
Kitap Eki’nin çocuk yazarları Michael Ende’nin kitaplarını mercek altına aldı. Her yazdıkları yazıda daha da uzmanlaşan yazarlarımız muhteşem incelemeler yaptı.
Bu hafta 4. sınıfların yazılarını yayına hazırlarken çok duygulandım. O kadar güzel cümleler var ki içlerinde onların üzerine yeniden bir şeyler yazmak içimden gelmedi.
Sizleri kitaplarla büyüyen çocuklarımızın satırlarıyla baş başa bırakıyorum.
“Bu kitapta çok resim yok ama ben bu kitabı okurken büyüdüğümü hissettim.” Ece – Momo hakkında
“Sürükleyici olması için belki de Momo tek başına yaşarken vahşi bir hayvanla arkadaşlık edebilirdi.” Emirhan – Momo hakkında
“Bu hikayeden başkaları bir sorunun cevabını bilmediğinde ona kötü davranmamamız gerektiğini öğrendim. Ve araştırdığımız zaman sorularımıza cevap bulabileceğimizi ve mutlu olabileceğimizi öğrendim.” Nora – Santa Cruz’a Giden Uzun Yol hakkında
“Ben bu kitapta en çok Uykucuk’u sevdim. Çünkü ben de küçükken uyurken kötü rüya görmekten korkuyordum, onu kendime çok benzettim.” İkra – Rüyayiyen hakkında
“Bay Karl’dan o kadar fazla hoşlanmadım çünkü “BEN ÇOCUKLARDAN HOŞLANMAM” demesi biraz kırıcı.” Berra Aksu – Bitmeyecek Öykü hakkında
“Bol macera ve sürprizleri sever misiniz? O zaman bu kitap sizin için.” Elmas – Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas hakkında
“Cim’in maceralarını çok beğendim ve birkaç sene sonra tekrar okumak için kitaplığıma koydum.” Alp –Cim Düğme Ve Vahşi 13’ler hakkında
“Sihir laboratuvarında bir saat varmış. Ama o saat sıradan bir saat değilmiş. Bu saat guguklu, sarsıntının etkisiyle çalışıyormuş. İçindeyse kuş yerine bir parmak varmış ve ona bir çekiç vuruyormuş. İğrenç bir şey bu. Böyle bir saatim olsaydı çok iğrenirdim.” Asya – Dilek Şurubu hakkında
“Büyücülerin olmadığı, sevgiyle dolu bir dünyada, barış içinde yaşamak üzere sevgiyle kalın..”. Dilara – Dilek Şurubu hakkında
Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas – Elmas Zehra Yavuz
![]() |
Merhaba arkadaşlar, Bugün sizlere Cim Düğme serisinin ilki olan “Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas’’ adlı kitabı tanıtacağım. İkinci kitabı Alp okudu ve tanıttı.
Kitap 27 bölümden oluşuyor, aslında her bölüm bir durağa benziyor.
Maceranın ilk durağı Hasvetya. Hasvetya küçük bir ada ülkesi. Lokomotifçi Lukas lokomotif Emma’yla orada yaşar. Bir gün postacı Hasvetya’ya gizemli bir paket getirir. Bu paketin içinden bir bebek çıkar. Lokomotifçi Lukas ona Cim adını verir. Cim’in pantolonu her zaman yırtıldığı için Bayan Nee delik yerine düğme diker. Ve adadaki herkes ona Cim Düğme demeye başlar.
Cim büyür ve bir delikanlı olur. Hasvetya’da yeteri kadar yer olmadığı için Lukas, Emma ve Cim adayı terk etmek zorunda kalırlar.
İkinci durak Ping. İşte gerçek macera Ping’de başlar. O günden sonra kahramanlarımız unutulmaz maceralar yaşarlar, tehlikelere atılırlar, farklı yaratıklarla dövüşürler, yeni arkadaşlar edinirler ve sonunda hoş bir sürprizle karşılaşırlar.
Sevdiğim bölümler 21. ve 22. bölümler. Çünkü çok heyecan verici. Orada Lukas ve Cim, çocukları Bayan Azmandiş’ten ve ejderhalardan kurtarıyorlar. Bir de 27. Bölümü sevdim çünkü kahramanlarımızı güzel bir sürpriz bekliyor.
Kitapta en çok Prenses Li Zi’yi sevdim çünkü çok zeki ve cesur yürekli bir prenses.
Sevmediğim karakter Bayan Azmandiş çünkü kendi amacına ulaşmak için çocukları esir aldı.
Siyah beyaz resimleri beğenmedim. Kitapta çok macera olduğu için resimler renkli ve daha fazla olabilirdi.
Kitabı çok beğendim, eğlenceli ve komik bir kitap. 5. ve 6. sınıflara tavsiye ederim.
Bol macera ve sürprizleri sever misiniz? O zaman bu kitap sizin için.
İyi okumalar sevgili arkadaşlar.
- Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas
- Yazar: Michael Ende
- Çizimler: F. J. Tripp
- Çeviren: Saadet Özkal
- Sayfa Sayısı: 272
- Basım Tarihi: Ocak 2018
- Yayınevi: Pegasus Yayınları
Cim Düğme ve Vahşi 13’ler – Alp Zengin
![]() |
Merhabalar, bu hafta sizlere tanıtmaya çalışacağım kitabın adı Cim Düğme serisinin ikinci kitabı “Cim Düğme Ve Vahşi 13’ler”. Serinin ilk kitabı Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas’ı arkadaşım Elmas okudu ve tanıttı.
Kitabımızın kahramanı Cim ve arkadaşı Lokomotifçi Lukas birbirinden heyecanlı ve iginç maceralara katılıyor. Ve bu maceraları yaşarken hiç yorulmuyor, bıkmıyor ve bunları yaparken de çok eğleniyorlar.
Bu kitabı okurken biraz zorlandım çünkü benim için çok kalın bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Cim’in maceralarını çok beğendim ve birkaç sene sonra tekrar okumak için kitaplığıma koydum.
Eğer siz de macera kitapları okumaktan hoşlanıyorsanız bu kitap tam size göre demektir.
Ama bence 4. sınıflar değil daha büyük sınıflarda olanlar okumalılar.
Yeni kitap eleştirilerimde görüşmek üzere hoşçakalın.
- Cim Düğme ve Vahşi 13’ler
- Yazar: Michael Ende
- Çeviri: Saadet Özkal
- Sayfa Sayısı: 288
- Basım Tarihi: Aralık 2017
- Yayınevi: Pegasus Yayınları
Dilek Şurubu – Asya Belenkoğulları
![]() |
Merhaba arkadaşlar, yine birlikteyiz. Şimdi sizlere “DİLEK ŞURUBU” adlı kitabı tanıtmak istiyorum.
Bu kitabın karakterleri : Kedi, Yakup, İblis Şarlatan, Zalime Vampirsoy ve Çan Kulesi.
En çok sevdiğim karakter : Kedi. Çünkü cesur, nazik, biraz kafa şişiriyor ve pes etmiyor. Diğer kedilere pek benzemiyor.
Hiç sevmediğim karakterler ise: Zalime Vampirsoy ve İblis Şarlatan. Çünkü onlar çok çirkin ve kötü kalpliler. Az kalsın Dünya’ yı cehenneme döndürüyorlarmış.
Şimdi sizlere kitabı biraz anlatayım. Günün birinde hava birden alışılmışın dışında erkenden kararıvermiş. Gökyüzü simsiyah bulutlarla kaplanmış. Karabasan Villası diye bir yer varmış, orada bir Sihir laboratuvarı varmış. Sihir laboratuvarında bir saat varmış. Ama o saat sıradan bir saat değilmiş. Bu saat guguklu, sarsıntının etkisiyle çalışıyormuş. İçindeyse kuş yerine bir parmak varmış ve ona bir çekiç vuruyormuş. İğrenç bir şey bu. Böyle bir saatim olsaydı çok iğrenirdim. İblis Şarlatan buna nasıl dayanıyormuş. Şarlatan da orda yaşıyormuş. Şarlatan 92 no’lu iksiri yani ” DİLEK ŞURUBU”nu hazırlamaya çalışıyormuş. Tabii bu çok zormuş.
- Sizce hikayedeki DİLEK ŞURUBU hangi amaçlar için kullanılacaktır?
- DİLEK ŞURUBU niçin üretilmiştir?
- Kitabın sonunda ne olmuştur?
- İblis Şarlatan ne iş çeviriyor olabilir?
- Zalime Vamfirsoy bu kitapta ne yapmış olabilir?
- Bu kitapta kimler iyi kalplidir?
- Bu kitapta kimler kötü kalplidir?
Yukarıdaki soruların cevaplarını bu kitaptan yani DİLEK ŞURUBU adlı kitaptan öğrenebilirsiniz. Ben bu kitabı 4.,5.,6. vb. sınıfların okumasını istiyorum. Çünkü onların yaş gruplarına uyduğunu düşünüyorum.
3.,2.,1., ve daha alttaki kişilerin okumalarını istemiyorum. Çünkü kitap 240 sayfa. Ağır ve zor gelebilir.
Bu kitap eğlenceli ve macera tutkunlarına ideal bir kitap.
Bu kitabın tek kusuru resimlerinin kötü, çirkin, ürkütücü olması.
Bu kitabı sizlere tavsiye ediyorum. Çünkü sizlerin de bu kitaba bayılacağınıza eminim. Bir sonraki yorumuma kadar hoşça kalın.
- Dilek Şurubu
- Yazar: Michael Ende
- Çeviren: Leman Çalışkan
- Sayfa sayısı: 240
- Yayınevi: Pegasus Yayınları
Rüyayiyen – Arda Biltekin
![]() |
Merhaba arkadaşlar,
Şimdi size “Rüyayiyen” adlı kitabı tanıtacağım.
Bir kralın kızı kötü rüyalar görüyor. Kral dünyanın her yerinden doktorlar getirtiyor fakat çare bulamıyor. Kral bir yerde kayboluyor ve bir Rüyayiyen ile tanışıyor. Rüyayiyen bir şiir yazıp bunu kızına okut diyor. İşte kitabın en heyecanlı kısmı burada başlıyor.
Gerisini size bırakıyorum iyi eğlenceler.
Hikayenin baş kahramanı Rüyayiyen benim de en sevdiğim karakter.
Size de tavsiye ediyorum. Yeni kitaplarda buluşmak üzere…
- Rüyayiyen
- Yazar: Michael Ende
- Resimleyen: Annegert Fuchshuber
- Çeviren : Neylan Eryar
- Sayfa Sayısı: 32
- Basım Tarihi : Eylül 2017
- Yayınevi: Kırmızı Kedi
Bitmeyecek Öykü – Ş. Berra Aksu
![]() |
Merhaba Arkadaşlar,
Bugün sizlere “Bitmeyecek Öykü ” adlı kitapta bulunan 26 hikâyeden birinci hikayeyi anlatacağım. İlkten karakterleri söylemek istiyorum. Karakterler Batian Balthasar Bux, Bay Karl Kanrod Koreander.
O zaman ben sizi tutmadan hemen hikayeyi özetle anlatmaya başlayayım. Kitap satan bir yer varmış. Bu dükkanın sahibi Bay Karl Konred Koreander’ miş. Bir gün Bay Karl’ in dükkanına telaşla giren tombul bir çocuk Bay Karl’ın dikkatını çekmiş.
Tombul çocuğa:
“Ben çocuklardan hiç hoşlanmam bana göre çocuklar baş belalarından başka bir şey değildir. Ayrıca burda sana göre kitap yok o yüzden sana kitap satmam.” dedi.
Tombul Çocuk Bay Karl’a:
“Her çocuk öyle sandığınız gibi değildir.” dedi.
Bay Karl:
“Ne kadar kaba bir çocuksun sen, insan ilk önce tanışır.” dedi.
Tombul Çocuk adını söylemiş. Bastian Balthasar Bux.
Bay Karl. Ne tuhaf bir isim de üç B, neyse senin suçun değil ya ne de olsa adını sen koymadın, dedi. Neyse benim adım da Bay Karl Konred Koreander.
Bastian “Ne tuhaf üç tane K .” dedi ciddi bir tavırla.
Bay Karl “Ama nasıl olsa birbirimizi bir daha görmeyeceğimiz için isimlerimizin ne olduğu fark etmez. Bu arada sen az önce kimden kaçıyordun?”
Bay Karl, Bastian’ın kimden kaçtığıyla ilgili bir kaç tahmin yaptı ama Bastian’ın kimden kaçtığını bulamadı.
Bastian: Ötekilerden.
Bay Karl: Hangi ötekilerden?
Bastian: Sınıfımdaki çocuklardan.
Bay Karl: Neden?
Bastian: Onlar bana rahat vermiyorlar.
Bay Karl: Ne yapıyorlar?
Bastian: Okulda pusu kuruyorlar bana.
Bay Karl: Eee sonra?
Bastian: İtip kakıyorlar işte alay ediyorlar benimle.
Bay Karl: Sen de öyle düpedüz boyun eğiyorsun ?
Bay Karl Bastian’ ı kınamıştı.
Bay Karl: Peki neden bir tane indirmiyosun?
Bastian: İyi dövüşemem ben.
Bay Karl: Eee o zaman pısırığın tekisin sen.
Bay Karl: Futbol, basketbol,jimnastik, koşma, yüzme bilmez misin sen ?
Bastian başını hayır anlamında salladı.
Bay Karl: O zaman pısırığın tekisin sen ha. Ağzın laf yapar herhalde niye karşılık vermiyorsun?
Bastian: Bir keresinde yaptım bunu.
Bay Karl: Eee sonra?
Sizce arkadaşlar Bastian ın kötü arkadaşları Bastian’a ne yaptılar ?
Arkadaşlar ben bu öykü de en çok Bastian’ dan hoşlandım çünkü bir sürü macera yaşamış ben maceralı öyküleri çok severim o yüzden Bastian’ dan hoşlandım.
Ama Bay Karl’ dan o kadar fazla hoşlanmadım çünkü “BEN ÇOCUKLARDAN HOŞLANMAM” demesi biraz kırıcı.
Bu kitabı tam olarak 5 ve 6.sınıflar için tavsiye ederim.
Resimlerini sorarsanız bu kitabin resmi yok bilginize.
İyi okumalar arkadaşlar.😘
- Bitmeyecek Öykü
- Yazar: Michael Ende
- Sayfa sayısı: 513
- Çeviren: Saadet Özkan
- Basım Tarihi: Ekim 2017
- Yayınevi: Pegasus Yayınları
Momo – Emirhan Ünsal
![]() |
Merhaba Arkadaşlar,
Bugün sizlere Momo adlı kitabı yorumlayacağım.
Bu hikayenin başlamadan önce olan bölümü çok güzeldi ben bile oralarda yaşamak isterdim.
Ben Momo’yu erkek zannettim ama kızmış. Tek başına yaşayacak kadar da cesaretliymiş. Ama üzücü olan Momo’nun kimsesiz, bakımsız, okuma-yazma bilmeyen bir çocuk olması. Yurtta dayak yiyip, oradan kaçması hayatını değiştiriyor. Çünkü herkes ona yardım ediyor, yemekler veriyor, bir sürü arkadaşı oluyor. Momo’nun en iyi özelliği insanları dinleyerek sorunlarına çözüm bulması. Ve yine iki küs arkadaşı barıştırmak için uğraşıyor.
Benim bu arada anlamadığım bir çocuk kitabında anlamını bilmediğim; meyhane, kadehler sarhoşların anlatılması gibi anlamını öğrenince beğenmediğim konuların geçmesi.
Bu hikaye bölüm bölüm ve her bölümde ayrı şeylerle uğraşıyor Momo. Fırtınayla, berberle, çöpçüyle, altın balıkla ilgili daha bir sürü bölüm var. Ne yazık ki heyecanlı başlayan Momo sıkıcı bir hikayeye dönüşüyor. Oysa öyle heyecanlı başlamıştı ki… Ayakkabılarının birini başka diğerini baska giymesi, elbiselerinin bol ve büyük olması, saçının başının dağınık olması, yaşını soranlara verdiği cevaplar… Sanki daha önce hiç okumadığım bir hikaye gibi duruyordu. Ama ilerleyen sayfalar bütün heyecanımı götürdü, normal bir hikayeye döndü. Sürükleyici olması için belki de Momo tek başına yaşarken vahşi bir hayvanla arkadaşlık edebilirdi. Momo bence bir çocuk kitabi olmamalı. Çünkü içinde annesini huzur evine koyan, insanlara kötü davranan bir berber; birbirlerinin sigarasını içen insanlar olması size göre ne kadar doğru?
Benim için sıkıcı bir kitaptı. 300 sayfalık bir kitapta hayvanlara ayrılmış bir bölüm yok. Belki de ben hayvanlı kitapları sevdiğim için bana göre değil.
Siz okuyun ona göre karar verin.
- Momo
- Yazar: Michael Ende
- Sayfa Sayısı: 300
- Çeviren: Leman Çalışkan
- Yayın Tarihi: Eylül 2017
- Yayınevi:Pegasus Yayınları
Dilek Şurubu – Dilara Tanrıkulu
![]() |
Arkadaşlar Merhaba, yine güzel bir kitapla karşınızdayım. Bu hafta size yorumlayacağım kitabın adı “Dilek Şurubu”.
Kitabı yorumlamadan önce sizlere bir şey söyleyeceğim: Michael Ende’nin Pegasus Yayınlarındaki bütün kitapları çok kalın. Kısa isterseniz bulamayabilirsiniz ama yine de gözünüzü korkutmayayım.
Karabasan Villasında Büyücü İblis Şarlatan yaşamaktadır. Çok kötü birisidir. Bir iksir hazırlamak istemektedir. Bu iksirle insanlığın gelişip ilerlemesine engel olmayı amaçlamaktadır. Büyücünün doğa ve insanlar üzerinde olağanüstü güçleri vardır. Her yılın sonunda on tür hayvanın kökünü kurutması,beş ırmağı zehirlemesi, on bin ağacı yok etmesi, her yıl bir salgın hastalık çıkararak insanları ve hayvanları yok etmesi gerekiyordu. Ama bu yıl kötülük yapmayı başaramamıştır.
Durumdan şüphelenen Hayvanlar Yüksek Şurası Şarlatan’ın evine Maura adında bir ajan kedi gönderirler. Bir de Şarlatan’ın Teyzesi Zalime Vampirsoy vardır. Onu da ajan Karga Yakup denetlemektedir. Eğer gece yarısı yıl bitince yapması gereken kötülükleri yerine getiremezse işine son verilecektir. Bu yüzden büyücü teyzesinden yardım ister. Ancak Mauro ve Yakup’un kendilerini izlediğinden şüphelenirler. Onlara belli etmeden işe koyulurlar. Şarlatan ve Zalime birbirlerinin meslek sırlarını ele geçirmeye çalışırlar. Zaman azalmaktadır. Bu arada Dilek Şurubunu hazırlamaya başlarlar. Dilek Şurubunu içenlerin isteklerinin tersi olacaktır. Kim iyi bir şey dilese tam tersi olacaktır.
Bu durumu engellemek isteyen Kedi Mauro ve Karga Yakup acaba Çan Kulesine neden çıkarlar? Orada karşılaştıkları Aziz Yılbaşı onlara ne verir? Şarlatan ve teyzesi Zalime amaçlarına ulaşabilecekler mi?
Bu kitap gerçekten de çok sürükleyici. Sıkılmadan çok keyifle okudum.
Bu kitabı sanki bir çizgi film izliyormuş gibi okudum.
4.,5.,6. Sınıftaki arkadaşlarıma öneriyorum.
Büyücülerin olmadığı sevgiyle dolu bir dünyada, barış içinde yaşamak üzere sevgiyle kalın…
- Dilek Şurubu
- Yazar: Michael Ende
- Çeviren: Leman Çalışkan
- Sayfa sayısı: 240
- Yayınevi : Pegasus Yayınları
Momo – Ece Çilingir
![]() |
Merhaba arkadaşlar ben Ece,
Bu haftaki okuduğum kitap Michael Ende‘nin MOMO adlı kitabı.
Bu kitap birkaç bölümden oluşuyor.Bu kitabı ilk aldığımda çok uzun geldi ve okuyabilir miyim diye düşündüm ama inanın o kadar güzel ve sürükleyici ki hiç sıkılmadan okudum.
Bu kitabı size kısaca tanıtmak istiyorum.
Momo, bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızmış. Bu harabenin adı amfiteatr harabesiymiş.
Momo’nun dış görünüşü biraz garipmiş. Bir gün Momo’nun yanına iki kişi gelmiş ve ona sorular sormuşlar. Önce yaşını sormuşlar. Momo ”yüz iki ” demiş. Çünkü Momo sayıları bilmiyormuş. Bu kişiler Momo’ya yardım etmişler yiyecek, içecek vs. Momo’nun en büyük özelliği iyi bir dinleyici olmasıymış.
Bir gün hayaletimsi topluluk”Duman Adamlar”ortaya çıkmış. Bunlar insanların zamanını çalarmış ve bunları durdurabilecek tek kişi Momo’ymuş.
Momo yanında bir kaplumbağa ve Hora Usta’nın yardımıyla karşılarında durmaya çalışmış.
Acaba Momo bu Duman Adamlar’ı yenebilecek mi?
Bu sorunun cevabını merak ediyorsanız Momo’nun maceralarını, yani bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Bu kitapta sevmediğim kişiler tabiki zamanı çalan Duman Adamlar.
En sevdiğim kişi ise Momo 🙂
Bu kitapta çok resim yok ama ben bu kitabı okurken büyüdüğümü hissettim.Çünkü renkli ve resimli kitaplar çocuk kitapları gibi geliyor bana…
Bir başka güzel kitapta görüşmek üzere sevgiyle kalın.
- Momo
- Yazar: Michael Ende
- Sayfa Sayısı: 300
- Çeviren: Leman Çalışkan
- Yayın Tarihi: Eylül 2017
- Yayınevi: Pegasus Yayınları
Rüyayiyen – İkra Zengin
![]() |
Merhabalar, bu hafta size Michael Ende “Rüyayiyen” adlı kitabını tanıtacağım.
Öncelikle bu kitabı ismini çok beğendiğim için aldığımı söylemek istiyorum.
Uykucular ülkesinde yaşayanların en önem verdiği şey uykudur. Bu nedenle ülkeye bu isim
verilmiştir.Ancak burada kimin ne kadar uyuduğu değil, ne kadar iyi uyuduğu önemlidir.Bu ikisi arasında fark vardır.Bu ülkede yaşayanlara göre iyi uyuyabilen birinin keyfi yerinde olur,kafası da iyi çalışır. İşte bu yüzden aralarında en iyi uyuyan kişiyi kral seçerler.
Bir zamanlar orada kralla kraliçe yaşıyormuş. Bir de küçük kızları varmış, kızın adı Uykucuk’ muş. Bu güzel bir isim, zaten küçük prenses de çok güzel bir çocukmuş. Onu kim görse aynı şeyi söylermiş. Küçük prenses anne ve babası ile birlikte Rüyalar Sarayında yaşarmış. Orada kocaman,bembeyaz bir yatağı, yatağın üzerinde de direklerin taşıdığı bir tavanı varmış.
Buna rağmen Prenses Uykucuk, akşamları asla yatmak istemiyor, yatağa biraz daha geç girebilmek için durmadan bahaneler buluyormuş. Aslında uyumaktan korkuyormuş. Peki uyumaktan neden bu kadar korkuyormuş dersiniz? Çünkü uyuyunca kötü rüyalar görüyormuş.
Böyle bir durum zaten büyükler için bile kötüymüş, küçükler için ise daha da kötüymüş. O ülkede yaşayanlar için de utanç verici bir durummuş. Başlarını düşüneli düşünceli iki yana sallıyorlarmış.
Kralla kraliçenin gitgide daha çok sıkılıyor, bu yüzden artık onlar da gerektiği şekilde iyi uyuyamıyorlarmış. Küçük prensesin gitgide yüzü soluyor, zayıflıyormuş. Ne yapabiliriz acaba diyerek içini çekmiş kraliçe. O kötü rüyaları görmemesini umabiliriz sadece. Ancak kötü rüyalardan bir türlü kurtulamamamış küçük prenses. Bunun üzerine kral ülkedeki bütün doktorları ve profesörleri sarayına getirtmiş. Gelenler küçük prensesin yatağının çevresinde durmuşlar, Latince konuşup küçük kıza ilaç önermişler ama hiç birinin yararı olmamış. Bunun uzerine kral başka ülkelere haberciler yollamış. Ne kadar çoban, şifalı ot toplayan kadın, çiftçi ve denizci varsa hepsine sormalarını istemiş. Fakat kimse yardımcı olamamış. sonunda kral her yere afişler astırıp, gazetelere de ilanlar vererek kızının kötü rüyalardan kurtulmasını sağlayacak olan kişiye büyük bir ödül vereceğini duyurmuş. Ama hiç kimseden ses çıkmamış. Kral bunun üzerine bir gün, öyleyse ben gidip bir çare arayayım demiş…
Devamını siz de okuyun diye yazmayacağım.
Ben bu kitapta en çok Uykucuk’u sevdim. Çünkü ben de küçükken uyurken kötü rüya görmekten korkuyordum, onu kendime çok benzettim. Kitabın resimlerini pek beğenmedim bence daha güzel çizebilirlerdi.
Herkese bol okumalı günler dilerim hoşçakalın.
- Rüyayiyen
- Yazar: Michael Ende
- Resimleyen: Annegert Fuchshuber
- Çeviren : Neylan Eryar
- Sayfa Sayısı: 32
- Basım Tarihi : Eylül 2017
- Yayınevi: Kırmızı Kedi
Santa Cruz’a Giden Uzun Yol – Nora Belbachir
![]() |
Merhaba Arkadaşlar,
Bugün sizlere Santa Cruz’a Giden Uzun Yol adlı kitabı yorumlayacağım. Bu kitapta 2 tane hikaye bulunmaktadır. İlki Oyuncak Ayı diğeri de Santa Cruz’a Giden Uzun Yol’dur.
Oyuncak Ayı adlı hikayede Yumoş adında sevimli bir ayı var. Bir gün odaya bir sinek girer ve Yumoş’a neden dünyaya geldiğini sorar.Yumoş cevabını bilemediği için onunla dalga geçer. Yumoş neden dünyaya geldiğini söyleyemiyor hatta adını üzerindeki etiketten okuyor. Sonra Yumoş neden dünyaya geldiğini sorgulamaya başlar. Ve hikayenin sonunda neden dünyada olduğunu araştırarak buluyor.
Bu hikayeden başkaları bir sorunun cevabını bilmediğinde ona kötü davranmamamız gerektiğini öğrendim. Ve araştırdığımız zaman sorularımıza cevap bulabileceğimizi ve mutlu olabileceğimizi öğrendim.
Santa Cruz’a Giden Uzun Yol adlı hikayede Hermann diye bir çocuk var. Bu çocuk çok yaramaz ve anne ve babasının sözünü dinlemiyor. Aynı zamanda okulu hiç sevmiyor. Bir gün Hermann okulu kırıyor ve o gün Einstein diye sarhoş bir adamla karşılaşıyor. Bu adam Hermann’ı kandırıyor ve parasını alıyor. Hikayede çok zor durumda kalan Hermann’ın eve dönüş yolunda başından geçen zorlukları okuyoruz.
Bu hikayeden anne ve babamızın sözünü dinlememiz gerektiğini, okulu kırmamamız gerektiğini öğrendim. Ayrıca yabancılarla konuşmamamız ve anlaşma yapmamamız gerektiğini öğrendim.
Bu hikayeleri 3. ve 4. Sınıf arkadaşlarıma tavsiye ederim.
İyi Okumalar
Görüşmek üzere…
- Santa Cruz’a Giden Uzun Yol
- Yazar: Michael Ende
- Resimleyen: Bernhard Oberdieck
- Sayfa Sayısı: 108
- Yayınevi: Kabalcı Yayınevi
- Doğdu, Okudu, Düşler Kurdu, Yazdı ve Gitti; Muzaffer İzgü - 21 Mayıs 2018
- Rıfat Ilgaz, Çınar Yayınları ve Çocuk Bayramı - 23 Nisan 2018
- Merak Ediyorum da Bilgi Sevilmez mi? - 9 Nisan 2018
FACEBOOK YORUMLARI