“Hayvan Yemek” hayalinin bile zor olduğu dehşetli bir takım gerçeklerin, bize sofralarımız kadar yakın olduğunu gösteriyor.
Yazıya, başlık yaptığım motto, son yıllarda esas olarak inandığı, sıkça ve severek kullandığım bir ifade. Yediklerimizin ve içtiklerimizin perde arkasını da bilmemiz lazım geldiğini de vurguluyor.
Hayvan Yemek, kitabı genç bir Amerikalı tarafından yazılmış. Yazar Jonathan Safran Foer, dilimizde Aşırı Gürültü ve İnanılmaz Yakın ve Her Şey Aydınlandı isimli romanları ile tanınıyor.
Foer, roman yazarlığı yanında baba olunca, tabaklardakilerin, yenilenlerin neler olduğuna iyice takmış. Ve oğlunu nasıl beslemeleri gerektiğine olan özen de birleşince, üç yıllık ciddi bir gözlem, okuma ve araştırma süreci sonunda bu kitap çıkıvermiş ortaya.
1. Dünya Savaşında Almanların mezaliminden kaçarken hayata tutunabilmek için ne bulursa yemek zorunda kalan anneannesinin, barış zamanındaki mutfağındaki inanılmaz tutumluluğunu, hemen her malzemeyi lezzetli yemeklere dönüştüren anlayışını ve “kilolu olmanın” sağlık belirtisi olduğu görüşleri arasında çocukluğunu geçiren yazar, yemek ve yemek kültürüne pek de yabancı gibi durmuyor. İlerleyen satırlarda bunun açık izlerini sürmeniz mümkün.
Hayvan Yemek, hayalinin bile zor olduğu dehşetli bir takım gerçeklerin, bize sofralarımız kadar yakın olduğunu gösteriyor. Çıplak gerçekleri, insanın marifetleri olarak sunarken, adı konmamış olsa da derin bir kapitalizm eleştirisini sezebilmek mümkün.
Yazar, ajitatif bir vejetaryenlik çağrısında bulunmuyor. Esas olarak, Amerikan Et Sektörüne odaklanmış. Ve sektörün kirli çamaşırlarını da çok çeşitli istatistiklerle de gözler önüne seriyor.
Meselenin sadece Amerikan Et Sektörü değil. Mesele, kapitalist sınaî çiftlikler ve üretim süreçleri. Kırmızı et, beyaz et, kanatlı – kanatsız ya da başta balık olmak üzere su ürünlerinin hemen hepsi bu insafsız, kâr hırsı odaklı endüstriyel üretim teknikleri ile üretiliyor. Çokça kimyasal kullanmaları da ayrı bir sorun. Ayrıca, Birleşmiş Milletler verilerine göre, küresel ısınmanın temel nedenlerinden biri olan sera gazlarının yüzde 51’i de işte bu sınaî çiftliklerin eseri.
Jonathan Safran Foer, bu konuları oldukça ayrıntılı bir biçimde, büyük bir titizlikle irdeliyor. Bu titizliğe bölümlere ait toplam 548 adet not da eşlik ederek, kitabı zenginleştiriyor.
“Kendim ve ailem için etin ne olduğunu bilmek istedim sadece; Nereden gelir? Nasıl üretilir? Hayvanlar nasıl muamele görür? Benzeri sorularla yola koyulan kitabı okuduktan sonra insan, tabağını ve karnını doyururken yazılanları asla göz ardı edemez.”
Bizim ülkemizde de durum, giderek ve hızla bu satırlardaki gerçeklere paralellik arz ediyor diye düşünüyorum. Her ne kadar azalsa da hâlâ mahalle kasaplarımız var. Ve hâlâ, “mangal eğitimi” de sürmekte.
Ağız tadımız bozulmasın…
- Hayvan Yemek
- Yazar: Jonathan Safran Foer
- Çevirmen: Garo Kargıcı
- Yayınevi: Siren Yayınları
- Sayfa Sayısı: 352
- Baskı Yılı: 3.Basım; 2015
- Ülkenin Yaratıcı Güçleri Mühendisler: Fırtınadaki Arı - 1 Mart 2020
- Ayaküstü İzmir Lezzetleri - 9 Ağustos 2018
- Su’yu Okumak - 2 Ağustos 2018
FACEBOOK YORUMLARI