Destek Yayınları’ndan çıkan gerilim polisiye türündeki Senin de Canın Yanacak özellikle aksiyonlu sonuyla size heyecanlı bir okuma vaat ediyor.
“Anne! Şehrin bu gece görüntüsü Chopin’in Nocturno’sunu çağrıştırıyor bana. Kreşendoyla birlikte ilahi bir güç beni gökyüzüne doğru kaldırıyor. Tüm çirkinliklerden kaçırıyor, arındırıyor, kendimi yeni doğmuş masum bir bebek gibi tertemiz hissetmemi sağlıyor. Nocturno benim yeniden doğuşumu simgeliyor. Ruhumu arındırıyor, yüreğimi parçalara ayırıyor, yeniden bir araya getiriyor, yeniden şekillendiriyor. Nocturno benim uyuşturucum, yatıştırıcı hapım, sihirli gücüm…”
Bir hayli yetenekli ve bence biraz bahtsız yönetmen Orson Welles’in çok başarılı ve meşhur filmi Yurttaş Kane’de, bir “Rosebud” muamması vardır. Filmin başlarında gördüğünüz bu kelime, sonunda izleyenler için bir anlama kavuşur. Gerilim polisiye türü romanlarıyla da bilinen gazeteci Önay Yılmaz’ın Senin de Canın Yanacak kitabında da rosebudı anımsatacak bir muamma, klasik bir müzik olan Nocturno var. Kitabın giriş bölümünde kiralık katilin bir ritüel gibi viski eşliğinde bu müziği dinlediğini okuruz. Kitabın sonlarında Chopin’in bu eseri bir anlama kavuşur. Kim olduğunu yine sonlara yaklaşırken öğreneceğimiz kiralık katil, yeni müşterisinin tuhaf istekleri ile birden seri katile dönüşür.
Kendi kişisel kaleydoskopuna baktığında ise cehennemde yanan lanetlenmiş bir adamı, yani kendini görür gibi oldu.
Gizemli müşteri, ünlü gazeteci Ahmet Kerim’i hedef almış gibi görünmektedir. Çünkü işlenen her cinayetten sonra e-mail ile “Senin de canın yanacak” mesajı gelmektedir gazeteciye. Hem korku hem de merakla cinayetleri istemeden de olsa araştırmaya bulaşır Ahmet Kerim. Bu arada kız arkadaşının tepkisini çeker hatta beraber yaşadıkları evden ayrılmasıyla yalnız kalır. Gazetecinin başına sarılan bu tehlikeli belanın çözülmesini araştıracak asıl kişi ise Asayiş Şube Cinayet Büro Amiri Baş Komiser Çetin Akındır.
Pislikler, uyuyan domuzlar… Acaba bu dünyada adalet var mıydı?
Gece öldürülen ateisti düşündü, sonra da Tanrı’yı… Tanrı neredeydi, neden bu dehşete göz yumuyordu, neden bu acımasızlığa dur demiyordu? Tanrı sadist miydi? Bu sahneleri izlemekten zevk mi alıyordu?
Baş Komiser Çetin, ekibi ile işe girişir girişmesine ama bir süre pek gelişme kaydedemez. Ama Yardımcısı Komiser Turan Kural, Olay Yeri İnceleme’den Komiser Sedat İşcan, adli patalog Eda Servi, cinayet masası dedektiflerinden Koray Kubat, Ezgi Kıran ve daha birçok kişiden oluşan bu ekip üst üste işlenen cinayetleri ve garip işaretlerle Aydos tepelerine yerleştirilen cesetlerin katil/katillerini bulmaya kararlıdır.
Bizler küçük resmi düşünerek, günlük işlerle uğraşarak, büyük düşüncelerden, evreni, dünyayı sorgulamaktan kendimizi alıkoymuyor muyduk, küçük şeylerle meşgul olarak kendimize hayali cennetler yaratmıyor muyduk? Büyük resimdeki gerçekler ürkütücü geliyordu. Yoksa herkes kafayı yerdi.
Televizyonda yer alan Arka Sokaklar ve benzeri emniyet kuvvetlerinden farklı olarak Baş Komiser Çetin ve ekibindeki elemanların daha bir insancıl, kendi içlerinde duruşları olan kişiler olduğunu görürüz. Başta Çetin olmak üzere bir kısım komiser ve dedektifin ufak hikayeleri yer alır kitapta ve bu onlara da bir yakınlık duymanızı sağlar. Kişisel öykülerinin yanı sıra Amerikan filmlerini hatırlatacak derecedeki kovalamacaları da eksik olmaz.
Onlar da hemen arabalarına atladılar ve önlerindeki aracı takibe başladılar. Koray aracın plakasını telsizle merkeze bildirdi. Araç bir yılan gibi hareket ediyordu. Aracı kullanan şoför belli ki panik haldeydi ve arabayı yalpalayarak kullanıyordu. Koray arabayı kullanırken Ezgi camı açtı, başını dışarı çıkardı, nişan aldı ve bir el ateş etti.
Sona yaklaşırken kimliklerini öğreneceğiniz kiralık katilin ve müşterisi olan gizemli kişinin, tehditlere maruz kalan gazeteci Ahmet Kerim’in, kız arkadaşı Selin’in, cinayet bürosunun amiri Çetin’in, dedektiflerin, adli ekipte çalışan bazı karakterlerin hepsinin hikayesi kitap boyunca inceden anlatılır cinayetler çözülmeye çalışılırken. Ve kitap boyunca yer alan birçok ayrıntı birbiri ile bağlanarak sona yaklaştırır sizi. Başlarda durgun ve yavaş gelişse de sabredip okumaya devam ettiğinizde sürprizli ve etkileyici bir son çıkar karşınıza.
Ben yeni keşfettim ama gazeteciliği ile ödüller kazanmış olan Önay Yılmaz’ın tarihi kitaplarının yanı sıra gerilim polisiye türünde Senin de Canın Yanacak ile birlikte beş kitabı mevcut. Kitabın başkahramanlarından Ahmet Kerim, kız arkadaşı Selin ve baş komiser Çetin Akın diğer kitaplarında da yer almış. Bu yüzden kitapları sırasıyla okumak daha anlamlı olabilir.
Puroyla ilgili internetten bilgileri okurken Cahit Sıtkı Tarancı’nın puro hakkında söylediği bir yazısı dikkatini çekti.
“İyi bir puro bir kadına benzer. Doğru şekilde belli aralıklarla ‘ilgi göstermezsen’ söner ve senden gider”
- Senin de Canın Yanacak
- Yazar: Önay Yılmaz
- Türü: Polisiye
- Sayfa Sayısı: 463 sayfa
- Basım Tarihi: Ağustos 2016
- Yayınevi: Destek Yayınları
- EĞİTİM HAKKIMIZ SÖKE SÖKE ALIRIZ - 6 Haziran 2022
- Zeka mı? O da ne? - 3 Ağustos 2018
- Taşkafa; İdil ve inatçı dedesi… - 20 Nisan 2018
FACEBOOK YORUMLARI