Deli Geçmiş Zamanda Bir Abdal’ın İmasız Şiirleri

Şair Sezai Sarıoğlu dert edindiği meseleler olan başta devlet, dil, devrim olmak üzere dünya, din, darbe, demokrasi, doğu, dost, düşman, deniz, dağ, duvar, gibi “d” li meselelerle olan derdini ne dili ne de di’li geçmiş zaman içinde zamansız deli geçmiş bir zamanda imasız ama imzalı olarak dizelerine yansıtıyor.

Şairin bir önceki şiir kitabı olan “Aşk Dediğin Haram Olur” bir tür kapılar kitabı idi. Kitapta okuduğunuz her şiirde hatta her dizede yeni bir kapı açılıyordu adeta… Kavimler kapısı, bereket kapısı, cennet kapısı, cehennem kapısı, haram kapısı, zindan kapısı, şehir kapısı, aşk kapısı, devrim kapısı, devlet kapısı, tarih kapısı, dağ kapısı, deniz kapısı, mana kapısı, sinema kapısı… Yazıya konu olan ve şairin yeni şiir kitabı “Kurutma Kâğıdı” ise bir pencereler kitabı. İlk şiir ve dizeden itibaren yeni pencereler açılıyor. Şiirden şiire, dizeden dizeye açılan pencerelerden okuduklarınızı şimdiye kadar okuduklarınızla karşılaştırıp yeni bir okur kimliğine bürünüyorsunuz. Bunun için bir gözlüğe ihtiyaç yok ama sözlüğe ihtiyaç var. Çünkü bildiklerinize yeni manalar yükleyip onlar üzerinden yeni ve yeniden okumalar yapıyor buluyorsunuz kendinizi.

ScreenHunter_299 Mar. 04 16.58

Şair Sezai Sarıoğlu bu kitaptaki şiirlerini “leke” ve “yara” üzerinden kuruyor, kurguluyor ve yazıyor. Şair dert edindiği meseleler olan başta devlet, dil, devrim olmak üzere dünya, din, darbe, demokrasi, doğu, dost, düşman, deniz, dağ, duvar, gibi “d” li meselelerle olan derdini ne dili ne de di’li geçmiş zaman içinde zamansız deli geçmiş bir zamanda imasız ama imzalı olarak dizelerine yansıtıyor.İşte tüm bu dert edindiği mesellerin şiirlerini mürekkep hale getirmemek ve leke olmaması için mürekkep ile değil bir Abdal edasıyla levh-i kalem ile levh-i mahfuz’a yazıyor. Kurduğu ve kâğıtta kuruttuğu derin sözcükler, dizeler ve manalar dervişin ya da bir Abdal’ın kaleminden dilinden dökülüyor.

“…suların sertliğini almayı öğreten dervişten el aldım”

Sözcüklere, kâğıtlara, kalemlere çırak durmayıp bu kitaptaki şiirleri ile Abdal hırkasını çoktan giymiş olan Sezai Sarıoğlu’nun adeta modern Bektaşi bir ozanın elinden çıkmış olan şiirlerini okudukça Nesimi’yi, Fuzuli’yi, Kul Himmet’i, Virani’yi, Kaygusuz Abdal’ı, Yemini’yi, Pir sultan Abdal’ı okuyor oluyorsunuz. Kitabı Bektaşilik, tasavvuf üzerinden okumayı, başlı başına bir inceleme konusu yapmak gerekiyor.

Pencereler kitabı dediğim “Kurutma Kağıdı”nın penceresindeki perdeyi araladığınızda gözünüzdeki perdelerde aralanmış oluyor.

“herkesin gözü kendine ayna, göz yasıyım pencerelerde”

Sarkmadan pencereden şöyle bir baktığınızda okuduğunuz dizeler bile bildiklerinizi yeniden sözden geçirmenizi sağlıyor

“…tahir olmak kolay değil elçi olmak hiç değil…”

Tarihin bildiğiniz tarih, Tahir’in de bildiğiniz Tahir olmadığını, tarihe yeni bir Tahir yazıldığını…

“…Devlet ile dağ ayrı yazılır orada hıranttahir bitişik..

İmla kılavuzu ile ima kılavuzunun farklı kılavuzlar olduğunu

“…gizli kürt Cemal Süreya dizeleri paylaşan/roboskili çocuk”

Cemal Süreya’nın gizli cemalini

“…kaybın yasını tutmaktan duaya dönmüşüz sanki/sözlerimizde doğa düzeni her cumartesi/kuşların oturduğu yerde susunca ne güzeliz tanrım, ne güzeliz”

Oğullarını arayan Cumartesi annelerinin izini sürdüğü kaybın anahtarı ile Gaybın anahtarının aynı yere konulmadığını

“İnsan çıkmaz lekeyse/kâğıda söylemek var”

İnsanın çıkmayan bir leke olduğunu

“Çocuklar ömürlerinden önce öldürülür oralarda”

Üzerinde çikolata lekesi yerine kan lekesi olan çocuklar olduğunu Roboskiyi, Çukurbağı’nı, Gezi’yi, Hırant’ı, Ali İsmail’i, Alexis’i Berkin’i, Seyid Rıza’yı, Metin Altıok’u ayrı ayrı dizelerde okuyup anlayıp altını imzalarsınız. Tıpkı şairi gibi

Pencerenizi açıp Sezai Abdal’ın imasız şiirlerini şöyle derin derin içinize çekin.

Yaralarınıza iyi gelecektir.

  • Kurutma Kâğıdı
  • Sezai Sarıoğlu
  • Basım Yılı 2016
  • 91 Sayfa
  • Yayınevi: Yasakmeyve Yayınları
Fatin Hazinedar
Latest posts by Fatin Hazinedar (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

Tenkit Üzerine Notlar*

Read Next

Aşk ve Sonsuzluğun Öyküsü: Morel’in Buluşu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *