yazdım ki başka gözler de göze arkadaş olsun. yazdım ki güzeli görsün gözler…
kitaplar da hız çağının parçası olmuşlar artık. oysa ki en çok kitapla karşı durabilirdik bizi savuran rüzgârlara. oysa ki en çok onun sayfalarında soluk alabilirdik eskimeyen kokulara salardık kendimizi.
kitapları kurtlar yerdi eskiden, bilgisayar ekranları henüz nemlenmemişti. kendisini forward edemiyordu harfler ve kurtlardan korunmak için kitaplar, kebikeçlere ihtiyaç duyuyor olmalıydı ki; bu cinin adını kitabın ilk sayfasına yazmak kötü ve hain kurtları kitaba yaklaştırmıyordu inanca göre. böylece “ya kebikeç” diyorlardı kitaplar yola çıkarken.. gel koru beni ya kebikeç, yazmasam ilk sayfama, içimi bir kurttur kemirecek yazıyorum seni ki koru beni kitapların kurdundan.
ben de kitaplar raflarda kalmasın hatim edip indirelim gözümüze diyerek cin min demedim, “kebikeç”i taktım koluma. hangi kitabı gör derse onu gördü gözlerim. hangi kitabı oku derse onu… yeni gözlerim kurtlara direnmesi gereken hangi kitaba dokunduysa, onu yazdım usanmadım; kımıl da kımıl da kımıl.
yazdım ki başka gözler de göze arkadaş olsun. yazdım ki güzeli görsün gözler… nasıl demişti hem; bir molasız yolcu furuğ; “gün öyle ummandır ki kitap kurtlarının aklına hayaline sığmaz… ben neden duracakmışım… yol hayatın kılcallarından geçerken ne diye duracakmışım.”
bir kitap okuyun haydi; ne duruyorsunuz 🙂
şair, yazar, ressam, anlatıcı, eczacı... ancak kendisi bu kimliklerin ifade ettiği anlamların sıkıştırılmış kalıplarının ötesinde bir biçimle ilişkileniyor tüm bu alanlarla. “eğer dünya daha yaşanılır bir yer olsun diye uğraşacaksak sanat bir yol, bir araç olmak zorunda. sanat, araya mesafeler girmediğinde hayatın içinde kalır, o yüzden etkin bir yoldur” diyerek anlatıyor sanata bakış açısını. ve ekliyor “sanatçı olmak gerekmiyor üretmek için...”niyet hayatı usulsakin yakalamak ve aynı şekilde doğallıkla çıktığı yerden ifade etmek olunca her yer üretim yerine, ele geçen her malzeme ayrı bir üretime dönüşüyor."
aynur uluç’un 2003’ten bu yana edebiyat dergilerinde ve gazetelerde yazı ve şiirleri; 2013’te ‘gezi‐anı‐deneme‐öykü ve şiir’ türlerinden tatlar içeren ‘az gittim çok döndüm’ isimli melez kitabı, 2015'te beden-mekân-zaman ilişkisinin kadın dili ile ifadesinin yolculuğu olarak tanımladığı“yer yatağı” isimli şiir kitabı yayımlandı. kitapeki sitesinde düzenli olarak kitaplar ve sanat ile ilgili yazıları yayımlanmakta.
kitaplarını imzalarken her okur için ayrı bir resim çizmesiyle başlayan çizme yolculuğu, yolda izde, vapurda, otobüste çizdiği resimlerle devam ediyor. ilk kitabında her okur için ayrı bir resim yapması sonrasında yayımlanan "yer yatağı" isimli kitabında da her okur için ayrı bir mektup yazıyor. bu mektuplar hem o okura yönelik oluyorlar; hem de tema olarak ayrı ve uzun bir mektubun farklı kişilere düşen parçaları gibiler.
temas ettiği her şeyin birbiri ile harmanlandığı bu üretimlerde şehir ve doğa sesleri üzerine bıraktığı doğaçlamalar da ayrı bir arşiv olarak birikiyor. zaman zaman farklı şehirlerde müzik ve şiirin iç içe geçtiği etkinlikler düzenliyor. sanatına da yansıyan şifalandırma isteği mesleğinin de temelini oluşturuyor denilebilir. kişiye özel yapma ilaçlar hazırladığı eczanesinde eczacılık mesleğini halen aktif olarak sürdürmekte.
Latest posts by Aynur Uluç
(see all)
FACEBOOK YORUMLARI
Yorum