
Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz söyleşide bizi pirtukakurdi.com’un kurucularından Sebih Yoldaş ağırladı, sohbetimiz boyunca kitapçıyı ziyaret eden okurlar da bize eşlik etti.
Pirtukakurdi.com hem yayınevi, hem kitapçı, hem de internet sitesiyle ülke içinde ve yurtdışında kitap satışı gerçekleştiren bir oluşum.
2015’de başlayan pirtukakurdi.com bugün geniş kitap çeşitliliği ile Kürtçe yayınları okurlarla buluşturuyor.
Yalnızca kitap satışıyla sınırlı kalmayan kitabevi aynı zamanda söyleşi ve etkinlikler düzenliyor, markası Dara Yayınları ile Kürtçe üretim yapan yazarların ilk kitaplarını yayınlıyor, düzenlediği yarışmalarla Kürtçe edebiyata yeni isimler kazandırıyor.
Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz söyleşide bizi pirtukakurdi.com’un kurucularından Sebih Yoldaş ağırladı, sohbetimiz boyunca kitapçıyı ziyaret eden okurlar da bize eşlik etti. Kürtçe edebiyata gönül veren, Kürtçe edebiyat için çalışan bir yayınevinde kitap emekçileriyle buluşmak, bağımsız bir kitapçıda günümüz edebiyat ve yayıncılık ortamını konuşmak yepyeni bir nefes alanı açtı. Belki de en doğru söz, birbirimizin kapısı olduk. Okurunu yaratanlar, okuruyla yaşayanlarda sıra pirtukakurdi.com’da.
![]() |
-
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Pirtukakurdi.com nasıl kuruldu, buradan başlayalım.
Hoş geldiniz.
Başlatan Bawer Berşev, arkadaşım aslında. Daha önce Kürt piyasasını bildiği, kitabevleri ve yayınevlerini bildiği için böyle bir girişimde bulundu. Kürt dünyasında kitaba ulaşma problemi var. Diyarbakır’da göreceli olarak kitaba ulaşmak kolay belki ancak diğer şehirlerde, Avrupa’da kitaba ulaşmak son derece zor. Böylece fikir doğdu, üç kişi işe giriştik. Bu kadar rağbet olacağını başlarda bilmiyorduk, kısa zamanda büyük ilgi oluştu, bizler de şaşırdık ve mutlu olduk.
İlk önce evde başladık. Bir küçük rafla başladı her şey. Önce bir raf, sonra bir tane daha, sonra bir tane daha derken, ufak bir depo tuttuk. Altıncı ayımızda da şu an bulunduğumuz yere taşındık. 2015’de başladık, yalnızca üç yılda bu noktaya geldik. Şu an kitapçımızla, sitemizle, yayınevimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
- İlk başladığınız, satışını gerçekleştirdiğiniz kitaplar hangileriydi?
Başlarken önde gelen Kürt yayınevleriyle anlaşmalar yaptık. Avesta, Nûbihar ile ilk anlaşmaları yaptık, devamında diğerleri geldi. İlk sattığımız kitaplar da bu yayınevlerindendi.
- En çok ilgi gören kitaplarınız hangileri? En çok sorulan, en çok sipariş alınan kitaplar listenizde neler var?
Geçen senenin en çok satanı Selahattin Demirtaş. Hâlâ da ilgi devam ediyor. Aynı zamanda kendi yayınevimiz de var, Dara Yayınları. Belli başlı Kürt yazarlar var hep sattığımız. Seher, Jan Dost’un Kobani’si, İki Dil Bir Aşk, Rênas Jiyan’ın Janya’sı… En çok ilgi gören, en çok sattığımız kitaplar.
![]() |
- Dara Yayınları’na ilgi nasıl, okurlardan gelen yorumları paylaşır mısınız?
Bizim Kürt piyasası dar diyebiliriz. Düzenli kitap alan okuyan inceleyen çok geniş bir kitleden söz etmek çok mümkün değil. Üniversitelerdeki Kürtçe dersleri, seçmeli ders olarak Kürtçe ilgiyi bir dönem yükseltti kitap satışlarını ancak son gelişmelerle beraber etkisini kaybetti. Yine de dar olmakla beraber okuyan kesim çıkan her kitabı alıp okuyor, şiir, öykü, inceleme olmasına bakmadan alıyorlar, okuyorlar.
- Yayınevini kurmadaki amacınız neydi? Dara Yayınları’nın hikayesi nedir?
Yazmak isteyen, yeteneği ve birikimi olan, genç yazarlara bir alan açmak için bu yayınevini kurduk aslında. Edebiyat alanında bir yıldır yarışma düzenliyoruz, bunu Kürtçenin hem Kurmanci hem Zazaki lehçesi dallarında yapıyoruz. Bir jüri oluşturuyoruz, bilinen iyi yazarlardan oluşuyor. Para ödüllerimiz var ve ücretsiz kitaplarını basıyoruz. Hem şiir hem roman alanında düzenliyoruz yarışmayı.
- Farklı dillerden Kürtçeye çevrilen kitaplara ilgi nasıl?
Çok da ilgi yok. George Orwell’ın Hayvan Çiftliği ve 1984’ü ilgi görüyor. Küçük Prens de ilgi görüyor. Bu kitaplar dışında çok da ilgi yok.
- Genç yazarlar da belli ki kitabevine sık sık uğruyor, yalnızca kitap almak için, yazdıklarını size anlatmak için de.
Diyarbakır’daki yazarların şansı fazla. Yayınevleri mevcut ve yazarlar yayınevlerine, editörlere doğrudan ulaşabiliyorlar. Ancak Mardin’deki, Bitlis’teki, Batman’daki yazar için çok da kolay olmuyor durum. Nasıl çözeceklerini de bilmiyorlar. Okuma kulüpleri, sohbetler için Diyarbakır çok hareketli, aynı şey Bitlis için, Şırnak için, diğer şehirler için geçerli değil. Nasıl yürüdüğünü bilmiyorlar.
![]() |
- Farklı şehirdeki yazarlar için ne önerirsiniz?
Bizim aradığımız şey Kürtçe olması. Hangi lehçe olursa olsun. Basıma uygun olması da önemli. Herkes kendini Tolstoy, Dostoyevski olarak görüyor tabii ama yine de metinlerine uzaktan da bir baksınlar öyle göndersinler. Gönderdiklerinde biz okuruz, inceleriz tabii. Basıma değiyorsa basarız, para beklentimiz de yok. Telif veriyoruz kitabın satışına göre.
- Edebiyat festivalleri, edebiyat etkinlikleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Her dönem fikirler projeler çıkar, konuşulur, devamında da çoğu zaman hayata geçmez…
Siyasi çalkantıların sonunda tamamen bitti bu işler. Belediyelerin elindeyken kültür sanat, iyi işler yapılıyordu. Ancak kayyıma geçtikten sonra kesildi her türlü kültür sanat faaliyeti. Olan etkinliklerde de Diyarbakır kültür sanat ortamına uygun olmayan insanlar şehre davet edilip getirilebiliyor, bu durumda da ilgi görmüyor. Son iki üç senedir neredeyse hiçbir şey yok. Belediyenin düzenlediği kitap fuarı vardı, o da yok artık.
- Bölgede düzenlenen fuarları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önce TÜYAP vardı, sonra kaldırdılar. Biraz da nasılsa belediye yapıyor diyerek. Sümerbank’ta yapılmaya başlanmıştı, okura, yayıncıya, yazara çok güzel etkisi olmuştu. Okur yazarla buluşuyordu, yayınevi kitap satıyordu, yazar yeni okurlarla buluşuyordu. Genelde Kürt yayınevleri ilgi görüyordu. Etkisi çok iyiydi. Kayyımdan sonra bitti bu olay. Maddi darboğaza geri dönüldü, oysa ki o fuarlarda satılan kitaplar bizim için çok önemliydi.
![]() |
- Özel girişimlerle, yayıncıların bir araya gelmesiyle fuarlar düzenlenebilir mi?
Çok da mümkün görmüyorum. Kürt yayınevlerinin bile kendi aralarında çok iyi anlaştıklarını söyleyemeyiz. Çok da birlik olabilecek bir ortam yok. Çok güzel olur birlik olsa, belediye olmadan. Devlet de buna izin vermez bir yandan. Bir imza söyleşi ayarlarken bile türlü sorunlar yaşıyoruz. Zaten yazarların çoğu yurtdışına kaçmış. En son İhsan Eliaçık’ı getirelim bari dedik, ona da İstanbul dışına çıkma yasağı çıktı. Çok sıkıntı yaşıyoruz. Basit bir imza bile düzenleyemezken, birlik olup bir fuar düzenlemek çok mümkün görünmüyor.
- Birlikler, oluşumlar, derneklerle ilgili ne söylemek istersiniz?
Çok da haberdar değiliz onlardan. Üye değiliz hiçbirine. Onların bizimle iletişime geçmesi lazım. Ne yaptıklarını bilmiyoruz. Birlik varsa onların bizimle iletişime geçmesi lazım. On tane kitap bastık, çok da güzel kitaplar var, dört dilde kitap satışı yapıyoruz, tüm dünyaya kitap yolluyoruz. Bunlar ilk kez olan şeyler.
- Kadın yazarların kitaplarını görüyorum kitapçınızın çeşitli raflarında.
Kadın yazarlara özellikle çok önemsiyoruz. Destekliyoruz. Hikaye kitabı, çocuk kitabımız var.
- En çok ne tarz metinler geliyor kadın yazarlardan?
Kadın yazarlardan en çok şiir ve öykü geliyor. Üretim kısmında en çok şiir.
![]() |
- Son dönemde gerçekleştirdiğiniz etkinliklerden söz etmek gerekirse…
Selim Temo bizim yazarımız, onun imzası çok güzel geçti. Ayhan Bilgen. Daha birçok başka isim… Yeni yerimizde daha da çok aktivite yapacağız. Etkinliklerimizi daha çok sosyal medyadan duyuruyoruz. Aslında bizim satışlarımız ağırlıklı olarak web üzerinden. Biraz da okurlar gelip görelim, kitaplarla temasımız olsun dedikleri için burayı açtık.
- Kürtçe edebiyatın dünyaya açılması, farklı dillere çevrilmesi konusunda ne düşünürsünüz?
Destek değil ama köstek olunmasın yeter. Kürtçeye gönül veren adamlarla bu iş yürüyor. Kürtçeden farklı dillere çeviri yapabilen çok insan var mı bilmiyorum, daha çok üretim kısmında var Kürtçe edebiyatta. Arapçaya Farsçaya kimi kitaplar var, ama dediğim gibi yaygın bir durum yok. Kürtler kendi kitaplarını daha Kürtlere tanıtmakta zorlanıyor, yurtdışı çeviri girişimleri için erken bu noktada. Bir kitabı 1000 basıyoruz, yıllar geçiyor, ancak tükeniyor. 200 – 300 baskıyla başlayan yayınevleri de var tabii. Yurtdışı örneklerde kütüphanelere toplu kitaplar alınıyor, devlet belirli bir baskıyı zaten bu şekilde tüketiyor. Bizim durumumuzda ise okura ulaştırmaya çalışıyoruz kendi imkanlarımızla.
- Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
Ziyaretiniz, sohbet için ben teşekkür ederim.
Son bir not: Dünyada her yıl Nisan ayının son Cumartesi günü Bağımsız Kitapçılar Günü olarak kutlanıyor 2014 yılından beri. Ülkemizde de bu günü gelenekselleştirmeyi, çeşitli etkinliklerle bağımsız kitapçıların günlerini kutlamayı öneriyoruz Kitap Eki ekibi olarak. İlk kutlamamız 2019’da, dosyamız da hazırlıklarımızın ilk halkası niteliğinde.
Yıllar içerisinde temas ettiğimiz, okurluğumuzu şekillendiren Türkiye’nin dört bir yanından kitapçılarla söyleşilerimiz devam edecek, listelerimizi hazırladık, okurlarımızın önerilerini, kitapçılarımızın katkılarını da heyecanla bekliyoruz.
OKURUNU YARATANLAR, OKURUYLA YAŞAYANLAR: BAĞIMSIZ KİTAPÇILAR ANLATIYOR![]() Nazlı Berivan Ak’ın gerçekleştirdiği söyleşi; “Don Kişot Çok Satanların Neredeyse Hiç Satmadığı Bir Kitabevi!“ söyleşinin tamamını okumak için TIKLAYINIZ Veysel Kaygusuz: Don Kişot çok satanların neredeyse hiç satmadığı bir kitabevi. Hatta hangi kitap için bu çok satıyor koyalım raflara dedimse tozlarla ağırlaşan bir küfür gibi kaldı raflarda hep. |
- VAROLUŞ İNANCININ DAYANAĞIDIR AŞK! - 29 Mayıs 2021
- Balkan Dünyasında Üç Gün - 19 Eylül 2020
- Koray Sarıdoğan: “Bu Kitapta Salvo Yapmıyorum, Olanı Söylüyorum.” - 10 Ağustos 2020