Edebi açıdan çok lezzetli bir eser üretmiş Ayfer Tunç. Bunun yanı sıra olay örgülerinin, karakter yerleşimlerinin okuru yormadığını da söylemek gerekir. Böylesine kalabalık bir romanda büyük küçük tüm karakterlere neredeyse eşit mesafede yaklaşıyorsunuz.
“Mors certa, vita incerta – Ölüm kesin, hayat değil.”
Roman müdavimleri, neden bu türü diğerlerine tercih eder? Tek bir hikâyeyi azımsamak, bir ya da birkaç karakterle yetinmemek, elindeki satırlarla daha derin bir ilişki kurmak ya da daha uzun süre eserle birlikte olmak gibi sebepler bu tercihin sebeplerinden olabilir. Ya da kitaba ara verince dönmek için sabırsızlanmak, bu süre boyunca karakterleri belleklerinde yaşatmak, sonrasını merak etmek istemek. Ve nihayetinde hatırlamak… Ayfer Tunç’un son romanı “Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura”, bu düşüncelerle eline roman alanları fazlasıyla memnun edecek bir roman.
Konusu için “birbirinden uzakta yaşayan iki aşığın hikâyesi” demek yanlış olmasa da bu tanım, roman için yetersiz, sığ bir ifade olacaktır. Çünkü roman, karakter ve hikâye olarak türüne az rastlanabilecek oranda bir zenginlik taşıyor. Bu zenginlik, yazarın ustalıkla ördüğü bir kurguda aşkın, ailenin, arkadaşlığın, geçmişin, yaşam ve ölümün tüm katmanlarının neredeyse yeniden tanımlanması için yaratılmış. Öyle ki bazı cümleleri okuyup geçemiyorsunuz, bazı sayfaları çevirmeniz günler alıyor. Tüm bu kavramlar üzerine düşündüren bazen de ezber bozduran saptamalarını hikâyelerin arasında serpiştiren yazar, bunu alışkın olduğumuz dil ustalığıyla yapıyor.
“Gerçek ağırsa, tanınmayacak kadar parçalanmış bile olsa her zaman ağırdır, açıkça söylenen sözler ustura gibi kesiyor insanı. Gerçek, boşuna açılmış şifasız bir yara haline geliyor.”
Edebi açıdan çok lezzetli bir eser üretmiş Ayfer Tunç. Bunun yanı sıra olay örgülerinin, karakter yerleşimlerinin okuru yormadığını da söylemek gerekir. Böylesine kalabalık bir romanda büyük küçük tüm karakterlere neredeyse eşit mesafede yaklaşıyorsunuz. Pek çok romanda karşılaşılan “Kim kimdi?” sorusu bu romanda gündeminizde olmuyor. Çabucak tanıştığınız karakterleri ve içine girdiğiniz hikâyeleri okurken etrafa serpiştirilmiş kitap, film ve şarkılarla sanat içinde sanat doyumu yaşıyorsunuz.
“Aşıklar delidir ve deliler acı çeker. Acı sıfırda bir titremeden iyidir.”
Geçmiş, bugünün sessiz çığlığıdır. Romanda yer alan Umut ve Sanem, birbirlerine neredeyse mecburi bir tutkuyla bağlanmış iki âşık. Biri geçmişine diğeri geleceğine doğru karanlık bir yolculukta olan iki insanı birleştiren bugünkü zaman ise çocukluklarının, gençliklerinin ve ailelerinin gölgesinde, ölümcül bir genetik hastalığın karanlık kasvetiyle bezeli. İnsanın arzuları, arayışları, sorgulamaları ve umudu ne geçmiş ne de gelecekten bağımsız bir şekilde var olduğunu tekrar ve tekrar okuyoruz romanda. Acıklı sayılabilecek bir konu, usta yazarın elinde trajikleşmeden zenginleşmiş, derinlikli ama hüzünlü bir yapı ile hayat bulmuş. Bu bağlamda kitabın ismi, anlam ve metafor itibariyle romanın konusu ile birebir örtüşse de, kitapçı rafında karşılaşıldığında daha zayıf bir algı yaratıyor ne yazık ki.
Günümüz Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Ayfer Tunç’un Saklı, Evvelotel, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Taş-Kâğıt-Makas gibi öykü kitaplarının yanı sıra yaşam- anlatı tarzında eserleri de var. Kapak Kızı, Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Yeşil Peri Gecesi, Dünya Ağrısı’ndan sonra gelen “Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura” ise en az diğerleri kadar iddialı bir roman.
“Zaman acıyı solduruyor ama yerini boş bırakmıyor, mutlaka yenisini koyuyor.”
|
- ÖLÇÜLEBİLİR BİRİMİ OLMAYAN DUYGULARA İTHAFEN YAZILMIŞ BİR ROMAN - 6 Şubat 2020
- NAR TANELERİ NEREYE SAVRULUR? - 9 Ocak 2020
- YÜRÜDÜĞÜMÜZ YOLDA AŞK VAR - 8 Aralık 2019
FACEBOOK YORUMLARI