Romanda yer yer Kıbrıs ağzına da yer verilmiş. Ziziro zaten Akdeniz iklimlerinin bir uzantısı. Keza zeytin ağacı da. Kitabın birçok tanıtımında keza arka kapağında “Bu kitabı bir bitki yazdırdı…” diye başlayan bir giriş var.
Artemis Yayınları’ndan çıkan Ziziro, Müjde Alganer’in dördüncü kitabı. Romandaki genç kadın Diren’in yüzleşmelerinin başlangıç noktası şu: Hayat hikâyemde nerede takılıp kaldım? “Bütün hikâyeyi başa sarsam, her ayrıntıyı, her sahneyi hatırlayabilsem, kaçırdığım o pek kıymetli hazineleri ele geçirebilir miyim? Hazineler: Mutluluk, aidiyet, anlam…
Diren bu sorgulamalar peşindeyken sarmal sarmal giden bir kurgu var. Aslında Diren bir frankofon, yurtdışında okumuş ve meslek hayatına matematik öğretmeni olarak devam ediyor. Kimi zaman hayatı matematik penceresinden görüyor, olayları biraz da mesleki deformasyonundan olsa gerek, farklı şekillerde anlatmayı seviyor. Bir ilişkiyi anlatırken üçgenleri kullanıyor mesela:
“İlk başlarda ulvi bir oluşumun içinde bulunduğuma inandırmıştım kendimi. Bermuda şeytan üçgeninin, her biri farklı açılardaki köşeleri olarak; yanımızdan, tepemizden, berimizden geçen hayatı, üstün manyetizmamızla içimize cort diye çekerek öğüten piscil iç gücümüzün bize ‘yeniden aile olmayı’ öğretmeyeceğini, seneler boyu itinayla inşa edilen bu biçimsiz mimarinin asla eşkenar üçgene dönüşemeyeceğini… bilmezden geldim!”
Annesiyle geçmişte yaptığı diyaloglar metin boyunca sürüp gidiyor. Aslında Diren, sıra dışı bir kadının ve mutsuz bir ailenin kızı. Ve annesinin ezber bozan sıra dışılığı aslında hayatı boyunca peşini bırakmıyor. Bir yandan ona kızarken, kendince görmezden gelirken diğer yandan hayranlığı ve sevgisi gizli bir şekilde devam ediyor hatta onu fark etmeden annesi gibi bir kadına çeviriyor. Sıradan bir toplumda sıra dışı bir kadının çocuğu olarak büyümek bir türlü kendini diğerleri arasında konumlandıramamak… Romanın ana izleği belki de bu.
Gerçeküstü temaların da boy verdiği metinde evde beslenen bir zeytin ağacı, cevabı bulunamayan zeytinli bir bilmece ve belki de romanın bütününü kapsayan bir ağustosböceği metaforu var. Zira ziziro, Kıbrıslılarca namı diğer ağustosböceği. O hep yumurtayı kapıya dayandırır, erteler, keyif çatar ve kışa hazırlıksız yakalanır. Tıpkı Diren’in hayata karşı hissettiği derin hazırlıksızlık gibi. Bitmek bilmeyen sesi sorular sorur, cevaplar ise çok da önemli değildir. O biteviye sesini çıkarmaya devam eder.
Romanda yer yer Kıbrıs ağzına da yer verilmiş. Ziziro zaten Akdeniz iklimlerinin bir uzantısı. Keza zeytin ağacı da. Kitabın birçok tanıtımında keza arka kapağında “Bu kitabı bir bitki yazdırdı…” diye başlayan bir giriş var. Şöyle diyor: “ Bu hikayeyi bir bitki yazdırdı. Bitkilerin hafızaları vardır. Duygu ve düşünceleri, tahminlerin ötesinde hisseder ve kaydederler.” Kim bilir belki de bu hikâyede gerçekten de bir bitkinin parmağı vardır…
Genç bir kadının kritik bir karar arifesindeki tutumu ise kitabın sonunu bağlıyor. Annelik, kadınlık ve ilişkiler hakkındaki anlam arayışının, hayata değer katma çabalarının ekseninde gelişen hikâye merağı ayakta tutmaya devam ediyor.
Annesinin deyimiyle “Merağının gancellisi hep gındırık” olan Diren’in hikâyesi bir şekilde sona ererken yeni bir hikâye başlıyor ve ağustosböceği konuşmaya başlıyor. İşte kitabın son bölümünden bir parça:
Doğduğum anı hatırlamıyorum, kim hatırlar ki? Annem ağaçtaki bir yarığa bırakmış beni. Babamı bilmiyorum. Zaten önemli de değil. Yarıktan aşağı kaydım ve içindeki boşluğa doğru yol aldım.Çevremde benim gibi bir sürüsü vardı, onların arasındaydım, herkes birbirinin üstüne inip çıkıyor, dışarıdan görenler için şuursuz sayılabilecek amaçsız hareketler yapıyordu. Tabii ki ait olduğum topluluğun üyeleri için şuursuzluk söz konusu olamazdı. Her hareketimiz, ait olduğumuz genetik kodların ve ait olduğumuz zamanın gerektirdiği ölçüde, bilinçli bir bilinmezliğe ve matematiksel bir düzene uyarak, akıp gidiyordu…
|
- Kadınlar öykülerin içinden başkaldırıyor! - 7 Mayıs 2019
- Bu kitabı bir bitki yazdırdı… - 12 Nisan 2019
- Tempus Kitaplığı’nın yeni konuğu Nuray Atacık - 2 Nisan 2019
FACEBOOK YORUMLARI