Çağdaş Bir Shakespeare Yorumu: Cadı Tohumu

Cadı Tohumu, Canan Sılay’ın akıcı çevirisiyle ilk kez Eylül 2017’de yayımlandı. Hogarth Press tarafından yürütülen proje kapsamında yayımlanan kitaplar, ülkemizde de Doğan Kitap etiketiyle okuyucuyla buluşuyor.

Biz düşlerin mayasından yaratılmışız.
Ve uykuyla çevrelenmiştir kısacık hayatımız
.”

Hiç şüphesiz ki edebiyat tarihinin en büyük yazarlarından biri Shakespeare. 1600’lü yıllarda yazdığı eserlerle edebiyatta yeni bir bakış, farklı bir ses olmuş; mitolojik anlatıların, destanların, Platon’a dek uzanan Antik Yunan tragedyalarının çağları aşan yeni bir yorumunu kazandırmış. En ilkel, en derindeki duygularımızı anlatmış eserlerinde; hırs, iktidar istenci, kıskançlık, aşk, nefret ve elbette intikam… Hogarth Yayınevi de bu büyük anlatıcının özünü, sözünü bugüne taşımak istemiş ve çeşitli yazarlara teklif götürmüş.

Shakespeare Yeniden…

“Hogarth- Shakespeare” ya da bizdeki adıyla “Shakespeare Yeniden”, Virginia Woolf ve kocası Leonard Woolf tarafından kurulan Hogarth Press yayınevinin Shakespeare’in 400. ölüm yılı için tasarladığı bir proje. Günümüz yazarlarının çağdaş yorumlarıyla Shakespeare eserlerinin yeniden yazılması olarak tanımlayabiliriz bu çalışmayı. Ve bu amaçla çeşitli ülke yazarlarına teklif götürülmüş yayınevi tarafından. Yazdığı distopyalarla, özellikle “Damızlık Kızın Öyküsü” adlı romanıyla tanıdığımız Margaret Atwood da bu yazarlardan biri.

Hem anlatı tarzı hem de tiyatroya ve Shakespeare’e karşı ilgisi, bu proje için seçilme nedenleri olsa gerek. Kendisine teklif götürüldüğünde hiç tereddütsüz Fırtına adlı eseri seçtiğini söylüyor Atwood. Bu oyunun pek çok cevaplanmamış soru ve kompleks karakterler içermesi etkili olmuş seçiminde. Çok sevdiği bu eserin iç dinamiklerini günümüz okuruna tanıtmak istemiş. İşte Cadı Tohumu, ünlü Kanadalı yazar Margaret Atwood tarafından, Fırtına adlı eserin yeni ve çağdaş bir yorumla tekrar yazımı.  İntikam duygusunun çağlar süren anlatımı…

İntikam yakıcı bir duygudur, içinde hem öfkeyi hem de tutkuyu taşır. Edebiyattaki en muhteşem temsiliyse Shakespeare eserleridir denebilir.  Fırtına, ruhu ve bedeni tutsak kılan intikam duygusunun anlatımı; Cadı Tohumu ise çağımızın Fırtına’sıdır.

Çağdaş Bir Fırtına: Cadı Tohumu…

Romanda tiyatro sanat yönetmeni olan Felix Phillips’in hikâyesi anlatılıyor. Felix, Kanadalı bir tiyatro yönetmenidir ve yaratıcı, özgün, farklı, hatta bazen rahatsız edici Shakespeare yorumlarıyla tanınır. Ancak önce eşini sonra da üç yaşındaki kızı Miranda’yı kaybeder. Bununla başa çıkabilmek adına Shakespeare’in Fırtına adlı eserini sahnelemek ister. Bu oyunda babası Prospero ile ıssız bir adaya düşen Miranda’nın kimliğinde bir anlamda kendi kızını yaşatmaktır amacı, -ki kızının adını da bu karakterden almıştır-. Ancak uzun süredir yanında olan yardımcısı Tony ve eski sınıf arkadaşı bürokrat Sal O’Nally tarafından ihanete uğrar. Görevi elinden alınır, işine son verilir. Bu aynı zamanda Fırtına’yı sahneleyemeyeceği anlamına gelmektedir. Felix herkesten uzakta, ücra bir kulübeye sığınarak inzivaya çekilir.

Adını ve kimliğini gizleyerek yaşar, hatta kendine yeni bir isim edinir. Ancak bu yalnızlık ve terk edilmişlik içinde, önceleri oyun olarak başlayan ölmüş kızıyla konuşma alışkanlığı yerini bir tutkuya hatta sanrılara ve gerçeklikten uzaklaşmaya bırakır. Kızına matematik öğretmeye, satranç oynamaya hatta onun sesini duymaya başlayınca bir iş bularak gerçek hayata dâhil olmaya karar verir. Gazete ilanlarında cezaevi mahkumlarına ortaokul seviyesinde okur-yazarlık öğretmek için bir öğretmen arandığını okuyunca başvurmaya karar verir ve işe alınır. Burada mahkumlara Shakespeare oyunlarını okutacak ve yılsonunda sahneleyeceklerdir. Böylece iki tutkusundan biri olan tiyatroyu –biraz farklı bir ortamda da olsa- gerçekleştirir. Diğer tutkusu –ya da yaşama tutunma aracı da diyebiliriz- intikam arzusudur.

Kendisine yapılanların intikamını almak için yıllarca Tony ve Sal’i internette takip eder. Onun görevini devralan Tony’nin yükselişini, Felix’e ait bir çok fikri kendisininmiş gibi uygulayışını ve sonrasında politikada yükselişini… Onlar hiç fark etmese de Felix hep peşlerindedir. Ve bu cezaevi görevi ona ikinci tutkusunu da gerçekleştirme imkânı sağlar, deyim yerindeyse av avcını ayağına gelecektir. Böylece antik dönemden beri alışılagelmiş trajik son, yani tragedyaların ruhu hayat bulur: iyiler arzularına kötüler cezalarına kavuşur.

Bir Taşla Üç Kuş…

Evet, romanın sürükleyici, akıcı ve merakla okunan kurgusunda felsefi ve sanatsal konularda derinleşiyor Atwood. Böylece, keyifle okunan bu kitaba düşündüren-sorgulatan bir boyut kazandırıyor. Yazar, üç ayrı konuda yol aldırıyor okura: Bunlardan ilki, projenin de hayata geçme amacı olan Shakespeare eserleri ve özellikle Fırtına oyununu tanıtmak. İkinci ana konu tiyatro denilebilir. Tiyatroya ilgisi bilinen Atwood, bu sanat dalı ile ilgili pek çok detay yerleştirmiş anlatının içine. Üçüncü tema ise felsefi-düşünsel bir sorgulama. Kötülük ve suç kavramlarının zaman ve mekâna göre değişimini ve bu konulardaki ikili standartları, belki de iki yüzlülüğümüzü ifşa ediyor, aynaya yansıtıyor, sorgulatıyor.

Shakespeare ve Fırtına Hakkında…

Cadı Tohumu, Shakespeare yazını ve Fırtına oyunu hakkında; oyunun iç yapısı, anatomisi anlatılıyor. Shakespeare’in ele aldığı ana temalar güncel, çağa uygun ve yeni bir zemine yerleştirilmiş, bir anlamda eserin eleştirel/analitik yorumunu yapılmış. Biz romanı tamamen bağımsız bir şekilde okurken bir yandan da Fırtına’nın içinde geçen olayları öğreniyoruz. Bunun için orijinal eseri okumak gerekmiyor üstelik.

Yazar büyük bir ustalıkla ve anlatımın akıcılığını bozmadan bize piyesin çatısını, temel özelliklerini, karakterlerini, duygusunu ve ele aldığı temaları anlatıyor. Daha doğrusu bunu tiyatro yönetmeni Felix’e yaptırıyor. “Fırtına hapishanelerle ilgili bir oyundur. (…) Şimdi bu yıl oynayacağımız oyun, (kırmızı bir kalemle tahtaya yazıyor) FIRTINA. BU BİR MÜZİKALDİR: Shakespeare oyunları arasında en fazla müzik ve şarkı kullanılan piyes budur. Müzik ne için kullanılıyor? BÜYÜ: Ne için kullanılıyor? HAPİSHANELER: Kaç tane hapishane var? CANAVARLAR: Kim onlar? İNTİKAM: Kim intikam istiyor? Neden istiyor?

Cezaevindeki mahkumlara oyunu anlatırken ve sahnelemeye hazırlanırken tüm bu detayları kurgunun içine yediriyor Felix. Oyunun baş kahramanı Milano dükü Prospero. Aynı Felix gibi Prospero’nun da bir ihanete uğradığını, kardeşi tarafından su alan bir tekneyle yolculuğa çıkarıldığını ve bunun sonucunda kızı Miranda’yla beraber ıssız bir adaya düştüğünü görüyoruz. Aynı Felix’in ölmüş kızıyla konuşması gibi büyülü perisi Ariel ile konuşuyor Prospero da. Her ikisi de on iki yıl bekliyor kendilerine yapılan kötülüğün öcünü almak için. Ve bu süre boyunca intikam ateşiyle yanıyor. Elinden alınan ve kendi hakkı olan iktidarı istiyor. Bunun için bir oyun düzenliyor; yapay bir fırtına…

Fırtına dışında Shakespeare eserlerinin genel özellikleri, ele aldığı temalar, ana düşünce ve duygular üzerine de pek çok detayı gene Felix’in ağzından aktarıyor Atwood. “Müfredatın bir sonraki aşaması, ana karakterlerin derinlemesine incelenmesiydi. Macbeth bir psikopat mıydı, yoksa neydi? Leydi Macbeth zaten kafadan çatlak mıydı, yoksa suçluluk duygusuyla mı öyle oldu? III. Richard tabiatı gereği taş kalpli bir katil miydi, zamanının bir ürünü müydü? Çok ilginç, diye yorum yapardı Felix. Doğru bir noktaya temas ettiniz. Shakespeare’in özelliği, onda daima birden fazla cevap olmasıdır, diye eklerdi.”

Tiyatro Gerçek Yanılsamaklar Sanatıdır…

Margaret Atwood ünlü bir yazar ve çevreci olmanın yanı sıra sıkı bir tiyatro izleyicisi aynı zamanda. Kanada’da sahnelenen birçok oyunu ve festivalleri takip ettiği gibi son yıllarda tiyatro eleştirileri de yazıyor. Bu romanda da ana karakter bir tiyatro yönetmeni ve onun yaşam hikâyesi tiyatronun ne olduğuyla ilgili bir anlamda. Oyunların sahnelenmesi, oyuncu seçimi, dekor, kostümler, rolün nasıl çalışılacağı… Atwood, kitabın sonunda yer alan teşekkür yazısında belirttiği gibi Fırtına oyununun birçok değişik gösterimini izlemiş bu romanı hazırlarken. Sonuç olarak, tiyatro üzerine de bir yolculuk yaptırıyor okura. “Bu tiyatrodur, diye protesto ediyor Felix, tabii kafasının içinden. Tiyatro gerçek yanılsamalar sanatıdır! Tabii ki travmatik durumlarla uğraşır! Şeytanlar yaratır, ki o şeytanları bulup içimizden çıkartıp def edebilelim. Antik Yunan yazarlarını hiç okumadınız mı? Katarsis kavramı bir şey ifade etmiyor mu sizin için?”

Kitapta ele alınan üçüncü ana konu ise kötülük ve suç kavramları. Cezaevi ve mahkumlar, bu konuları ele almak için çok uygun bir zemin yaratmış. Ancak bu kadar basit bir şekilde ele almıyor Atwood, bir de suçlanmayan suçlularla karşılaştırıyor bizi. Burada da hukuk, adalet ve ahlak kavramları devreye giriyor. Suç işleyenlerin ceza alması gayet doğal elbette. Ancak başka birine ihanet eden, onun işini ya da hayallerini çalanlar da suçlu değil mi? Kim daha suçlu Felix için; mahkumlar mı yoksa Tony ve Sal mi?

Kanunlar nerede devreye girer ya da adalet sisteminin devreye girmediği yerde kişisel hak arayışları, hadi intikam diyelim biz ona, ne kadar meşrudur? İntikam duygusu da bir tür ceza değil midir, acı veren, yakıcı ve yıkıcı. Romanda Felix’in “Şöyle diyelim; hapishane, sizin iradenize ve isteğinize aykırı olarak zorla kapatıldığınız ve dışına çıkamadığınız herhangi bir mekân ve ya durum olabilir” dediği üzere, intikam da bir tür hapishane sayılmaz mı? Hatta bu felsefi bakışın bir adım daha ötesine geçerek iktidarın suçu ele alışını da sorguluyor Atwood. Hapishanede yapılan sanatsal faaliyetlere, edebi çalışmalara karşı olan, tüm bunları gereksiz gören ve mahkumların iyi birer insan olmasıyla değil de sadece ceza almalarıyla ilgilenen resmi görüşleri ele alıyor. Bu bakış açıları da Michel Foucault’un Hapishanenin Doğuşu adlı kitabında ele aldığı iktidarın bedenler üzerindeki yaptırım gücüne kadar uzanıyor diyebilirim.

Son Olarak…

Cadı Tohumu, Canan Sılay’ın akıcı çevirisiyle ilk kez Eylül 2017’de yayımlandı. Hogarth Press tarafından yürütülen proje kapsamında yayımlanan kitaplar, ülkemizde de Doğan Kitap etiketiyle okuyucuyla buluşuyor. Serinin ilk kitabı olarak 2016 yılında Jeanette Winterson tarafından yazılan ve Kış Masalı adlı eserin yeniden yazımı olan Zaman Boşluğu yayımlanmış. Cadı Tohumu ise bu proje kapsamında basılan dördüncü, ülkemizdeyse ikinci kitap. Serinin yedi eserin yeniden yazımını içermesi planlanıyor.

Yaşadığımız hıza mahkum, evrensel ve sınır tanımayan dünyada eskiyle yeniyi, klasikle moderni, tragedya ile romanı buluşturuyor Shakespeare Yeniden projesi. Ve Shakespeare ile çağdaş yazarları; Shakespeare ile bizleri. Yeni bir bakışla, yeni bir yorumla…

  • Cadı Tohumu
  • Yazar: Margaret Atwood
  • Çeviri: Canan Sılay
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Eylül 2017
  • Sayfa Sayısı: 326 Sayfa
  • Yayınevi: Doğan Kitap

 

Okuma önerisi!

A. Ömer Türkeş’in incelemesi; “Jules Verne’in Fantastik Dünyası”
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Bilimsel kehanetlerde bulunmuştu Jules Verne. İnsanoğlunun ayı da, okyanusun derinliklerini de keşfedecek araçlar icat edebileceğini çok önceden kestirebilmişti.

Pınar K. Üretmen
Vinkmag ad

Read Previous

Perge Dündar; “Yılın Bitiminde Son Okuduklarım”

Read Next

Yazar ve çevirmen Tektaş Ağaoğlu hayatını kaybetti

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *