duyurdu ve iki gün sonra da öldü.
Cenazesi Türkiye’ye getirilen Boran, TBMM ve İstanbul’da düzenlenen törenlerin ardından 18 Ekim’de İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Behice Boran
Bu kitap, yirminci yüzyıl Türkiye’sinin en önemli Marksist aydınlarından birisi olan Behice Boran’ın siyasal ve entelektüel portresini çiziyor.
Behice Boran, sosyalist harekette, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal örgütlenme biçimlerini bilimsel yöntemlerle inceleyen ve böylece Türkiye’ye özgü sosyalizm yönteminin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunan bir öğretim üyesi olarak yer almak istemişti. Fakat siyasal bir kararla üniversiteden koparılınca aktif siyaset alanına girdi. Siyasal ve toplumsal çözümlemelerinde tarihsel materyalist yöntemi yetkin bir şekilde kullanmasıyla dikkat çekti. Onunki, ülkesinin kendine özgülüklerini kavramak ile bunları tarihin maddeci yasalarının dilinde tartışmak arasındaki gerilimin azabını yüklenen, neredeyse yarım yüzyıl boyunca sosyalist mücadelenin çilelerine dirençle göğüs geren bir aydının hikâyesiydi.
Siyasal cesareti bilimsel bir yaratıcılıkla birleştiren Behice Boran’ın yaşamı ve eseri, bu kitapta, belirli bir dönemleştirme yapılarak incelenmiştir. Dönemleştirme, Boran’ın yaşamını anlamlandıran temel izleklere göre yapılmıştır. Genç bir yurtsever, bir sosyolog, Türkiye’nin ABD güdümüne sokulmasına karşı çıkan bir eylemci, sosyalist bir siyasetçi, siyasal bir lider, bir milletvekili ve bir siyasal kuramcı olarak Boran’ın siyasal ve entelektüel oluşumu, her bir dönemin siyasal ve ideolojik ortamlarıyla ilişkilendirilerek ele alınmıştır.
- Behice Boran
- Yazar: Gökhan Atılgan
- Baskı Yılı: 2007
- Sayfa Sayısı: 558 Sayfa
- Yayınevi: Yordam Kitap
Akıntıya Karşı… Behice Boran
Bu kitap, SineGöz Film Atölyesi’nin “Akıntıya Karşı… Behice Boran: Tek Başına Bir Koro” film çalışmasından yola çıkarak hazırlandı. Kitabın ekinde sunulan DVD’de 90 dakikalık belgesel film ve SineGöz Film Atölyesi’nin diğer çalışmalarının fragmanları yer almaktadır.
Türkiye’nin ismini ‘50’li yıllarda “Türk Barışseverler Cemiyeti” ile duyduğu Boran’ın, başarılı ve öncü bir akademisyen, mücadeleci bir barışsever, sosyalist bir milletvekili, Türkiye İşçi Partisi genel başkanı ve bir sıra neferi olarak portresini çizen SineGöz, belgeselde Türkiye’nin bu ilk kadın parti başkanının gündelik hayatını da aydınlatıyor.
Türkiye sosyalist hareketinin önemli isimlerinin yanı sıra, Boran’ın yoldaşları, dostları, öğrencileri ve konunun uzmanları ile yapılan 37 röportaj, Boran’ın mücadelesini anlama ve anlamlandırma çabasının ötesinde, tek başına bir koro olmayı başarmış bir mücadele insanının anısı karşısında bir saygı duruşu olarak da anlam kazanıyor.
Sıdıka Su, Fatma Başaran, Mübeccel Kıray, Meliha Boratav, Nihat Sargın, Sadun Aren, Tarık Ziya Ekinci, Alp Selek, Yalçın Cerit, Osman Sakalsız, Metin Çulhaoğlu,
Nurten Arıcan, Ersin Salman, Bekir Yenigün, Mihri Belli, Sevim Belli, Nabi Yağcı, Gökhan Atılgan, Aydın Engin röportajları belgeselde yer alan isimlerden sadece bir kısmı.
“Akıntıya Karşı… Behice Boran” belgeselin çekimi sırasında yapılan görüşmelerin kapsamlı bir dökümünü sunuyor.
- Akıntıya Karşı… Behice Boran
- Yazar: Güzella Bayındır
- Sayfa Sayısı: 358 Sayfa
- Yayınevi: Yazılama Yayınları
Behice Boran’ın Mektupları 1 ( 1932-1984 )
. “…ben hapis yatmakla ayrı bir çile, meşakkat çekiyor da değilim, bir kahramanlık da değil mahpus yatmak. Bir ‘acıma duvarı’nın duvarı da değiliz. Hiçbir yerde, hiçbir zaman sosyalizme giden yol; dikensiz, taşsız, dümdüz, ‘şahane’ bir yol olmamış. Yüzyılların ötesinden sürüp gelen mücadelede; hapse atılanların, haksızlığa ve bin türlü belaya uğrayanların biz ne ilkiyiz, ne de sonuncusu olacağız. Bir çile söz konusu olacaksa, buna insanlığın genel çilesidir denebilir ancak, içeride de çekilir dışarıda da. Ama ben bu düzeyde ve anlamda dahi ‘çile’ sözcüğünü ve bu sözcüğün ifade ettiği düşünce ve bakış açısını sevmiyorum.”
Behice Boran, 29 Kasım 1973
Behice Boran’ın Mektupları 2 ( 1932-1986 )
“Bilimsel açıdan gerçekçi ve geçerli, ahlaki açıdan haklı bir davaya inanış ve kendini veriştir bu sadece. Ne çile, ne fedakârlık, ne kahramanlık söz konusudur aslında. Bunların hepsi var olabilir, ama sorunun özü, aslı bunlar değildir. Bireysel açıdan ve düzeyde, sadece insan olmanın gereğidir. İnsan olmak da kolay değil elbette. Ama insan olmanın zorluğundan ne yakınılır, ne övünülür. İnsan olmanın gereklerini yerine getirmekten mutluluk duyulabilir, duyulmalıdır ancak. Bu yazdıklarım biraz ‘edebiyat’, ‘süslü sözler’ gibi gelebilir. Hatta ‘bu da bir çeşit övünme’ denebilir. Değil oysa. Gerçekten doğru bildiğim, inandığım bir anlayış bu. Böyle bir ‘insan olma’ çizgisine ben varabildiğimi de iddia etmiyorum. Ama isterdim, amacımdır.”
Behice Boran, 29 Kasım 1973
Behice – Bir Devrimci , Bir Kadın , Bir Anne
Behice Boran arkadaşları gibi Türkiye’den ayrılmadı. Bunun başlıca nedeni, Behice Boran’ın tutkulu yurtseverliğiydi. Memleketini sadece soyut bir kavram olarak değil, elle tutulur bir gerçek olarak severdi. Azgelişmişliğiyle, yoksulluğuyla, eşitsizlikleriyle, haksızlıklarıyla, buruk acılarla severdi. | Mina Urgan, Bir Dinazorun Anıları
…Eğer birşey yapılacaksa, onu iyi yapmak gerekir…
Kişiler hakkında nasıl mı karar vereceksiniz? Hayatlarına bakarak… – Behice Boran
- Behice – Bir Devrimci, Bir Kadın, Bir Anne
- Yazar: Emel Koç
- Baskı Yılı: 2010
- Sayfa Sayısı: 464 Sayfa
- Yazarımız Serdar Şahinkaya’ya SBF’de Ders Engeli - 21 Şubat 2017
- -Güncellendi- Yayınevlerinden KHK’ye tepkiler - 9 Şubat 2017
- Biz Hayır Diyoruz - 10 Ocak 2017
FACEBOOK YORUMLARI