Wells’in, Griffin’i insanlıktan nasibini almamış bir canavar gibi çizmesi elbette boşuna değil. Görünmez Adam’la birlikte dedikoducu, dolandırıcı veya paragöz pek çok yan karakter de yozlaşmayı okurun gözüne sokmakla görevli.
Bilimkurgu severler ya da ucundan kıyısından türe aşina olanlar bir bilimkurgu romanına adım attıklarında havanın nasıl kapandığını, gökyüzünün nasıl kasvetli yağmur bulutlarıyla dolduğunu veya etraftakilerin birdenbire nasıl tehlikeli, soğuk insanlara dönüştüğünü bilirler. Kasvetli, tehlikeli bir dünya sanırım bilimkurgunun yazılı olmayan kurallarından biri. Bunda elbette Sovyet Rusya’sı yazarlarının payı yadsınamayacak kadar büyük. H.G. Wells’in Görünmez Adam’ı da kaçınılmaz olarak bu bahsettiğimiz havaya sahip.
Roman bildiğimiz dünyanın bildiğimiz İngiltere’sinde, bildiğimiz Londra ve civarında geçiyor. (Yeterince kasvetli, değil mi?) Görünmez Adam’ımız, Dr. Griffin kendi ağzından “neredeyse albino sayılabilecek, 1.83 boyunda, yapılı, pembeli beyazlı bir yüzü ve kırmızı gözleri olan” bir fizikçidir. Üniversitede yarım bıraktığı tıp eğitimi ve kimya çalışmalarıyla fiziği birleştirir ve bir şekilde görünmez olur. Fakat görünmez olarak yaşamak yeterince sıkıntılıdır; Londra’daki vukuatlarının ardından buradan ayrılır ve küçük Iping Köyü’nde bir hana yerleşir. Handa tuhaf ve agresif tavırları ve değişik görüntüsüyle dikkat çeker; her tarafı sargılarla kaplıdır, sürekli şapka ve gözlük takar. En sonunda köy papazının evini soymasıyla halk da Griffin’den şüphelenmeye başlar.
Aksiyon seviyesi düşük olan kitap buradan sonra canlanır çünkü Griffin’le köy halkı ve polis arasında esaslı bir kovalamaca başlar. Griffin, üniversiteden arkadaşı kasaba doktoru Kemp’in evine sığınır, çalışmaları için ondan yardım ister. Kemp ise tehlikeli olduğunu düşündüğü Görünmez Adam’ı ele verir. Fakat bir görünmezi yakalamak o kadar kolay değildir. Griffin köy meydanında dövülerek öldürülene kadar pek çok insana zarar verir, cinayet işler, kısaca kasabayı birbirine katar. Yine de Wells’in ona uygun gördüğü son, gerçekten çok acımasızcadır.
Griffin, şimdiye kadar gördüğümüz en vahşi, en duygusuz karakterlerden biri. Bir kediyi denek olarak kullanır, ona işkence eder ama bundan hiç rahatsızlık duymaz; insanlara oldukça kötü davranır, onları soyar; Thomas Marvel adındaki tombul bir köylüyü tehditlerle çırağı olarak kullanır; insanlara saldırır, içlerinden birini öldürür… Dr. Kemp’e, Fransız Devrimi sonrası yaşanan Terör Dönemi benzeri bir dönem başlatmaktan dahi bahseder: “…Görünmez Adam, şimdi bir Terör Dönemi başlatmalı. Evet… şüphesiz çok ürkütücü görünüyor. Bir Terör Dönemi. (…) Bir kasabayı ele geçirip dehşet saçmalı ve hâkimiyeti altına almalı. Buyruklarını ortalığa yaymalı. (…) Ve buyruklarına uymayan herkesi öldürmeli, buyruklarına uymayanları koruyan herkesi de öldürmeli.”
İnsanlığın En Büyük Fantezisi
Wells’in, Griffin’i insanlıktan nasibini almamış bir canavar gibi çizmesi elbette boşuna değil. Görünmez Adam’la birlikte dedikoducu, dolandırıcı veya paragöz pek çok yan karakter de yozlaşmayı okurun gözüne sokmakla görevli. Bu açıdan bakıldığında Griffin’e bir parça hak veriyor ama ondan tiksinmekten de kendinizi alamıyorsunuz. Çünkü arka kapakta da söylendiği gibi Wells, “insanlık tarihinin en büyük fantezilerinden birini”, görünmezliği ve insanlık buna sahip olsa neler yaşanabileceğini betimlemiş. Griffin’le empati kurabilmemiz de ondan hiç mi hiç hoşlanmamamız da aynı fanteziyi kuruyor olmamızdan kaynaklanıyor.
Yazının başından beri söylediklerime bakınca kitabın bir parça yanlış anlaşılabileceğini fark ettim. Evet, büyük oranda vahşi bir dünya anlatılsa da Görünmez Adam bu kadar korkutucu bir kitap değil. Wells tam teşekküllü bir İngiliz yazar olmasına rağmen okuruna dengeli bir roman bırakmış. Nasıl mı? İngiliz yazarların ve edebiyatlarının soğuk ve mesafeli bir dili vardır; sanki resmi bir evrak okuyormuşsunuz ya da kraliçeyle konuşuyormuşsunuz izlenimi verir. İşte Wells’te bu klasikleşmiş soğukluk yoktur. Bunca kasvet ve tehlikeye rağmen, üstelik kitabın 1897’de yazıldığı düşünüldüğünde Wells’in dili şaşırtıcı bir biçimde esprilidir. Havada uçan mobilyalardan görünmez bir el tarafından sıkılan burunlara kadar pek çok güldürü unsuru vardır kitapta. Fakat bu zorlama bir çabanın sonucu değildir, korkutucu olanla eğlenceli olanın doğal bir birleşimi gibidir. Dolayısıyla Griffin’in vahşi karakteri, yazarın üslubuyla dengelenmiştir.
Bilim ve Kurgu
Bilimkurgu, sıradan okur için bilimden ziyade kurgudur. Okur işin tekniğinden ya da gerçeğe uygun olup olmamasından çok bilimsel öğelerin kitabın heyecan ve aksiyon seviyesine yaptığı katkıyla ilgilenir. Bu sebeple kitapların kendini dayandırdığı bilimsel açıklamalarla dolu sayfalar çoğunlukla göz gezdirerek geçilir. Aslında bu kadar korkacak bir şey yoktur; yazar halihazırda okur psikolojisinden haberdardır, dolayısıyla bilimi sadeleştirme yaparak kurguyla birleştirir. Görünmez Adam da bu türde bir kitap. Wells, temel fizik prensiplerini okurun anlayabileceği düzey ve dile indirger. Bunu da sonsözde “Benim eserlerimle ilgili hiçbir şey bilmeyen birinin Görünmez Adam ya da Dünyaların Savaşı ile başlaması daha uygun olacaktır. Zaman Makinesi dördüncü boyutla ilgili olduğu için biraz ağırdır.” ifadesiyle destekler.
Ek olarak Amerikalı bilimkurgu yazarı Gregory Benford’ın sunuş yazısı da okur için önemli bir yardımcı rolünde. Benford, bilimden uzak okur için Wells’in kullandığı prensipleri daha da sadeleştirerek okuru kitaba hazırlama görevini üstlenmiş gibi. Sunuş ya da önsöz okumayı sevmeseniz de kitabı gerçekten anlamak ve sindirebilmek için bu kısa yazıyı okumanızı öneririm.
Keyifli okumalar!
|
- Ağrı Dağı’nda Var Bir Şeytan - 30 Haziran 2018
- Görünmez Adam; Hiç eskimeyen bir anti-kahraman! - 23 Kasım 2017
- Modern Lindisfarne: Sefer - 14 Ekim 2017
FACEBOOK YORUMLARI