Can Yayınları’ndan çıkan Albert Camus’nun soluk almadan okuyabileceğiniz Yabancı romanı, insani duyguları barındıran enfes bir kitap.
Toplumun dışında kalabilmek ne kadar mümkün? Bir toplumda yaşanan gelenekler, görenekler, kültürel faaliyetler, tek tek bütün insanlara hitap ediyor mu? Bu gibi sorulara, cevaplar düşündüren Albert Camus’nun Yabancı kitabı, Meursault isimli karakterin yaşadığı topluma yabancılaşmasını konu ediniyor.
İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı durumlara yabancılaşarak uzaklaşması, aslında bir anlamda da yeniden karşılaşılan duruma tarafsız da bakabilmesi ve yeniden analiz edebilmesidir. Rutin bir yaşantı sürdüren Meursault, kendisinden uzakta yaşayan annesinin ölümü üzerine, cenaze işlemleri için annesinin yaşadığı yere gitmesiyle, yabancılaşma durumu başlar. Her insanın ölüm üzerine yaşadığı deneyimi yaşayamayan karakterin toplum tarafından yargılanma süreci başlamış olur.
Kitapta geçen karakterler sırasıyla Meursault’un kendileri gibi düşünmediğini ve dolayısıyla kendileri gibi düşünmemenin normal bir durum olmadığı, yargılamasını yapacaklardır. Örneğin, annesinin ölümünden bir gün sonra sevgilisi Marie ile sinemaya gitmesi, denizde yüzmesi, eski yaşadığı hayatına dönüş yapıyor olması, yargılama konusu olacaktır. Hatta annesinin cenazesinden sonra kahve içmesi dahi yabancının eleştiri konusudur.
Albert Camus, Yabancı isimli 1957 Nobel Edebiyat Ödülü almış olduğu kitabında insanların farklılıklarının, biraradalığının önemine değinerek, bütün insanların aynı düşünceyi benimsemelerinin, yanlış olduğunu ön plana çıkarmış. Kitapta Meursault’a karşı yargılamayı yapan karakterler sahip oldukları bilgi birikimlerini kesin doğru olarak nitelendiren ve öğrendikleri bu kesin doğrularla her türlü yargılama ve cezalandırma hakkına sahip kimselerdir. Her insan doğumundan ölümüne kadar bilgiyi öğrenmeye ve kendini tanımlamaya çalışır. Kendini öğrenemeyen insanın başkalarını yargılama hakkına sahip olması yazara göre oyunun bir parçasıdır. Bunu, Meursault karakterinin “Sanık sandalyesinde otururken bile insanın kendisinden bahsedilişini işitmesi daima ilgi çeken bir şey oluyor.” sözlerinden anlayabiliyoruz.
Albert Camus’nun ortaya koymuş olduğu Meursault karakteri idam cezasına çarptırılır. Hapishane odasında aslında gerçekliğin ne olduğunun farkına varan karakterin sözleri şunlardır: “Geçirmiş olduğum bu saçma, boş hayat boyunca geleceğimin derinliklerinden ve henüz gelmemiş yılların arasından karanlık bir soluk, geçtiği yerde, yaşadığım yollardan daha gerçek olmayan o gelecek yıllar için vaat edilen bütün şeyleri aynı hizaya getiriyordu.” Karakter için ne dün, ne gelecek vardı, sadece şimdinin gerçekliğini hissediyordu.
Camus’nun Yabancı kitabında aynı zamanda hiçbir kan bağı bulunmayan kimselerin aslında aynı olduklarını, farklılıkların ise aynı olmak istemeyen insanların bir başka insanı yargılayarak, farkında olmadan kendine yük edindiklerinden bahseder.
Can Yayınları’ndan çıkan Albert Camus’nun soluk almadan okuyabileceğiniz Yabancı romanı, insani duyguları barındıran enfes bir kitaptır.
|
- Bir Albert Camus Romanı; Yabancı - 11 Ağustos 2017
FACEBOOK YORUMLARI