Edebiyat Geçmişinde Bu Ay; Stefan Zweig

Zweig bütün değerleri ve idealleriyle Avrupa kültürünün Hitler’in çizmesi altında yok olmasını kabul edemedi. 

23 Şubat 1942 tarihinde Avusturyalı yazar Stefan Zweig, Brezilya’nın Metropolis kentinde eşiyle birlikte intihar etti.

1933’de,Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında yahudi kökenli Zweig’ın eserleri de yer alıyordu.

1934’te Gestapo’nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere’ye, Londra’ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve konferanslar için gittiği Brezilya’ya yerleşmeye karar verdi.

Stefan Zweig, 1941’de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve “Dünün Dünyası – Avrupa Anıları” adlı otobiyografisini kaleme aldı.

“Dünün Dünyası” kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

23 Şubat 1942 sabahı, Rua Gonselves Dias, 34, Petropolis adresindeki yatak odasının kapısı, öğlene kadar açılmadı. Bu durumdan şüphelenen hizmetçiler, polise haber verdiler. Yatak odasına giren polisler, sırtüstü yatan Stefan ile, elini onun göğsüne koymuş olan Lotte’yi buldular. Veronal adındaki ilaçtan almışlardı. Titizce düzenlenmiş masanın üstünde, pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu.

“Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeğe kendimi mecbur hissediyorum: 

Bana ve çalışmalarıma, böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya’ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. 

Her geçen gün, bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanım konuşulduğu dünya, bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa’nın kendi kendisini yoketmesinden sonra, hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.

Ama 60 yaşından sonra, yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı. 

Benim gücüm ise, uzun yıllar süren yurtsuz gücüm sırasında tükendi. 

Böylece, ruhsal çalışması, her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor.

Bütün dostlarımı selamlarım! 

Umarım, uzun gecenin ardından gelecek olan sabahın kızıllığını hala görebilirler!

Ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum.”

“Bütün dostlarımı selamlarım! Umarım, uzun gecenin ardından gelecek olan sabahın kızıllığını hâlâ görebilirler!

Zweig’ın sözünü ettiği “uzun gece”, II. Dünya Savaşı ve onun getirdiği yıkımlardı.

İsrail Ulusal Kütüphanesi arşiv müdürü Dr. Stefen Litt şu açıklamayı yaptı.

“Yazarın intihar sebebi Brezilya’da düştüğü ekonomik sıkıntılar değildi, asıl sebep Zweig’ın Avrupa kültürünün Nazi hegemonyası altında yok edilişine üzülmesi ve tüm umutlarını kaybetmesi idi.”

Zweig bütün değerleri ve idealleriyle Avrupa kültürünün Hitler’in çizmesi altında yok olmasını kabul edemedi. 

İnsanın yıkılmasını, yok edilmesini kabul edemedi. 

Naziler’in dünyasını kabul edemedi; faşizmi kabul edemedi; insanı körelten nefreti, kini kabul edemedi.

Ali Tanrısever
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Yazar-editör ilişkisinde yeni bir yaklaşım: Geliştirici Editörlük

Read Next

KitapEki Takipçilerinin Seçtiği 2016’nın En İyi 10 Öykü Kitabı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *