
Açların Şöleni, Komün konjonktürünün yanı sıra, Fransa, Almanya, Portekiz, Cezayir gibi coğrafyalar üzerine toplumsal dönüşümleri, kültürleri ve politik mücadeleyi edebiyatın diliyle bize ulaştıran bir metin.
“Her şeyi kabul ediyorum, hayatım boyunca üstlendiğim bütün rolleri. La Belle Poule’un kapkara güvertesinde çaylak miço, Sivastopol kuşatması sırasında sahneye konan oyunda zouave askeri oyuncusu, Cezayir’de kepaze olmuş bir asker, bir komedyen ve hatta neden olmasın bir soytarı, imparatorluğun mezar kazıcısı, Komün’ün Turcos’larının albayı, Louis Michel’in yoldaşı ve eserlerinin sahneye koyucusu, Château-d’Eau barikatlarında ölüme terk edilen kişi, hiç desteği olmayan bir sakat, idam mahkûmu, Kaledonya sürgünü, kostümsüz tiyatronun yaratıcısı, Bouffes-du-Nord yöneticisi, ucuz lokanta işletmecisi, yayınlarına son verilen bir yığın gazetenin kurucusu, hatip, dişleri dökülmüş aslan terbiyecisi, milletvekili adayı, başarısızlığa mahkûm bir komisyoncu, sadık bir eş ve candan bir baba, hepsi.”[1]
Dipnot Yayınları’nı ağırlıkla araştırma-inceleme, politika, başvuru, feminizm ve antropoloji kitaplarıyla tanıyoruz. 2000 yılında kurduğu Dipnot Kitabevi’yle yola çıkan Emir Ali Türkmen, bugün nitelikli yayınevi ekibiyle 320 kitabın üretim sürecine katkıda bulunmuş bir yayıncı. Dipnot Yayınevi; yayıncılık ilkeleri açısından kirlenmemiş, muhalif akademisyen, bağımsız araştırmacı, eleştirel düşüncenin tüm temsilcilerine eşit mesafede yaklaşan, Selahattin Demirtaş’ın öykü kitabı Seher’le daha fazla insanın dikkatini çeken bir yayınevi oldu. Ancak Seher’in basımından önce de Praksis Dergi ve kuramsal yayınları ile meraklılarının ilgisine mahzar olan, takip edilen bir yayıneviydi.
Edebiyat alanına adım atarken de yayın stratejilerine uygun nitelikte metinleri seçen Dipnot Yayınları Komün’ün öne çıkan figürlerinden Maxime Lisbonne’un hayatını ve mücadelesini anlatan dönem romanını geçtiğimiz ay yayımladı. Kitabın yazarı Didier Daeninckx, matbaacılık, gazetecilik ve kültür koordinatörlüğü yapan elliden fazla roman ve kısa öykü üretmiş bir Fransız.
Açların Şöleni, Komün konjonktürünün yanı sıra, Fransa, Almanya, Portekiz, Cezayir (romanın kahramanı Lisbonne Portekiz sürgünü bir Yahudi’dir) gibi coğrafyalar üzerine toplumsal dönüşümleri, kültürleri ve politik mücadeleyi edebiyatın diliyle bize ulaştıran bir metin. Açların Şöleni’ni aynı zamanda biyografik roman kategorisine almak da mümkün.
Benim özel olarak ilgimi çeken –ki metinde kapladığı hacim de büyüktür– tiyatro tarihine romanın katkıları üzerine yazılmış bölümler oldu. Bu arada unutmadan söz etmem gerek, kitabın bölüm adları yaratıcı ve dikkat çekici… (Salyangoz Telgrafı, Devegillerden Tükürük Salvoları, Donsuz Patates Kızartmaları gibi…) Kitabın girişinde bir prolog sonunda ise epilog bulunuyor. Lisbonne girişte kendi adına konuşuyor, sonundaysa tüm hayatının hikâyesiyle karşılaşıyoruz.
Tiyatro Tarihinde “Devrimci Patates Kızartmaları”
Komün’ün en sıcak günlerinden yenilgi ve sonrasına kadar uzanan dönemde; sokak tiyatroları, kulisler, sahneler, izleyiciler, kostümler, sahnelen metinlerle ilgili kolay kolay okuyamayacağımız önemli detaylar, kitabı tiyatro tarihi açısından aynı zamanda bir başvuru romanına dönüştürmüş.
Romanın ana karakteri Lisbonne, altmış altı yaşında hayatını kaybedene kadar, Kırım, Suriye ve İtalya’da savaşıp disiplin cezasına çarptırılmanın bir yolunu bulur ve disiplin kıtalarına gönderilir. Orleans Hastanesi yangınında gösterdiği kahramanlıkla affedilir.1870 Temmuz ve 1871 Haziran’ı arasında eline tekrar silah alır, Paris Kuşatmasından sonra Komün üyesi olarak albaylığa yükselir. Üç kez idama mahkûm olan Lisbonne, Fransa’ya döndükten sonra akla hayale gelmez bir dizi eğlenceli icada ve komik yaratıcılıklara imza atar.
“… Beaumarchais’de Bouffes-du-Nord’da tiyatro yöneticiliği yaptı, Maphuhane Tavernası, Kapıcılar Casinosu, Devrimci Patates Kızartmaları ve benzeri diğer bazı girişimler gibi ‘artistik’ kabarelerin kurucusu oldu. Tiyatroculuk girişimleri mutlu sonuçlanmadı. Lisbonne’u herkes tanırdı. Ve Bouffes-du-Nord’dayken öncelikle tüm Pigalle gösterimlerinden itibaren salonu doldurdu. Yalnızca kasa, işte o, dolmuyordu.”[2]
Açların Şöleni, Komün’ün direnişçi kadınlarını ve isimsiz kahramanlarını da, şiirler ve metaforlarla çarpıcı bir biçimde anlatır. Belgesel, tarihsel ve biyografik roman türlerini kapsayan bu edebi metin politik dünya tarihinin izleyicileri açısından bir başyapıttır.
[1] Açların Şöleni, Didier Daeninckx, Dipnot Yayınları, s:7-8
[2] A.g.e., s: 228
![]()
|
One Comment
[…] Onur Bütün’ün incelemesi için TIKLAYINIZ […]