Ahmet Müfit: 50’lerin başında Hamburg’da başlayan, Berlin, İstanbul ve İzmir’e uzanan büyük bir aşkın, takibin ve siyasi serüvenin romanı.
Yıl 2014, Berlin’de bulunan Regenbogen Buchhandlung (Gökkuşağı Kitabevi) bir öykü yarışması düzenlemeye karar verir. Yıllardır gurbetçi vatandaşlarımıza olduğu kadar, Alman edebiyatseverlere de hizmet veren ve Metin Ağaçgözgü’nün sahibi olduğu kitabevi, bu tür bir edebiyat organizasyonuna ilk kez imza atacaktır. Oluşturulan jüri heyetine, tanınan süre içinde tam seksen beş eser ulaşır. Çoğunluğu Türkiye’nin çeşitli illerinden olmak üzere; Fransa’dan, Almanya’dan, Hollanda’dan, İsveç’ten, hatta Etiyopya’dan katılım olmuştur. Bu sevindirici durum heyette ve kitabevinde heyecan yaratır. İnce eleme, sık dokuma şeklindeki değerlendirmelerden sonra, hem ilk üçe giren hem de yayımlanması planlanan kitaba alınacak eserler belirlenir.
Bu eserler arasında yer alan Bizim Ahmet Var Ya, Aslında Ahmet Değil! adlı öykü sadeliği, akıcılığı ve naifliğiyle dikkat çeker. Heyet, katılımcıların kimliklerini bilmemekte, sadece rumuzları üzerinden değerlendirme yapmaktadır. Sonuç itibarıyla, Gurbet: Hasret, Fedakârlık, Aşk adı verilen 296 sayfalık kitap, Mart 2015’te çıkar ve adı geçen öykümüz de kitapta yerini alır.
Artık eser sahiplerinin jüri heyetince de öğrenilmesindeki sakınca ortadan kalkmış olduğundan, söz konusu eserin sahibinin Gazeteci Cem Arda olduğu öğrenilmiştir. Edebiyat tutkunu yazarımız, Metin Ağaçgözgü’ye bir kitap yazdığından ama bastıracak yayınevi bulmakta güçlük çektiğinden söz eder ve eserini mail yoluyla yollar. Uzun sayılabilecek eser kısa sürede elden geçirilir ve ortak bir kanaat oluşturmak amacıyla iki kişiye daha okutulur, oluşan ortak kanaat şudur: “Tashih işlemine tabi tutulması halinde; kurgusundaki, üslubundaki ve özgünlüğündeki orijinaliteyle bu eser usta işi bir eserdir ve okuyucuyla buluşturulmalıdır.”
Sırada yayınevi arama ve tashih işlemi vardır ve senkronize olarak bu işlemler başlar, çabalar bir süre sonra karşılığını bulur; Destek Yayınları kitabı yayımlamayı kabul eder. Nisan 2015’te, 456 sayfalık eser satışa sunulmuştur. Mart ve Nisan 2015 tarihleri, mütevazı bir kitabevinin azmedince her işi başarabileceğini göstermiştir.
Ahmet Müfit’in tanıtımına gelirsek, hemen aklıma geliverenleri şöyle sıralamak mümkün; bir seyahat planlaması yapmak üzere internette gezinen Cem Arda, oradan oraya bakınırken tesadüfî bir şekilde ta 1951 yılının Hamburger Abendblatt gazetesinin bir haberine takılır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yokluk içindeki Almanya’da, Ahmet Müfit isimli bir Türk kendi kullandığı üstü açık bir arabayla gezmektedir. Sokaklarda, caddelerde ölmüş atların insanlar tarafından yendiğinin belgelendiği bir dönemden söz ediyorum, Ahmet Müfit’in gezdiği araba ise, döneminin ünlü markası Pontiac’tır, üstelik sıfır bir araçtır. Bir gazetecinin bu haberin peşine düşmemesi düşünülemez, Cem Arda da gereğini -iyi ki- yapar ve yaptığı araştırmalardan ortaya koca bir roman çıkar. Ama ne roman!
Söz konusu haber bir kurgu ustasının elindedir artık ve öyle kıvamı yerinde bir anlatımla sunulur ki, ilk sayfalardan itibaren okurunu sarıverir. Önceleri bir sayfa sonrasını merak ederken, okudukça daha ileri sayfaları da merak kapsamınıza alırsınız, bir an önce okumak ve bitirmek istersiniz. İçinde geçen olayları, kişileri araştırmak isteyip arama motorlarına yazdığınızda, birçok tarihi gerçeklikle karşı karşıya kalırsınız. Örneğin, Süvari Refik Erdoğan’ı mı merak ettiniz, yoksa Haşim Mardin’i mi merak ettiniz? Ne bileyim, Atatürk’ün cenazesindeki katafalk saygı geçişindeki olayları veya o dönemin milli maçlarının kadrolarını mı merak ettiniz? Hatta, Hitler’in çevresindeki üst düzey yöneticilerin cinsel eğilimleri mi ilginizi çekti? Yazın bir arama motoruna, o dönemin tarihi gerçekleriyle romanda yaratılan karakterlerin nasıl harmanlandığını görün, bu nasıl bir kurgu, şaşırın kalın! Hele bir Franz Richter olayı var ki, yakın tarihimize ışık tutuyor. Kahramanımız Ahmet Müfit, İzmir doğumlu bu kişinin Alman Parlamentosu’na girişindeki büyük sırrı ifşa edebilecek midir?
İki güzel Alman kadını birden kendine âşık eden yakışıklı Ahmet Müfit, bu çıkmazdan nasıl kurtulacaktır? Bir erkek, uğruna bütün kariyerini heba ettiği bir imkânsız aşkın peşinden mi gitmeli, yoksa onu yoktan var eden ve hayatını borçlu olduğuna mı koşmalı?
İllegal hayatın tatlı kazancının sonu yok mudur? Neo-Naziler ile girilen mücadeleden başarıyla çıkmak mümkün müdür? Aşkı, tutkuyu, cesareti, mücadeleyi, dayanışmayı, vefayı; velhasıl hayata ilişkin her şeyi bu kitapta bulacaksınız. Hamburg’dan Berlin’e, İstanbul’dan İzmir’e dört büyük kentte geçen öyküyü çok seveceğinizden eminim.
Tashih işlemini yaparken kafaca yorulduğum anlarda karıştırıyordum, kitabın adı mı Cem Arda, yazarı mı Ahmet Müfit; yoksa kitabın adı Ahmet Müfit’ti de, yazarı mı Cem Arda? Şimdi o yorgunluğa değdiğini düşünüyorum, çünkü biliyorum ki, okuyanlar “iyi ki, kitabı almışım” diyecekler.
Bu güzel eserin ortaya çıkmasına katkı sağlayan gizli kahraman mücellit Doğan Ülgenci’ye, Destek Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ertürk Akşun’a ve onun nezdinde tüm Destek Yayınları ekibine, 2014 Regenbogen Buchhandlung Öykü Yarışması jürisine, kitabevinin çalışanlarına ve sahibi Metin Ağaçgözgü’ye ve özellikle eser sahibi Cem Arda’ya teşekkür borçluyuz. Şundan da eminim, edebiyat dünyamız yakın tarihte Cem Arda imzasıyla çıkan daha birçok esere tanık olacaktır. En son şunu eklemeden bitiremeyeceğim; bir gün bu kitap senaryolaştırılır ve filmi çekilirse, iddia ediyorum, ortaya harika bir aşk ve macera filmi çıkacaktır.
Tanıtımını yapmaya çalıştığım her iki kitabın da okunması, okutulması, okuyan insanların çoğalması dileklerimle!
- Ahmet Müfit
- Yazar: Cem Arda
- Yayınevi: Destek Yayınları
- Sayfa Sayısı: 456
- Baskı Yılı: 2015
- Bir Şey Yapmalı - 24 Nisan 2019
- Yevgeni Yevtuşenko - 18 Haziran 2017
- Sol Liberalizm ve Taraf - 18 Eylül 2016
FACEBOOK YORUMLARI