Sınırları Ustaca Belirlenmiş Belirsizlik

Willnot Kasabası, Ayrıntı Yayınları’nın Kara Kitaplar serisinde yer alıyor. Özde Çakmak Türkçeye çevirmiş, Merve Akıncı ve Öykü Badur yayına hazırlamışlar.

“Ne de olsa sıradışı geçmişi olan bir kasabayız.”[1]

Çok sayıda kurgu, şiir, çeviri, makale ve eleştiri türünde kitabı olan, 2012 yılında ülkemizde gösterime giren Drive (Sürücü)[2] filmiyle sinemaseverlerin de yakından tanıdığı yazar James Sallis, Willnot Kasabası’nı ustaca kurguladığı belirsizlik üzerine oturtuyor.

Sıradışı geçmişi olan Willnot Kasabası’nda yine sıradışı olaylar yaşanmaktadır. Kasabanın dışındaki ormanlık alanda bir toplu mezar bulunmuştur. Kaç ceset olduğu, neden oraya gömüldükleri, kim oldukları muammadır. Bu durum tüm kasaba halkının belleğinde unutulmamak üzere kazınır ve tedirginlik, soru dolu düşünceler, fısıldaşmalar kasabayı artık hiç terk etmeyecektir.

Kasaba sınırları içinde kilise yok, market zinciri, eczane, mega mağazalar, ilanlar, bilboardlar yok. Burası günümüz dünyasının nimetleri ve karmaşasından uzak, kendi kurallarıyla yaşayan, kendi tercihleriyle soyutlanmış bir kasaba.

Geçmiş, bugün ve geleceğin birbirine karıştığı zamanlar, gerçekleşen ya da gerçekmiş gibi hissettiren rüyalar, boyut değiştirmeye varan bilinç kayıpları kasaba sakinlerinin yadırgamadığı, normalleşmiş, günlük hayata karışmış olgular. Hepsinin ortak noktası ise belirsizlik.

Dile alışmak

Giriş bölümünde oluşan gerilim romanı beklentisinin aksine, Willnot Kasabası bir gizem romanı. Kimsenin cevabını bilmediği sorular aklımızı kurcalarken, uzun zaman sonra ortaya çıkıveren Bobby Lowndes’in herkesçe farklı anlatılan hikâyesi, bir FBI ajanı, sorular sormak için kasabaya gelen bir yerel muhabir de kendi belirsiz hikâyeleriyle bu gizeme dahil oluyorlar.

Yine beklenenin aksine yazarın roman boyunca kullandığı dil, gerilimden uzak. İlk sayfadan okuru kavramayı başaran hikâyeyi, romanın ana karakterinden, babası kült bir bilimkurgu yazarı olan, Doktor Lamar Hale’den dinliyoruz. Hale, olan biteni evinde çayını yudumladığı bir akşamın huzurlu sesiyle anlatsa da her an karşınıza çıkabilecek olayların tedirginliği içten içe hissediliyor. Doktor Hale’ın zaman zaman kullandığı felsefi dili, kendisiyle yaptığı hesaplaşmaları, partneri Richard’ın neşeli, nüktedan konuşmaları eşitliyor. Böylece roman yorulmadan okunabiliyor.

Kâh cerrah kâh veteriner rolü üstlenen pratisyen hekim Lamar Hale, kasabanın gizeminden, ülkenin genel huzursuzluğundan yorulunca –reklam aralarında ağlamaklı olmak diye tanımlıyor ruh halini-, Richard’ın oruç tutmak diye adlandırdığı bir döneme giriyorlar. Bu süreçte televizyon açmıyor, haber dinlemiyor, gündemle ilgilenmiyorlar. Tek yaptıkları kapılarını dış dünyaya kapatıp bahçelerini ekip biçmek, yaralı hayvanlara şefkat göstermek ve hiçbir aşırılığa kaçmadan basit hayatlarına devam etmek. Bu satırları okurken, Doktor Hale ile aynı anda bilinmezliklerden uzaklaşıp gevşiyor, gerginliklere ara verip rahatlatıcı bir nefes almış oluyorsunuz.

İç içe geçmiş olayların, karmaşık ilişkilerin takibi zor gibi görünse de yazarın diline alıştıktan sonra kitap akıcı ve keyifli bir şekilde devam ediyor.

Willnot Kasabası, Ayrıntı Yayınları’nın Kara Kitaplar serisinde yer alıyor. Özde Çakmak Türkçeye çevirmiş, Merve Akıncı ve Öykü Badur yayına hazırlamışlar. 187 sayfa olan kitap, kapağında yer alan kara kedi ile sayfaları çevirdikçe sizi saracak olan gizemin, kendi içinde bir düzen oturtmuş olan karmaşanın habercisi gibi.

[1] Willnot Kasabası, James Sallis, Ayrıntı Yayınları, S:31

[2] Yönetmen: Nicolas Sarma Refn. Senaryo: Hossein Amini (James Sallis – Drive kitabından uyarlanmıştır)