Sanatçılığın sınırlarını, yaşam kadar geniş tuttuğuna göre, Bauman’dan cesaret alarak, alt katmanlara inebiliriz.
“Yaşam bir sanat yapıtıdır önermesi bir varsayım ya da nasihat değil, gerçeğin ta kendisidir” diyor Zygmunt Bauman. Bu anahtar cümlenin özel anahtarları da irade ve seçim. Kaba bir hesapla altı milyarı aşkın bir sanatçı kitlesinden söz ediyoruz. Yani herkesin sanatçı olduğu bir dünyadan.
Herkes bu yoğunlaştırılmış tüketim toplumunda, tüketim sürecinin sanal labirentlerinde kendine bir yaşam kurabiliyorsa, bir sanat yapıtı elde ediyor deme bu. Buradaki insan profilleri, her tekil bireyin içsel olmayan, görünür olan dışa dönük profili belki. Çünkü, akışkan modernine koşullarında öncelik görünür olanda!
En kısa ve öz anlatımıyla yaşamak bir sanattır. Bu, Zygmunt Bauman’ın çıkarımı ya da saptamasının ötesinde bir haldir. Böyle bir çıkarımın vardığı yer de, kişinin yaşamı bir sanat yapıtıdır ( S.101). Buradan şu sonuca da ulaşırız elbet; sanatın bir taklit olduğu paradigması üzerinden konuştuğumuzda, sanat hayatı kopya etmektedir. Hayatı ve yaşamı, insanların “yaşadığı” tüm deneyimler olarak, olan biten anlamındaki bir yaşam kopya edilmektedir. Yani aslında kopya edilen, sanatın ta kendisidir! Burada az biraz Bauman’ı derinleştirdik gibi. Ama, düşünürün istihza ve ironi taşıyan akıcı diline böyle bir derinleştirme fazla olmaz.
Kopya konusunda biraz daha ileri gidebiliriz; sanatın aslında kalıcı olanı kopya derdinde olduğu da söylemek olası. Günümüzde, güncel sanat performanslarının geçiciliğinde bile, son tahlilde/gün sonunda güncel sanatçı bir kalıcılık hedefine ulaşmak ister. Bu açıdan, kalıcı sanat yapıtlarına ulaşmış olmak, bir açıdan da, geçmişin otopsisinin (s.77-79) olanaklı hale gelmesidir.
Konuyu derinleştirmeye getirince, biraz daha ileri gidebiliriz. Kitabın adı olan “Yaşam Sanatı” aslında insanın en eski sanatı olan yaşama sanatıdır. Bauman, bu meseleyi, zamanın akışkan modernine koşullarında ve insanın sınırlarının sürekli zorlandığı tüketim toplumu dönemini temel alarak irdelemiş. Biz, okur olarak, meseleyi insanlığın bütün tarihine yaymakta bir beis görmüyoruz. Düşünürün insan ve toplum merkezli düşünce dünyasına uygun oranda katmış olduğu eleştirellik oldukça “şık” durmakta. Denebilir ki, mevcut ekonomik sosyal sisteme kadife eldivenle etekleyici vuruşlar (s.30 vd) yapmakta. Tüketim ve piyasa başlılarından, mutluluk ve ahlak başlıklarına değin aynı eldivene tanık olunmakta.
Sanatçılığın sınırlarını, yaşam kadar geniş tuttuğuna göre, Bauman’dan cesaret alarak, alt katmanlara inebiliriz. Bir bakıma sınırları genişletebiliriz. Herkes sanatçıdır, gerçeğinden yola çıkıldığında, bu “herkes” gerçekleştirdiği sanat ürünü sadece “yaşam” değildir. Bildiğimiz, roman, şiir, resim, müzik… alanındaki tüm sanat ürünlerini aklımıza getirelim. Bauman’ın kitabını okumadan öncesinde de ileri sürdüğümüz “herkesin sanatçı olduğu/olabileceği” tezimiz böylece Bauman’da dayanak ve vücut buluyor. Yaşama sanatını başaran insanoğlu, o sanatın düzeyine göre daha makul seviyede olan diğer sanatları da niye başarmasın. Yani herkes, yazar, şair, oyuncu, ressam… olabilir.
Zygmunt Bauman 1925 Polonya doğumlu bir sosyolog. Oluşturduğu düşünsel toplamı ve bakış açısı için bunun gibi bir kitap değini yazısının sınırları yetersiz gelebilir. Ancak sosyolojik bakışının müphemlikten uzak ve sorun ve toplum emelli olduğunu söyleyebiliriz. “İnternet çağına” yetişip bu konuda kafa yormuş ve yazmış olması da bizler için bir kazançtır.
Yazarı, çok yakın zamanda, 2017 yılının Ocak ayında yitirdik. Türkçe’de zengin bir Bauman kitaplığı vardır. Bu konuda “Yaşam Sanatı” kitabını yayımlayan Ayrıntı Yayınları, bu kitabın girişinde yapılan çevirilerin toplamı vererek, çok iyi bir iş yapmış. Zira, pek çok yayınevi, kitabını yayımladığı/çevirerek yayımladığı yazarların diğer yapıtlarının bilgisini verirken, çokça bencil davrandıkları da bilgimiz içindedir. Bu nedenle, Ayrıntı Yayınları’mı bu özenli ve yararlı çalışma için ayrıca kutlarız. Kitabı İngilizce’den çeviren Akın Sarı’nın, aşina olduğumuz Bauman tadını bize başarıyla aktardığını da yine belirtmek gerek.
|
- Azerbaycan Şiiri ve Çağdaş Bir Derviş, İbrahim İlyaslı - 1 Kasım 2018
- Paslı Bir Kelime; Umut - 15 Eylül 2018
- Zor Olanı Yazmak; Kırgın Çocuklar Mevsimi - 1 Eylül 2018
FACEBOOK YORUMLARI