ASLANLAR GİBİ SEVMEK ASLANLAR GİBİ AĞLAMAK

Martin Baltscheit, Aslan Leo dizisinde toplumsal rollerin birçoğunu kaşıyor, gıdıklıyor; okuru hoş hamlelerle şaşırtıyor.

Aslan gibi adamsın ama öte yandan; ceylan gibi kadınsın! Sosyal roller, toplumsal kabuller bazı hayvanların sanki tek cinsiyeti olduğu mavalını zihnimize kazıyor. Oysa aslandan söz ettiğimizde, koşan eden, yakalayan besleyen tetikte duran hep dişi. Yani bizim aslanlığa yakıştırdığımız hallerin çoğu dişi aslanda temerküz ediyor. Yeleliye ise kazip pehlivan misali şişinip durmak kalıyor. Adamda yele var yele!

Siz hayvanlar alemine dalmanın ne alemi var demeden dilimden dökülsün haklı bahanem: Çocuk Edebiyatı’na ufak ufak yanaşmak ve Martin Baltscheit’ın Aslan Leo macerasının acar muhabirliğini yapmak!

Cik! kitabında hayvanları kullanıp oldukça insansı dil sorununa değinen ve yetkin mizahıyla sonraki hamlesine dikkat kesilmemizi sağlayan yazar-çizerimiz üç cilt oluşuna neredeyse ağladığımız (şişşşt erkekler ağlamaz)  Aslan Leo dizisinde toplumsal rollerin birçoğunu kaşıyor, gıdıklıyor; okuru hoş hamlelerle şaşırtıyor.

Kaynak dildeki yayın sırasına göre “Erkekler de Ağlar” (kaynak dilde “Aslan yüreği ağlamaz”) kitabında, karısı Lea’nın okuduğu kitap sonrasındaki ağlayışına şaşıran ve Lea’nın tepkisine maruz kalan Leo’nun ağlama ve anlama çabasına odaklanıyor. Tersinden gözyaşı uzmanı timsahın ilmine talip olup “gözyaşına giriş” dersinden muaf olmayı deniyor Leo. Timsah, yemek sonrası ağlıyor, talihsiz küçük timsahın karnına doldurulan taşlar sonrası susayıp suda boğulduğu masal sonrasında ağlıyor, talebe Leo’da gelişme görmeyince Leo’yu gıdıklıyor, ısırıyor, Afrika masklarıyla kotarılan dansla korkutuyor, yetmedi bütün bütün yutuyor. Aslan iflah olmuyor, ağlamaya yanaşmıyor, gülüp gülüp duruyor. Senden bi cacık olmaz deyip onu kaderine terkediyor timsah.

Deneyimli hocanın sinesinde gizlediği son bir numarası vardır her zaman. Onu da üç beş kelimelik sihirli mektup marifetiyle başarıyor Sensei Timsah. “Ne oldu yeleli” diyor okur “hani ağlamazdı Aslanoğulları!”

Baltscheit’ın yazarlık ve çizerlik arasında tutturduğu denge mükemmele yakın.  Her üç macerada da hayvanlara yüklediği karakterlerin aynasından kendi insan hallerimize bakıp bakıp gülüyoruz. Erkeklik pozlarına dil çıkarıyoruz, güç istencini atlatıp evrimsel hiyerarşiyi tepetaklak ediyoruz. Babalık rollerini yeniden yazıp tedavüle sokuyoruz.Tırtılın aslanla arkadaşlığına gıptayla bakıyoruz. Çalışkan, sofistike, entelektüel dişi aslan Lea’ya hangimiz hayran olmuyoruz…

Maymun evlatları babacık Leo’ya bırakıp bacısına giden Lea, kocasının başına geleceklerden haberlidir! Çocukların yemeğe, oyuna, masala, ninniye açlığından haberiniz var mı sizin? Bizim yeleli kademe kademe geliştirir özgeciliğini. Evladın dilinden konuşmaya başlar zamanla. “Pirzola bana, muz maymunlara, berbat sesim bana, güven veren baba kükreyişi onlara.” Acemi masalcı hepimize darısı başımıza! İki kitapta da masallara eleştirel bakış, keskin mi keskin görüş söz konusu. Peri masallarının “aptal” kahramanları tiye alınıyor. Bilimsel ve gerçekçi masal ise, eksik kalan masal ruhundan dem vuruyor. Çizer Martin ise masal ruhundan anladığını gösterircesine sayfa kenarı illüstrasyonlarında on dokuzunca yüzyılın bir hoş çift renkli çizimlerine kırıyor dümeni. Atlatılan badireler sonrasında, uslu ve sakin durmaca oynamaya oynamaya uykuya dalmış dört küçük maymunu sevecen gözlerle okşar eve dönen Lea Ana.

Zamanla son tanışan cilt “Yaşamak Güzel Şey”de, tırtılla dost olan Leo’nun acı kaybıyla yüreğimiz dağlanır. Öfkesinden ne uçan kurtulur ne de kaçan! Dedektiflik öyküleriyle, polisiye yapıyla hesaplaşılır bu dostluk ve yaşam güzellemesinde; gerekçe ya da  mantıklı şüphe ile küçük okura polisiye terbiyesi verilir. Kim ne ister bir tırtılcıktan? Kim  dolsun diye didinir böceciğin vadesi? Ondan bundan şundan şüphelenip Lea’ya diker gözlerini. Burada akıl hocası kanatlı dedektiftir. Gerekçe kıskançlık ayağa kalk! İnce ve çarpıcı esprileri öylesine başarıyla kullanıyor ki, kıskançlığın alamet-i farikası “yılan!” nidası çıkıyor Lea’dan. Merak buyurmayınız o kadar da dolaylı değil hayvanların iletişimi. Arkalarında pusuya yatan engereği öldürüp kadın kılığına giren dedektif beye sakince sesleniyor akıllı başlı Lea Hatun!

İyi bir edebiyatçının ve çevirmenin elinden çıkan çeviriye de alkış istemesek olmaz. Gene de, kitapların kaynak dildeki; biriken, yığılan ve tamamlayan isimlerini aramadım diyemem.

Masallara, şarkılara, danslara; hayvanlara; erkeklik ve kadınlığa; cinsiyet rollerine; sevgiye ve nefrete değinen bereketli bir dizinin karşısında ne diyebilir bilmiş bir oburokur? Renk renk, biçim biçim, türlü zenginlikteki çizimlere aygın baygın mı bakar haz dermecisi?

Üçken beş olsun yedi olsun kırk olsun bizim yelelinin maceraları. Erkek adamlığını sağaltma ve akıllı başlı kadına pas atma cesaretini kuşananlara selam olsun. Mutluluk gözyaşlarımız da hemen şuracıkta dursun.

  • Erkekler de Ağlar
  • Yazar: Martin Baltscheit
  • Çeviri: Aslı Tohumcu
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Nisan 2019
  • Sayfa Sayısı: 40 Sayfa
  • Yayınevi: Tekir Kitap

  • Zor İş Şu Babalık!
  • Yazar: Martin Baltscheit
  • Çeviri: Aslı Tohumcu
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Nisan 2019
  • Sayfa Sayısı: 40 Sayfa
  • Yayınevi: Tekir Kitap

  • Yaşamak Ne Güzel Şey
  • Yazar: Martin Baltscheit
  • Çeviri: Aslı Tohumcu
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Nisan 2019
  • Sayfa Sayısı: 40 Sayfa
  • Yayınevi: Tekir Kitap
Adnan Saracoğlu
Latest posts by Adnan Saracoğlu (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

İnsan Genomunun Karanlık Maddesine Bir Yolculuk: ÇÖP DNA

Read Next

“Kitap fuarlarında girişler ücretsiz olmalıdır!”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *