![](https://kitapeki.com/wp-content/uploads/2018/06/01062018-bir-krizin-anatomisi.png)
Murat Birdal, Bir Krizin Anatomisi isimli kitabında bize bir düşünsel bahar temizliği yapıyor. Bu temizlik, entelektüel bir katkıdan öte, soframızdaki ekmeğimizi, lokmamızı korumamızla ilgili. Bu açıdan ekmek gibi güzel bir kitap…
Çok bilinen bir öyküdür; fare adamı çileden çıkarmış. Adam fareyi ille de yakalayıp, yaşam hakkı tanımayacak. Fare de kurnaz, sürekli kurtuluyor. Adam sonunda, odanın bütün eşyalarını boşaltıyor. Köşede bir delik, fare ve boş oda. Farecik anlamıştır, artık yol tükenmiştir. Ama yine de adama teslim olmayı düşünmez. Adam da bekler ha bekler. Sabırsız. Fare neredeyse açlıktan ölecek… Bir sabah bakmış ki deliğin önünde kocaman bir peynir. Adam ortalıkta yok. Fare aç, bir peynire bakmış, bir de yuvasının giriş deliğine: “Peynir büyük, delik küçük, var bu işte bir kalleşlik…” deyip, adamın hazırladığı peynir tuzağına düşmek yerine yuvasında beklemeyi seçmiş.
Farenin daha sonra ne olduğunu bilmiyoruz. Ama adına kapitalizm denen, içinde olduğumuz, soluduğumuz atmosferin sahibi olan bir dünya düzeni var. Onu iyi bilmemiz gerekiyor. Başından beri binlerce, milyonlarca “peynir” öyküsünü sahneye koydu/koydular. Nice parıltılı kurumlarla, nice parlak/parlatılmış kişilerle.
Bu öykülerden biri de 2008 krizi. Murat Birdal, bu konuda müthiş bir çalışmaya imzasını atmış. “Bir Krizin Anatomisi” adlı kitabı ile peynir/delik ikilemlerini, yakın zamanın olayları, kişileri ve kurumları çerçevesinde yalın bir biçimde anlatıyor. Murat Birdal, 2008 krizine yol açan süreçle birlikte, ABD ve Avrupa başat olmakla birlikte dünya ekonomik sisteminin gerçekten de anatomisini gerçekleştirmiş.
Kitap çok özenli bir akademik çalışma olduğu kadar, ekonomiden “anlamayan” insanların da rahatlıkla okuyabileceği bir dile sahip. Ekonomi kitaplarında bolca çizelgeler, sayısal veriler gören pek çok okur, bir çeşit düşünce tembelliğiyle “anlamama” limanına sığınır. İşte, Murat Birdal özel ekonomik veriler ve çizelgelerin yer aldığı sayfalarda bile herkesin anlayacağı bir dille “küçük delik- iri peynir” öykülerini anlatıyor. Bilimsellikten ve nesnel eleştirellikten de hiç uzaklaşmadan üstelik…
Türkiye’de 1990’ların başında, adı önemsiz bir politikacı, “Gidin Levent’e, Avrupa’daki her türlü peynir çeşidi var. İşçilerin evinde bile renkli televizyon ve buzdolabı yeni…” diye “gelişmişlik düzeyi” örneği veriyordu. Dünya sisteminin, 1980’lerdeki deregülasyon sürecini, sistem için biricik yol diye pazarladığı yıllardı. Kriz tersini gösterdi. Ayrıca, 2008 krizi ile çok eski zamanlarda kalmış bazı kavramları yeniden anımsadık. Dahası, bu kavramların eskimediğini -unutulur gibi olsa da!- anımsadık. Bu kavramların birkaçı; kar/azami kar, sömürü, ekmek, emek, emekçi…
Özelde krize, genelde dünya ekonomik sistemine ilişkin tereddütsüz değerlendirme, eleştiri ve çıkarımlarıyla Murat Birdal bize bir düşünsel bahar temizliği yapıyor. Bu temizlik, entelektüel bir katkıdan öte, soframızdaki ekmeğimizi, lokmamızı korumamızla ilgili. Bu açıdan ekmek gibi güzel bir kitap…
![]()
|
Okuma önerisi!Rakun – Suat Duman Adalet Çavdar’ın incelemesi; “Suat Duman’dan bir kara polisiye; Rakun” Suat Duman‘ın yeni romanı Rakun‘da isimsiz bir kahramanın şehrin kıyılarında köşelerinde debelenirken birden kuytunun en derinine düşüşüne şahit oluyoruz. |
- Azerbaycan Şiiri ve Çağdaş Bir Derviş, İbrahim İlyaslı - 1 Kasım 2018
- Paslı Bir Kelime; Umut - 15 Eylül 2018
- Zor Olanı Yazmak; Kırgın Çocuklar Mevsimi - 1 Eylül 2018
FACEBOOK YORUMLARI