
Felsefenin Tesellisi, bizleri yeryüzündeki kurgu düzenini yeniden düşünmeye ve gündelik yaşamımızı irdelemeye yöneltiyor.
Felsefenin Tesellisi, altı başlıktan oluşan altı filozofun yaşamlarından, yazımlarından ve eserlerinden yola çıkarak yaşamış oldukları zorlukları gündelik hayatımızla ilişkilendiriyor. Her bölümde kendimizi farklı yönden ele alacağımız, bizleri yeryüzündeki kurgu düzenini yeniden düşünmeye ve gündelik yaşamımızı irdelemeye yöneltiyor.
Başta felsefik kitap okuması ağır gelir düşüncesi oluşsa da, felsefeye yeni başlayacaklar için ideal bir kitap. Roman kıvamında akıcı yazım, esprili ve konuşma tarzı ile okurunu içine çabucak çekebilen bir kitap. Aslında baktığınızda, zifiri karanlıklarımıza ışıltılı bir gölge sunuyor bir bakıma.
Okura Dokunmak
Alain de Botton, 20 Aralık 1969 doğumlu, İsviçreli yazar. Harvard Üniversitesi’nde başladığı felsefe doktorasını yazarlık kariyeri için yarım bırakarak yazım hayatına başladı. Ayrıca Londra’da açılan School of Life’ın (Hayat Okulu) kurucu üyelerindendir.
Kitaplarında edebiyat ile hayatı yorumlayan ve çeşitli kavramları felsefi tarzda işleyerek onları gündelik yaşamla ilişkilendiren Alain de Botton, halen Londra’da yaşıyor.
Tüm bu başarıları ile yazar, felsefeye giriş tadında kitabı ile mutlaka hepimizde olan veya yaşadığımız, günlük hayatta gözardı ettiğimiz fakat hep omuzlarımızda taşıdığımız sorunlarımızı altı parçaya bölerek, altı filozof ile çözümlerini sunuyor.
Adlarını en az bir kez olsun duymuş olduğumuz (bazılarını birden daha fazla) filozofların belki hayat hikayelerine, belki eserlerinden kalan parçalara zamanla gözümüz aşina olmuştur. Ancak yazarın yaptığı yorumlar, kendimizle hiç bir araya getirmediğimiz parçalara bir köprü oluşturuyor. Aradaki bağı ince ince ve her ilmeği birimize değdirerek örmesi büyük bir yorum başarısını ve en az bu yorumlar kadar da sahip olduğu okur çevresini etkiliyor.
1. Toplum Tarafından Kabul Görmemenin Tesellisi (Sokrates)
Sokrates, bilindiği gibi aktif olarak felsefe alanında herhangi bir ücret talep etmeden dersler veren bir filozof. Sokrates’in düşünme yöntemini altı maddeye ayıran yazar; kişilerin düşüncesini “Sokrates bilgiyi doğru düşünceden üstün tutar; çünkü bilgi sahibi olmak yalnızca bir şeyin niçin doğru olduğunu bilmek değil aynı zamanda öteki seçeneklerin niçin yanlış olduğunu da bilmek demektir” olarak yorumlamaktadır. (Sayfa 33)
Ayrıca, “Başkaları tarafından onaylanmamayı bu kadar ciddiye almamızın temelinde ise, yalnızca terfi etmek ya da ayakta kalmayı başarmak gibi pragmatik nedenler değil, çok daha önemli bir neden yatar: Alaya alınmak yoldan çıktığımızı gösteren ve asla gözardı edemeyeceğimiz bir işaret gibi gelir bize.” (Sayfa 38)
Yukarıda alıntıladığım yorumları ile, Sokrates’in hüzünle sonlanan hayatının bize öğreteceği büyük bir dersi ortaya koyuyor;
Toplumsal yaşamımız, başkalarının bizimle ilgili düşünceleri ve bizim kendi kişiliğimizin arasındaki farklılıklarla dolu. Topluma, herkes tarafından kabul gören örf ve adetlere uygun davranmaya, alaya alınmamak için uğraşmaya çalıştıkça kendi kişiliğimize karşı geliyor ve herkesleşmeye çalışıyoruz. Gerçek saygınlığa çoğunluğun iradesiyle ulaşacağımızı varsayarak , dikkatimizi niçin kabul görmediğimize çeviremiyoruz. Halbuki yazara göre; “Bizi eleştirenler, değişen ruh hallerinden ötürü birdenbire yanlış sonuçlara varmış; ani bir dürtüyle ya da önyargıyla karar vermiş, hatta kamburlarının gözlere hoş görünmesini sağlamak için mevkilerini kullanmış olabilirler” (Sayfa 39)
2. Yeterince Paraya Sahip Olmamanın Tesellisi (Epikuros)
Mutlu olmak için bize ne gerekli? Merkezde bir ev, işlemeli tavan, altın desenli koltuklar, büyük bir bahçe mi? Peki bunlar varken gerçekten mutlu olacak mıyız?
Epikuroşçuluğun temelinde yatan düşünce: “Mutlu olmak için ne yapmalıyım?” ve “Sağlığıma kavuşmam için ne yapmam gerek?” sorularını yanıtlamaya çalışırken, aklımıza gelen ilk yanıtı verdiğimizde her ikisinde de en az diğeri kadar hatalı olduğumuzdur. Epikurosçu şair Lucretius bu konuyu şöyle özetliyor: “Birer hasta adamlarız, hastalığının kaynağından habersiz.” (Sayfa 69)
Yazarın yorumuna göre, Epikuros’un yaşantısından kendimize çıkaracağımız ders; Epikurosçu felsefeye göre önemsediğimiz, elde etmek için çabaladığımız; ün, güç, büyük bir ev, yemek davetleri yaşadığımız zaman diliminde doğal ama gereksiz teferruatlardır.
3. Düşkırıklığı Yaşamanın Tesellisi (Seneca)
Hayatı boyunca akla sığmaz felaketler yaşayan Seneca, gerçeklik ve isteklerimiz arasında bir yıkılmaz bir duvar olduğu savını ortaya koyuyor. İsteklerimiz o duvarla büyük çarpışmalar yaşayarak hayatı öğreniyor. Bu duvarın varlığını kabul etmek ve aşabilmek için kontrol altına almamız gereken insani duyguları ve bunlara karşılık gelen Seneca meditasyonları ile, başımıza gelen zorlukları aşmayı ve devamında da gelebilecek olan durumlara hazırlıklı olmamızı öğretiyor.
4. Kendini Yetersiz Hissetmenin Tesellisi (Montaigne)
Bu bölümde insanlığın en temel sorununa ışık tutuyor yazar; insancıl farklılıklar(!) Dış dünyaya kendini kapatan Montaigne, hayatının tesellisini okumak ile bulmuştur; “Okumak beni çekildiğim inzivada avutuyor; hem aylaklığın ağırlığından hem de sohbetleriyle canımı sıkan misafirlerden kurtarıyor. Eğer çekilen acı, altından kalkılamayacak kadar ağır değilse okumak acının açtığı yaraları da iyileştiriyor. Tatsız düşüncelerden kurtulmak için tek yapmam gereken kitaplara başvurmak.” (Sayfa 145)
Montaigne’in kendini soyutladığı dünyasında, bize anlatmaya çalıştığı şey; önyargı sınırlarımızı aşabilmektir. Farklı kültürlere ait yaşam biçimleri, farklı insani duygular bizi onlardan üstün veya geride yapmaz. İnsanoğlu farklılıklarıyla bir bütündür. Kimse bir diğerinden yetersiz ya da daha yetenekli değildir.
5. Kırık Bir Kalbin Tesellisi (Schopenhauer)
Ölümüne yakın şöhreti bütün dünyayı saran, alkışları son dönemlerinde gören Schopenhauer bizi hayal kırıklıklarımızla yaşamaya davet ediyor. Kalp acıları yaşamamız gerektiğini, doğanın bir düzeni olduğunu şöyle özetliyor; “Kendimizden nefret etmemize hiç gerek yok. Bir gün, bizi çok beğenen, bizimleyken çok doğal ve açık davranan birine rastlayacağız.”
6. Zorluklar Yaşamanın Tesellisi (Nietzsche)
Kendini kötü hissetmenin olumlu bir şey olduğunu çok az filozof düşünmüştür. Ve yine pek azımız, yaşadığımız zorluklara ne kadar çok şey borçlu oldu olduğumuzun farkında değiliz. Konuyu şöyle özetliyor yazar; “Kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan her şey bizim için iyi değildir. Bize acı veren her şey de kötü olmayabilir.” (Sayfa 300)
Hayatımızdaki kötü şartları tamamen ortadan kaldırmak gibi bir imkanımız yok fakat bunlarla mücadele etmeyi öğrenmeliyiz. Yağmura şemsiye, karlı havalara kalın montlarımız olduğu gibi bütün zorlukların üstesinden gelebilecek çözümler, hayatın bir yerlerinde her daim var ve olmaya devam edecek.
![]()
|
- Peki Biz Ne Yapıyoruz? - 24 Ocak 2019
- Bu Zorlukları Siz de Yaşadınız mı? - 8 Aralık 2017
- Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - 30 Nisan 2017