Akademisyenlerden KHK Öyküleri üzerine bir söyleşi

“Bizler üretmeye, uzmanlık alanımızla birlikte farklı alanlarda da devam ediyoruz.”

Merhaba Filiz, Filiz Arıöz, eski Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi öğretim Üyesi, KHK ile görevinden uzaklaştırılmış akademisyen… Nasılsın?

Cevabını beklemeden, kusura bakmazsan, devam ediyorum, Sayın eski Yardımcı Doçent, pasaportu elinden alınan ve en az yirmi yıldır, herkese büyük bir içtenlikle “Arkadaşım,” diye hitap eden iki çocuk annesi… Nasılsın? Yok, yine müsaade edemeyeceğim cevap vermene çünkü her şeye rağmen biliyorum, iyisin! İyisin, iyisiniz çünkü görüyoruz! Akademisyenlerden KHK Öyküleri isimli bu derleme kitap bile bunun kanıtı…

Peki bu kitapta ne tür yazılar var? İnsanın aklı karışıyor… Sizin yazdığınız öyküler mi? Sizin KHK sürecindeki kendi öyküleriniz mi? Başınızdan geçenler, bir tür öykü, anı derlemesi mi?

Filiz Arıöz: Evet süreci kendi yaşantılarımız, duygularımız üzerinden öyküleştirmeye çalışarak anlattık. Son bölümde İbrahim Hoca’nın savunmasının özeti var. Bu yazı öykü formatında değil ama sürecin hukuksal boyutunun anlaşılabilmesi için önemli bence.

Filiz Arıöz

Bu kitap öncesinde aranızda yazan, öykü yazan, edebiyatla zaten uğraşanlar var mıydı? Şunun için soruyorum, KHK süreci bu üretimi birkaç kişi özelinde beslemiştir, bu çekirdeğin de etrafında toplanmıştır kitap… Böyle mi oldu daha doğrusu bu kitabı yazma, oluşturma fikri nasıl gelişti?

Filiz Arıöz: Bildiğim kadarıyla hayır. Daha önce hiç birimiz öykü yazmadık hatta bu nedenle yani nasıl öykü yazarım? Bu bilimsel bir makale yazmaktan çok farklı yapabilir miyim? Şeklinde kaygılarımız oldu editörlerimiz bu konuda bize çok destek oldu, yazdıklarımızın üzerinden 15 günde bir Kadıköy Tabipler Odası’nın deniz manzaralı yerinde sıcacık çay ve simit eşliğinde yaptığımız toplantılar kaygılarımızı azalttı ve yazmaya başladık, yazdıklarımızı birlikte okuduk üzerinde konuştuk. Tabi biz İstanbul’da olanlar bu konuda şanslıydık farklı şehirlerdeki arkadaşlarımız bu sürece katılamadı onların kaygılarını da yazışarak atmaya çalıştık.

Bu kitabı yazma fikrine gelince, aslında senin de katkın var Aziz. Hatırlar mısın ihracım sonrası eski Araştırma Görevlileri Derneği’nden arkadaşlar bir moral yemeği ayarlamışlardı bu yemekte önce senin kitabından konuşmuş sonra da sana ben de kitap yazmak istiyorum yazılarım var bunları toparlamayı düşünüyorum demiştim. Kısa bir süre sonra senin editör tanıdığın beni aradı sen vermişsin numaramı buluşup uzun uzun konuştuk yazdıklarımdan, yaşadıklarımdan bahsettim roman veya öykü kitabı olabileceğini hemen bilgisayarda yazmaya başlamamı tavsiye etti. Eve dönerken tekrar aradı ortağı ile konuşmuş o da benim iki farklı kitap yazabileceğimi ve hatta ilkinin 10, 15 akademisyenin daha katkı vereceği bir öykü kitabı olabileceğini söyledi, bu önerisi için ne düşündüğümü sordu. Açıkçası çok heyecanlandım ekip çalışması olacak, birlikte bir üretim olacak, farklı bir proje hemen kabul ettim. Sıra bu projeyi duyurmaya ve katkı verecek 10, 15 kişiyi bulmaya kalmıştı. Sendika, BAK, bu süreçte taştıklarım ve evet 15 kişiye ulaştık ve Eylül 2017 de başladık çalışmaya…

Hadi fikir oluştu, süreç nasıl ilerledi? İlginç bir deneyim olsa gerek… Akademik ortak çalışma, bilimsel yayın üretme kültürünün katkısı var mı?

Filiz Arıöz: Bence kesinlikle var. Bütünsel bakabilme, dağılmama vb. Başka bir taraftan da bilimsel yazımın kuralları serbest yazıyı kasıyor biraz. Öykü yazabilir miyiz kaygısı bundan kaynaklandı aslında, yaza yaza attık bu kaygıyı.

Sadece bir mağduriyet, ortak kader olmasa gerek motivasyon kaynağı, değil mi Kuvvet Hocam?

Kuvvet Lordoğlu: Soru bana ait yanıtlayayım hemen …

Öncelikle mağdur kelimesini reddediyorum. Bu itibarla mağdur değilim(z). Ortak motivasyon biçimde özetlediğiniz tek konu vardı o da şu bence: Bizlerin toplumun önemli bir kesimi tarafından ihracımızı bir FETÖ/PDY olarak algılanması ve bu şekilde tanımlanması bilerek ve isteyerek olmayabilir. Ama durum bu. Bizim tepkimizi asıl çeken konunun bu olduğunu buna karşı bir şeyler yapma ihtiyacı bizlerin esas motivasyon kaynağı.

Kuvvet Lordoğlu

Öykülere, yazılara dönecek olursak, elbette ortaklaşılan gündem açık ama yine belirginleşsin diye soruyorum, kitapta yer alan yazılarda, öykülerin içeriğinde ortak bir yön var mı? Farklı yazarların farklı yönleriyle değerlendirdiği, kendi cephesinden baktığı tek bir yön ile mi bağlanıyor birbirine kitap yoksa… Yoksa sizde?

Kuvvet Lordoğlu: Kitabı oluşturan öykülerin tek ortak yönü bence bir metne imza atıp barış istemeleridir. Elbette bu esnada bireylerin farklı öyküleri metin içinde kendi açılarından açıklanmaya çalışılmaktadır.

Filiz, bu iş de bitti! Kitabı rafta gördün… Sence bu işin en önemli tarafı neydi? Ve seni en çok mutlu eden tarafı?

Filiz Arıöz: Tarihe bir not düşebilmiş olmanın ve bir işi tamamlamış olmanın rahatlığını hissettim. Bizler üretmeye, uzmanlık alanımızla birlikte farklı alanlarda da devam ediyoruz. Uzak olduğumuz farklı alanlarda da ne yapabilirizi görmüş olmak, amatör bir ruhla süreci yaşamak heyecan verici, benzer duyguyu Tabipler Odası ile Timsah oyununda oynarken de hissetmiştim.

Yazmak, sürece katılanlar için nasıl bir deneyimdi? Bunu iki bağlamda soruyorum önce ilki, bilimden sanata, edebiyata bu kitap ile geçen olur mu? Devam edecek olan, sizce? Sen eder misin mesela… Seni edebiyatçı olarak görebilir miyiz gelecekte?

Filiz Arıöz: Aramızda konuştuğumuz için rahatlıkla söyleyebilirim sürece katkı veren herkes için farklı bir deneyim oldu. İstekle ve heyecanla katkı verdik hepimiz. Hatta Özdemir Hoca anılarını topladığı başka bir kitabı yazmaya başladı bile her görüştüğümüzde ‘beni zorladın, bulaştırdın bu işe yazar olduk’ diye takılıyor ben de ‘iyi ki zorlamışım bu sürecin kazanımlarından biri de bu oldu’ diyorum. Bana gelince daha önce de söylediğim gibi kaleme aldığım epeyce yazım var aslında yeni bir öykü kitabı mı yoksa bir roman mı olur bilmiyorum ama yazmayı planlıyorum.

Yaşanmışlık, yazarken yeniden daha derin yaşanıyor diye düşündüğümden bu öyküleri kaleme almak sürece katılanlar için nasıl bir deneyimdi, Kuvvet Hocam?

Kuvvet Lordoğlu: Doğrusunu söylemek gerekirse, katılanlar için bulunmaz bir terapi idi. Sık aralıklarla TTB Kadıköy ofisinin eşsiz manzarasına dalıp, bir yandan limandaki gemilere bakarken çay yudumlamak, ardından oldukça duygulu tempo seyreden öykülere dalmak eşsiz bir deneyimdi. Belki bu tempoda edebiyatçı bile olurduk büyüyünce…

Merak işte: Kitapta öyküleri olan akademisyenler şu an ne iş yapıyorlar? Öyküler bundan da bahsediyor mu? Bugün ne yapıyorsunuz? Nasıl geçiniyorsunuz?

Filiz Arıöz: Bu soru rahatsız edici çünkü öykülerimizi yazmaya karar verdiğimizde en çok kaygı duyduğumuz şeylerden biri de mağduriyet öyküleri olarak algılanması durumu idi. Neyse ki böyle olmadı, öykülerin hiçbirinden böyle bir çıkarım yapılamaz. Hatta her biri umut veren, onurlu duruş hikayeleri. Bunun yanında bizlere çok ciddi bir hukuksuzluk yapıldığı da gerçek. Çok iyi yaptığımız, işlerimizden, laboratuvarlarımızdan, öğrencilerimizden uzaklaştırıldık. Barış istemenin, yanı başında yaşanan acılara, itiraz etmenin bedeli bu yaşatılanlar olamaz olmamalıydı. O süreçte bu acıları yaşayan insanların ödedikleri bedeller yanında bizimkilerin lafını etmek bile anlamsız aslında. Ne değişti, bu yaşananların tekrarının olmayacağı günlere nasıl ve ne zaman ulaşacağız, barış bu topraklarda nasıl kalıcı hale gelecek bunları konuşmaya devam etmeli, bunun çabası verilmeliyiz.

Gene de sorduğun için birkaç cümle edeyim. Bizlere gelince inatla yaşamın içinde dimdik ayaktayız. Farklı işler yapıyoruz ama yaşamı devam ettirmenin yolunu mutlaka buluyoruz. İçinde olmasak da dışardan öğrencilerimize destek olmaya devam ediyoruz. Gölge danışmanlıklar yapıyoruz, dışardan tez çalışmalarını yürütüyoruz. Adımız yazmasa da bilimsel çalışmalara danışmanlık yapmaya devam ediyoruz. Dayanışma akademileri aracılığıyla, uzmanlık alanlarımızdaki bilgilerimizi yaşamın başka alanlarında kullanmanın yollarını arıyoruz.

Kuvvet Lordoğlu: Bu son soru hepimizin en fazla keyfini kaçıran soru bence. Yaklaşık iki yıldır, insanlar bize bu soruyu soruyor. Ne yapıyorsunuz? Bir Allah’ın kulu da sormuyor; yahu imza attınız eyvallah neyi değiştirdiniz? Ne kadar değişti dünya sizin imzanızla? Bir daha benzer bir metni imzalar mısınız? Bu sorular yerine şu anda neler yapıyorsunuz deniyor. İyi niyetle sorulmuş bu sorular bizim canımızı acıtıyor. Bilesiniz istedim.

Nasıl geçiniyorsunuz sorusu ise ne dememiz bekleniyor anlamış değilim. Doğrusu buraya fakrü zaruret içindeyiz, etraf, eş dostan gelen yardımlarla idare ediyoruz filan yazmamız bekleniyorsa bunları yazmayacak kadar onur taşıyor her birimiz. Kusura bakmayın ama soru çok magazinel kaçmış, şimdilik, bu soruyu hiç sorulmamış varsayalım…

Eklemek istedikleriniz?

Filiz Arıöz: Özgürce düşünüp konuşabileceğimiz, barış dolu günlerin bir an önce gelmesi ve yaşatılan bu haksız ve hukuksuz sürecin bir an önce bitmesi talep ediyorum. Hoş bu talep, hala yaşamakta olduklarımız göz önündeyken ne kadar gerçekçi o da ayrı bir konu…

Şimdi kitapta kimlerin yazılarının yer aldığını sormayacağım ama kimler, hangi görevlerden uzaklaştırılmışlar, bir döküm halinde verirsen, bu söyleşinin ekine koyalım, merak edenler için…

İbrahim Ö. Kabaoğlu
Akademik Ünvanı: Prof. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Ahmet Özdemir Aktan
Öykünün Adı: Barış Olmadan Hekimlik Olmaz
Akademik Ünvanı: Prof. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Kuvvet Lordoğlu
Öykünün adı: Kötü Zamanlar
Akademik Unvan: Prof. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Çalışma Ekonomisi
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Nilay Etiler
Öykünün Adı: [Henüz Yok]
Akademik Unvanı: Prof. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Nejla Kurul
Öykünün Adı: “Olay’ın Çağırdığı ‘Ben/Biz’ Hakkındadır”
Akademik Unvanı: Prof. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Yönetimi ve Politikası Bölümü
Yaşadığı Şehir: Ankara 

Özgür Müftüoğlu
Öykünün Adı: Barış Kader’imizdir…
Akademik Unvanı: Yard. Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/ Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Marmara Üniversitesi /İktisat Fakültesi/Çalışma Ekonomisi
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Ferda FAHRİOĞLU AKIN
Öykünün Adı: Kar Hapishanesi
Akademik Unvanı: Araştırma Görevlisi
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Bitlis Eren Üniversitesi/İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi/Uluslararası İlişkiler Bölümü
Yaşadığı Şehir: İstanbul 

Didem Dayı
Öykünün Adı: Ağlamıyorum gözüme toz kaçtı
Akademik Unvanı: Doçent
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Marmara Üniversitesi/Güzel Sanatlar Fakültesi/Grafik Tasarım Bölümü

Hafize Öztürk Türkmen
Öykünün Adı: “Barış” Diyen Bizler
Akademik Unvanı: Yrd. Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı
Yaşadığı Şehir: Antalya 

Mustafa Oğuz Sinemillioğlu
Öykünün Adı: Diyarbakır Sarmalı
Akademik Unvanı: Yrd. Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Dicle Üni./Mimarlık Fak./Mimarlık Bölümü/Şehircilik Anabilim Dalı
Yaşadığı Şehir: İhraç Öncesi: Diyarbakır, Şimdi: İstanbul 

Cenk Yiğiter
Öykünün Adı: İhraç Edilmiş Bir Akademisyenin Dört Yılından Fragmanlar
Akademik Unvanı: Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı
Yaşadığı Şehir: Ankara

S. Ulaş Bayraktar
Öykünün Adı: Bir Kamudan Kamuya İhracat Öyküsü
Akademik Unvanı: Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Mersin Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü
Yaşadığı Şehir: Mersin

T. Gül Köksal
Öykünün Adı: Oyun Daha Bitmedi, Kürsüyü Terketmiyoruz!
Akademik Unvanı: Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Kocaeli Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Yaşadığı Şehir: İstanbul

Tolga Tören
Öykünün Adı: Nasıl Akademisyen Kalamadım…
Akademik Unvanı: Yrd. Doç. Dr.
KHK öncesi çalıştığı Üniversite/Fakülte/Anabilim-Anasanat Dalı: Mersin Üniversitesi, İİBF
Yaşadığı yer: Almanya

  • Akademisyenlerden KHK Öyküleri
  • Yazar: Kolektif
  • Türü: Öykü
  • Baskı Yılı: Nisan 2018
  • Sayfa Sayısı: 256 Sayfa
  • Yayınevi: NotaBene Yayınları
Aziz Hatman
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Sonuçta bir direniştir yaşamak; Ernesto Sabato Üzerine

Read Next

Hizmetkâr olan teknoloji efendiye dönüşürse; Teneke Uygarlığı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *