Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan İlhan Mimaroğlu kitabı New York Kapı Dışarı Sanatı kitabıyla New York eksenli olarak gezmeye çıkacağız.
Kabataş’ta, Karaköy’de, Cihangir’de, Balat’ta, İstiklal Caddesi’nin bazı sokaklarında; Kadıköy’de, Sultanbeyli’de, Göztepe’de, Bağdat Caddesi’nin bazı sokaklarında duvar resimleriyle karşılaştığımda şehirde yaşadığım duygusunu daha yoğun hissediyorum. Aynı şekilde bir caddede veya metro istasyonlarının içinde yürürken müzik yapan bir gruba rastlamak bir şehirde yaşadığım duygusunu bana en çok hissettiren unsurların başında geliyor. Bir sergi veya konser salonunda böylesine bir duygu yaşamıyorum diyebilirim.
Metrekareleri belli alanların dışında ‘ayrıksı bir hal alarak’ yapıla gelmiş; isyankar, kapalı alanlardan dışarı çıkmış; kafa tutan sokak sanatı etkinlikleri gönüllü, karşılıksız, beklentisiz (anlamı bakımından birbirinden ayıramayacağımız kelimeler bunlar) derdi neyse, neyi anlatmak istiyorsa onu anlattı şimdiye kadar. Çünkü sokakta hiç beklemediğiniz bir anda, bir köşe başında veya meydanda karşınıza çıkan sanat duygularınızı en katıksız “saf” haliyle besler.
Sanat; bir sokağı, bir caddeyi, bir meydanı merkez aldığında yapanın değil yapılanın ön plana çıktığı uçsuz bucaksız bir evrene dönüşür.
Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan İlhan Mimaroğlu kitabı New York Kapı Dışarı Sanatı kitabıyla New York eksenli olarak gezmeye çıkacağız. Mimaroğlu’nun yazdıkları veya verdiği bilgiler ışığında sokak sokak, cadde cadde gezeceğiz New York’u… Daha da güzeli Mimaroğlu sokak sanatını yaratan kişilerle ve yaptıkları işlerle, hikayeleriyle ilgili bilgileri verirken verdiği bilgileri pekiştirici nitelikte duvarlara yaptıkları resimleri de kitabın akışına koyması olmuş. Sokakta herhangi bir binanın duvarına çizilmiş olan bu resimleri bir sergi salonuna koysanız bu derece etkili olmayabilirdi.
95 Sayfa ve 10 başlıktan oluşan kitaba Kanlı Göz Mona başlığıyla giriş yapıyoruz. Mimaroğlu daha ilk başlığın altına şu çok önemli cümleleri yazmış:
“Gerçek Mona Lisa’da imza arama çabasına girişmek gerekmez. Resmin kendi yansıtır yaratıcısının kimliğini. Kendine özgü bir türde Stefano’nunki de yansıtıyor. Aradaki ayrılık, Stefano’nun kendini yığınlara tanıtma zorunda olması”
New York’un Soho bölgesinde bir meydana bakan binalarının birinde Stefano diye birinin elinden çıkmış enine boyuna bir Mono Lisa tasvirinden bahsediliyor bu bölümde. Leanorda De Vinci’nin Mona Lisa’sı sokak kitlelerine açık bir halde, ifadesi bozulmamış bakışıyla fakat gözleri kanlı. Yukarıda da belirttiğim gibi kitabın en güzel tarafı üzerine yazılmış resimlerinde kitaba konmuş olması. Mimaroğlu’nun neyi göstermek ve anlatmak istediğini çok daha iyi anlıyorsunuz çünkü kanlı gözleri köşe başındaki o duvarda karşınızda işte.
En iyi Sanatçı başlığının altında Rene ile tanışıyoruz.
“Kaldırım katında bir duvara , türlü renkler kullanarak boydan boya ‘Ben En İyi Sanatçıyım’ diye yazmıştı Rene”
New York’un East Villlage bölgesinde kalıcılık kazanmış bir görüntüsü, Yedinci sokakla, ikinci caddenin kesiştiği yerdeki bir duvardan bahsediyor Mimaroğlu ve bu duvarın yaratıcısı Lars Westvind’ten. Westvind’in hikayesini baştan sona kendi ağzından okuyoruz; duvarlara çizdiği resimlere baka baka. Özgürlük dolu, yaratıcılık dolu bu hikaye sokakla ilgili, sokak sanatıyla ilgili o kadar güzel enstantaneler içeriyor ki; sokağın havasıyla bir kez daha sarıp sarmalanıyorsunuz.
Bedri Baykam’da var kitapta. O’nun New York’taki çalışmaları; “Bedri” olarak tanınan bu sokak sanatçısının başka takma bir isme ihtiyaç duymaksızın üretebildiği gerçeğini ilk defa okuyoruz mesela.
Mimaroğlu kapı dışı sanatı için, hiçbir zaman açılmayabilecek bir serginin ön gösterimi gibidir tespitini yaparken sokak sanatının amacını şöyle açıklıyor: “Olabildiğince çok insanın yapılan resimleri görebilmesidir. “Olabildiğince çok” dediğimizin kapı dışı sanatı alanında, müzelere ve galerilere gidenlerden çok daha yüksek bir sayıyı tutturması gerekir. Ne de olsa koskoca bir kentten, milyonlarca insanın yaşadığı bir kentten New York’tan söz ediyoruz” der.
Ne yaparsak yapalım, ne kadar gelişirsek gelişelim, nereye gidersek gidelim, hangi sokakta yaşarsak yaşayalım New York Kapı Dışı Sanatı kitabı bizlere şunu hatırlatıyor yeniden:
“Mağara adamı duvarı bulmak zorundaydı.”
|
- TOPRAKTA BÜYÜR, TOPRAKTA YAŞAR, TOPRAKTA ÖLÜR İNSAN - 9 Ağustos 2021
- NE TAM OLARAK SUYA, NE DE TAM OLARAK GÖKYÜZÜNE AİT: SAKARMEKE - 8 Temmuz 2021
- YÜRÜMEMİŞ İLİŞKİLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARININ, VAZGEÇİŞLERİN VE KABULENMELERİN ÖYKÜLERİ - 20 Haziran 2021
FACEBOOK YORUMLARI