Metalaştırma ve Direnç, kültür alanı ve kültürel ürünlerin üretimini ve kapitalist üretim ilişkileriyle ilişkilenimini incelemenin zorluğunu aşmaya çalışıyor.
Kapitalist üretim ilişkilerinin, haliyle de meta biçiminin hâkim olduğu günümüzde kültürel alan ve üretimler de muhakkak bundan “nasibini” alıyor. Marx’ın genel hatlarını Kapital 1. Cilt’te çizdiği zamandan günümüze değin birçok kuramcı da gerek maddi üretim gerekse de maddi olmayan üretim alanları üzerinden metalaşma tartışmaların sürdürüyorlar. Son dönemde ortaya çıkan maddi olmayan emek tartışmalarını da bu yaklaşımlara örnek olarak gösterebiliriz.
Özel olarak kültürel ürünlerin metalaş(tırıl)ması tartışmaları da birçok kuramcı tarafından farklı şekillerde dillendirilirken ağırlıkla ortaya çıkan ürünün kullanım ve mübadele değeri üzerinden yorumlamalara gidiliyor. Bir sanatçının ürettiği şarkının kullanım değeri (dinleyicilerin dinlediği, belirli bir soyut ihtiyacı karşılaması) ve mübadele değeri (albüm formatında satılabilir olması) buna örnek olarak verilebilir. Ancak böylesi basit bir yaklaşımın içinde taşıdığı doğruluk payına rağmen eksik ve yanlışları söz konusu olabiliyor. Bu indirgemeci yaklaşım kültürel ürünlerin sahip olduğu özgün formları ve sermayeyle farklı ilişkileniş biçimlerini incelememesi açısından eksik kalıyor. Ayrıca sonuç olarak ortaya çıkan ürünün tarihsel olarak nasıl metalaştığını incelememesi de sorun teşkil ediyor.
Zafer Kıyan, Metalaştırma ve Direnç – Kapitalizmde Kültürün İkili Üretim Yapısı başlığını taşıyan çalışmasında tam da basit örneğimizde indirgemede bulunduğumuz soruna parmak basıyor ve kültürel ürünlerin neden ve nasıl metalaştırıldığı sorusuna yanıt arıyor.
Kültürel üretimlerin pre-kapitalist dönemlerde de meta olarak satılabildiği örneklere rastlanabilirken günümüzdeki kapitalist üretim ilişkileriyle birlikte farklı bir sürecin parçası olduğunu görebilmek gerekiyor. Zafer Kıyan kitabında kültürel ürünlerin üretimini incelerken bir ikiliğe başvuruyor. Birincil üretim olarak adlandırılan aşamada içeriğin kendisi üretilirken (tamamen bağımsız olmayan) ikincil üretim aşamasında kültürün meta biçimiyle üretimi gerçekleşiyor. Bu meta biçimi şeklindeki üretim ise teknik araçlarla ürünün birleştirilmesi veyahut dolayımlanması süreci olarak gerçekleşiyor. Örnek vermek gerekirse bir müzisyenin bir şarkının sözlerini ve müziğini yaratması birincil üretimken, üretim öncesi, üretim ve üretim sonrası aşamaları içeren süreçler (kayıt, mix, mastering ve tanıtım, dolaşım vb.) ikincil üretim içerisine giriyor. Kültürel ürün de bu ikincil süreçte meta niteliğini kazanıyor ve “alıcı”ya ulaşıyor. Benzer süreçlere başka kültürel ürünlerin (film, kitap) üretiminde de rastlamak mümkün. Ancak farklı kültürel ürünlerin farklı üretim ve dolaşım koşullarına sahip olabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.
Kültürel ürünler söz konusuyken dikkat edilmesi gereken özgün durumlar da söz konusu. Bunlardan biri kültürel ürünlerin maddi ürünler gibi tüketildikçe bitmiyor oluşu. Bu, elbette yorumlamamızın seyrini de değiştirebilecek bir nokta. Öyle ki fikri mülkiyet ve beraberinde telif haklarıyla bu kamusal potansiyelin önüne geçilmeye çalışılıyor. Bir diğer farklılık da kültürel ürünlerin özgün karakterleri sayesinde ideolojik işlev görerek de bazı durumlarda sermaye lehine işlev görüyor olması. Sanırım bunu gözlemleyebileceğimiz sayısız örneğin olduğu bir dönemde ve coğrafyada yaşıyoruz.
Kıyan, öne sürdüğü bu ikili yaklaşımı Türkiye’deki dizi sektörü üzerine yapılan bir saha araştırmasıyla da destekliyor. İsmi belirtilmeyen bir dizinin birincil üretim aşamasındaki fikir-proje geliştirimi ve ikincil üretim aşamasındaki üretim öncesi (senaryo yazımı), üretim (çekim) ve üretim sonrası (montaj) süreçler ayrıntılarıyla inceleniyor.
Yazarın da belirttiği gibi kültür alanı ve kültürel ürünlerin üretimini ve kapitalist üretim ilişkileriyle ilişkilenimini incelemek oldukça karmaşık ve zor. Böylesi bir çaba kültür alanını tariflemenin zorluğunun yanı sıra kültürel ürünlerin farklı metalaşma biçimlerinden de kaynaklanıyor. Ancak bu zorluğa rağmen ortaya konulan ikili yapı kapitalizmde kültürel ürünlerin üretimini anlamamızı oldukça kolaylaştırıyor ve somutlaştırıyor.
- Metalaştırma ve Direnç
- Yazar: Zafer Kıyan
- Notabene Yayınları
- Baskı tarihi: 2016
- Sayfa sayısı: 320
FACEBOOK YORUMLARI