Rasih Korkmaz 
Zamanın Ağızları, insanlık tarihinin şiirsel bir kaydıdır. Bu öyküler hepimizi anlatır. Zaman hiç durmadan ilerliyor… Tarihin çarkı dönmeye devam ediyor.
Eduardo Galeano’nun farklı dönemlerde yazılmış kısa öykülerini bir araya getiren Zamanın Ağızları, Sel Yayıncılık etiketiyle raflardaki yerini aldı. Galeano’nun ustalıkla işlediği konuların yanı sıra kitapta yer alan büyük çoğunluğu kim tarafından yapıldığı bilinmeyen çizimler Galeano’nun anlatımına ayrı bir güç katıyor.
Usta yazar Galeano zamanın dilini evrenselleştiriyor. Kimi zaman şiirsel bir dilin ön plana çıktığı anlatımında okuru adeta bir zaman makinesinin içinde yolculuğa çıkarıyor. Galeano’nun rehberliğinde büyüleyici bir dille birlikte bir yerden diğerine geçiyoruz.
Eduardo Galeano yeryüzünün tüm ezilenlerinin bir elçisidir belki de. Tüm insanlığa umut taşıyan bu “ırmağın” beslendiği kaynak Latin Amerika halkının ta kendisidir. Her satırında tarihsel bir öğreti, umut veren bir destan ve insanın yoluna ışık tutan bir anlatımı vardır Galeano’nun. Tanımadıklarımızın, bilmediklerimizin, şahit olmadıklarımızın tarihidir Galeano’nun kaleminden kağıda dökülen metinler. Topraklarına zulüm getiren “modern dünyanın” aslında neden olduğu tahribatın hikayesidir bu anlatımda gizli olan. Sözüm ona “uygarlık” adı altında yapılan tüm güncel vahşetin tarihsel bir arka planı vardır. Bu tarihsel arka plan kimi deneylerle günümüzdeki halini almıştır. Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya uzanan “uygarlık tarihi” aynı zamanda sömürgenin, vahşetin, zulmün tarihidir. Eduardo Galeano da bu tarihsel anlatının, ezilmişliğin ve hatta başkaldırının ince işçiliğini yapar.
Galeano’nun resmettiği karakter doğadır aynı zamanda. Kimi zaman bir ayaklanmanın en önünde doğa vardır. Tüm bileşenleriyle, durdurulamaz bir hızla akan bir ırmaktan oluşan bu güçlü ayaklanmanın neferleridir ağaçlar, kuşlar, böcekler…
Tüm iyilikleri ve kötülükleri bünyesinde barındırır insan. Zaman yolculuğu aynı zamanda bir insanın değişim serüvenidir. Galeano ise bu yolculuğu en iyi gözlemleyen yazarlardan biridir. Ülkemizde bir suikast sonucu katledilen Hrant Dink’in ardından sevgili eşi Rakel Dink şöyle der; “Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim…” Doğanın en gelişkin türü olarak insan bir anda tüm güzellikleri toprağın altına gömer ve akıl almaz bir vahşete imza atar. Zaman geçtikçe ortaya çıkan tahribat onarılması güç bir şekilde ortada durmaktadır. Tüm coğrafyalarda birbirine benzer hikayeler vardır. Bugün yaşadığımız dünyayı ateş altında bırakan anlayışın ilk kıvılcımlarını çıkaran da yine bir bebek değil miydi aslında?
Galeano’nun insanları Latin Amerika yerlileridir, çocuklar ve elleri nasırlı kadınlardır. Bu insanlar dünyanın her köşesinde yer tutmuş olan zulme tanıklık edenlerdir. Bir Latin Amerikalı’nın çığlığı bir Pakistanlı çığlığının yansımasından ibarettir.
Zamanın Ağızları, insanlık tarihinin şiirsel bir kaydıdır. Bu öyküler hepimizi anlatır. Zaman hiç durmadan ilerliyor… Tarihin çarkı dönmeye devam ediyor. Galeano üstü örtülmüş olan insanlığı dile getiriyor ve zamana karşı savaş açıyor. Bu savaş zamanın tik taklarının örselenmiş olanların lehine işlemesi adına veriliyor. Galeano’nun ortaya koyduğu bu ustaca anlatıya memleketimizden bir selam gönderelim. Kendimizce, dilimiz döndüğünce, saygıyla ve sevgiyle…
“…
biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
anamız çay demliyor ya güzel günlere
sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
bu, böyle gidecek demek değil bu işler
biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
işte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.” Cemal Süreya – 555 K
|
- OYUNU MUAZZAM OYNAMAK - 3 Aralık 2019
- Bir Fantastik Yolculuk: Antika Titanik - 28 Eylül 2018
- Julio Cortázar’ın ince işçiliği; Ayak İzlerinde Adımlar - 21 Şubat 2018
FACEBOOK YORUMLARI
