Bir nehirin tanıklığı: Porsuk Durgun Akardı

Ersin Toker‘in yoğun emek harcayarak cisimleştirdiği Porsuk Durgun Akardı‘da anlatılanlar bizlerin, hepimizin hikâyesi, ama esas olarak Devrimci Yol Hareketi’nin Eskişehir’de nasıl filizlenip geliştiğinin, eksiğiyle fazlasıyla nasıl vücut bulduğunun hikâyesidir.

Muhtemeldir ki pek çok bölge ve şehir de benzer süreçlerden geçmiş, benzer ilişkiler ve çelişkiler yaşamıştır. Bu nedenle bu kitap bir bakıma haddini zorlayarak siyasi hareketin Eskişehir ölçeğinde yaratılmış bir laboratuvarı işlevselliğine de soyunmuş oldu.

Bu hikâye, Mustafa Çalıkuşu’nun yaşamöyküsüyle taçlandırılmıştır. Azmin, direnmenin ve tırnakla kazılarak yaratılmış bir yaşamın kahramanı olan Mustafa Çalıkuşu, hikâyemizin başından sonuna dek yanımızda yürüyecek ve elindeki kılavuz feneriyle yolumuzu aydınlatacaktır…

Kitap nasıl hazırlandı?

Kitabı yoğun uğraşlar sonucu hazırlayan Ersin Toker, kitabın çıkış hikayesini ve nasıl tamamlandığını daha ilk sayfalarda şöyle bir sunuşla dile getiriyor:

Mustafa Çalıkuşu’nun yaşam hikâyesi etrafında örülecekti bu kitap aslında… İlk başta bir 12 Eylül öncesi Devrimci Yol’un Eskişehir sayfasını anlatan bir kitap yapalım önerisi geldi, aklımın köşesinde bile yoktu; Eylül sonrası yazılanların bir ikisinden irkilmiştim, birbirini suçlamalar, karalamalar, geçmişi aşmaya değil aksine orada tıkanıp kalmaya zemin yaratacak polemikler neye yarardı? Hayır dedim, ben bu işte yokum. Üstelik Eskişehir, vasat düzeyde seyretmiş antifaşist mücadelesiyle kimin ilgisini çekerdi, dağı yoktu, ormanı yoktu, direniş efsaneleri yoktu… Ama Sedat Göçmen’e göre; iyisiyle kötüsüyle bir mücadele verilmişti orada, bunun içinde yer almış örnek arkadaşlarımız vardı. Hem yakın zamana dek o dönem; savcıların hazırladıkları iddianameler, oligarşinin televizyonu ve gazetelerindeki asılsız haberler tarafından tek yanlı bir propaganda ile karalanmış, devrimciler vatan haini ilan edilmişti. Oysa kamuoyu ve halkımız, o süreci bir de içerden yaşamış devrimcilerin ağzından duyup öğrenmeliydiler… Kısacası söz hakkını devrimcilere veren çalışmalara ihtiyaç vardı.

Bu söylenenler doğruydu ancak sürecin sancılarının belki görünürde değil ama zihinlerde süren sızısını yok sayarak, üstünden atlayıp gitmek de olmazdı ki!

Sonuçta, yakınlarda yitirdiğimiz Mustafa Çalıkuşu’nun hikâyesinde karar kıldık. Çalıkuşu’nun hikâyesini yazalım, ona dokunanlar üzerinden de girebildiğimiz kadar bir Eskişehir hikâyesi çıkarırız ortaya dedik…

Eskişehir’de Açık Görüş adı verilen bir platform oluşmuştu, her yıl 2 günlüğüne bir araya geliyordu Devrimci Yol Eskişehir Davası’ndan yargılanmış olanlar. Arkadaşları da bilgilendirelim, katkılarını ve desteğini alalım istedim. Öyle yaptık. Söyleşiler başla- 10 Ersin Toker yınca işin boyutu genişledi, 3-5 arkadaş derken, Çalıkuşu’nun ailesi de dahil 40’a yakın insanla söyleşiverdik. Söyleşiler akıp giderken, 1973’ten başlayıp 12 Eylül 1980’e uzanan, onu da aşıp 1990’lardan geçen ve 2000’leri deviren, enikonu bir tarihsel sürecin içinde buluverdim kendimi, engel olmak yerine yol verdim.

Yine de sınırlamalar koymak gerekiyordu, o nedenle sürecin farklı yanlarını ortaya çıkaracak farklı birimlerden birer ikişer arkadaşın anılarına, görüşlerine ve değerlendirmelerine yer verebildik.

Hikâyemiz, dönemi yaşamış insanlar üzerinden ilerleyerek hareketin Eskişehir’de yol aldığı/alamadığı, sürecin anlaşılmasına dairdir. Ve eksiktir, söyleşi yapmadığımız/yapamadığımız insan sayısı kadar eksiktir. Bu eksiklikleri tamamlamaya yönelik çabaların hayata geçirilmesi dileğimizdir.

Bu kitapta yazılanlar –Devrimci Yol Eskişehir iddianamesini kaynak olarak görmeden–, bir bakıma tarihe sözlü tanıklık üzerinden anlatılanların anlatılmasıdır. Nesnel olduğu kadar belki de daha fazla özneldir; söyleşi sırasında anlatılanlar yazım aşamasında tarafımdan hem editoryal hem kişisel tanıklık hem de olabildiğince tek taraflı eleştiri-suçlama-karalamaya fırsat vermeme süzgecinden geçirildiler. Kitabın önemli bir özelliği de ardı ardına sıralanmış bir söyleşiler dizisi değil; bu söyleşilerde anlatılanların mümkün olduğunca kronolojik bir hatta kurgulanmasıyla yazılmış olmasıdır. Kısacası içine roman kurgusu sinmiş bir tarihe sözlü tanıklık üzerinden belgeseldir, “Porsuk Durgun Akardı”…

Kitapta anlatılan bizlerin hikâyesiyle birlikte esas olarak hareketin hikâyesidir. Hareketin bir şehirde nasıl filizlendiğinin, nasıl geliştiğinin, eksiğiyle fazlasıyla nasıl vücut bulduğunun hikâyesidir. Muhtemeldir ki pek çok bölge ve şehir de benzer süreçlerden geçmiş, benzer ilişkiler ve çelişkiler yaşamıştır. O nedenle bu çalışma bir bakıma haddini zorlayarak siyasi hareketin Eskişehir ölçeğinde yaratılmış bir laboratuvarı işlevselliğine de soyunmuş oldu.

Bu hikâye, Mustafa Çalıkuşu’nun yaşamöyküsüyle taçlandırılmıştır. Azmin, direnmenin ve tırnakla kazılarak yaratılmış bir yaşamın kahramanı olan Mustafa Çalıkuşu, hikâyemizin başından sonuna dek yanımızda yürüyecek ve elindeki kılavuz feneriyle yolumuzu aydınlatacaktır.

Ersin Toker Kimdir?

Bir işçi ailesinin çocuğu olarak 1951 yılında Eskişehir’de dünyaya geldi. Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra Bursa İTİA İşletme Bölümüne kayıt yaptırdı ve 7 yıl sonra mezun oldu. İTİA’ya devam zorunluluğu olmadığı için yaşamını Eskişehir’de sürdürerek devrimci faaliyetler içinde yer aldı. 12 Eylül’de Devrimci Yol Eskişehir Davası’nda yargılandı; 2 yıl, 1 ay, 3 gün cezaevinde yattı. 1985 yılından itibaren İstanbul’da yaşayan Ada’nın babası Ersin Toker, editörlük yapıyor.

  • Porsuk Durgun Akardı
  • Yazar: Ersin Toker
  • Türü: Tarih
  • Baskı Yılı: Temmuz 2018
  • Sayfa Sayısı: 672 Sayfa
  • Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Vinkmag ad

Read Previous

Sıcak ve Uzun Günlerde Okunacak Nefis ve Kısa Öykü Kitapları

Read Next

Çizgi roman karakteri Batwoman diziye uyarlanıyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *