Sofralarımız Şiirle Dolsun…

Tam 78 şairden 192 şiir ile tematik bir şiir seçkisi; “Yiyin Efendiler Yiyin”: Şiirli Sofralar Antolojisi ve alanında bir ilk.

Yeme – içme ağırlıklı ruh hallerinin şiirlerinden oluşmuş pek kıymetli bir seçkiyi okuyoruz bu hafta.

Tevfik Fikret’ten Nazım Hikmet’e; Can Yücel’den Edip Cansever’e; Cahit Sıtkı’dan Orhan Veli’ye; Enver Gökçe’den Hasan Hüseyin’e; Gülten Akın’dan Süreyya Berfe’ye; Çiğdem Sezer’den küçük İskender’e; Yeşim Ağaoğlu’ndan Eren Aysan’a…

Tam 78 şairden 192 şiir ile tematik bir şiir seçkisi; “Yiyin Efendiler Yiyin”: Şiirli Sofralar Antolojisi ve alanında bir ilk. Doğal olarak kimi şairler ve şiirler yok. Antolojiyi hazırlayan Gültekin Emre’nin ifadesiyle “Eksiklik bizden değil, dışımızdaki nedenlerden”.

.Siz de farkındasınızdır, günümüzde yeme – içme kültürüyle ilgili, değişik ülkelerin mutfağını, geleneksel yemek kültürünü tanıtmaya çalışan ne çok kitap var okuru ile buluşan. Yemek tariflerinden sağlıklı beslenmeye uzanan geniş bir yelpazede konuyla ilgili dergiler, şeflerin, aşçıların, gurmelerin önerileri birbirini izlemekte

Kimi zaman, pazar – manav – marketle başlayan sebze, meyve alışverişi bu seçkideki şiirlerin kapısını açıyor ve mutfağa dalıveriyoruz. Mutfak, evin en mühim yeri. Tencereler, tavalar, çaydanlıklar, kavanozlar, sürahiler, tabaklar, çatallar, bıçaklar. Ekmek, tuz, şeker, su, yumurta, tereyağı, börek ve zeytin – peynirin barınağı mutfak. Kitap da mutfak, şiirlere göz kırpıp cilve yapıyor adeta.

Elma, tarihinde Aquina’li St Thomas’dan bu yana ne çok metafora, imgeye, göndermeye ev sahipliği yapmış kutsanmış. Bu kutsamada zaman zaman vişne, kiraz, kızılcık, portakal, şeftali, erik, üzüm, incir, nar da rol almış.

Günlük yaşamın başlangıcı sabah, kahvaltı ve kahvaltılıklar; yumurta, peynirler, reçeller, bal, kızartmalar, ekmekler, pideler, çörekler, simitler ve çay. Sonra da Türk kahvesi.

Ya yemekler… Öğlen ayrı akşam başka bir lezizlikte. Başta tarhana olmak üzere çorbalar, piyazlar, salatalar, oturtmalar, kapamalar, beğendiler, perdelisi – perdesizi – safranlısı- nohutlusu- şehriyelisiyle pilavlar.

Enginar, kereviz, pırasa, fasulye, ıspanak ile pazı, lahana ve yaprak sarmaları, biber – patlıcan – domates dolmaları. Bin bir çeşit ile sofralar şenlenir, mideler bayram eder ve sonra tatlılar; dilberin dudağı, hanımın göbeği…

Gültekin Emre, antolojiyi hazırlarken çilingir sofralarını ve müskirat çeşitlerini iyi ki ihmal etmemiş. Bu şiirler, meyhanelere de gidiyor, rakı, şarap içip sarhoş da oluyorlar. “Akşamcılar” da var. Kirazlı votka, turunç likörü, beyaz kiraz likörü de deneniyor. Sofraların şahı rakı ise, kraliçesi de şaraptır ibaresi şiirlerin satırlarında yer alıyor. Votkaya, biraya, viskiye, konyağa, cine hayır denmiyor yeri geldiğinde.

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Haydi Abbas, vakit tamam; / Akşam diyordun işte oldu akşam. / Kur bakalım çilingir soframızı; / Dinsin artık bu kalp ağrısı” dizelerini ezbere bilmeyen akşamcı yok gibidir. Şiirin son iki dizesindeki duygu masadakileri bir yerlere alıp götürür hep: “Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan; / yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.” Kimse gençliğini yeni baştan yaşayamaz ama dostlar arasında tarihi geriye sardırmak her zaman olası dizelerin yardımıyla.

Ağzımızın tadı bozulmasın efendim.

Sofralarımız, şiirle dolsun.

  • Yiyin Efendiler Yiyin
  • Şiirli Sofralar Antolojisi
  • Hazırlayan: Gültekin Emre
  • Oğlak Yayıncılık
  • Birinci Baskı 2016, İstanbul
  • Sayfa Sayısı: 280 Sayfa
Serdar Şahinkaya
Latest posts by Serdar Şahinkaya (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

Gregor Samsa’nın “Dönüşümü”

Read Next

Gönül Çatalcalı’dan; Tutunmak

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *