İrem Uşar ve Merve Atılgan ile “Uykusunu Arayan Çocuk” üzerine…

Doğayı ve insanları derinlemesine gözlemleyerek öyküleştiren İrem Uşar, uykuya dalamayan bir çocuğun yarı mahmur yolculuğunu eğlenceli ve şiirsel bir üslupla dillendiriyor. Fenerden Taşınan Işık, Kuuzu ve Lunapark Ailesi, Lataşiba adlı kitaplarıyla çok sevilen yazar, yeni öyküsünde, çocukların masalsı dünyasından sesleniyor, düşle gerçeğin sınırında dolaşıyor. Bir gecelik macera boyunca hayvanların ilginç uyuma hallerini de örnekleyen öykü, başarılı illüstratör Merve Atılgan’ın özgün desenleriyle canlanıyor.

Belki de birçoğumuz İrem Uşar’ı On8 Kitap etiketiyle yayımlanan Ben Ayrıkotu ile tanıyoruz. Yazar İrem Uşar bu sefer çocuklar için Uykusunu Arayan Çocuk kitabını kaleme aldı. Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Uykusunu Arayan Çocuk okuyucusuyla henüz buluşmuşken biz de KitapEki olarak kitabın yazarı İrem Uşar ve çizeri Merve Atılgan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Sorularımızı önce İrem Uşar’a yönelttik.

GK kapak 12x18

Çocukluğun ve uykunun konu edildiği kitaplara bakınca, Uykusunu Arayan Çocuk kitabında “Her çocuk yatağında uyumalıdır” ya da “Çocuklukta uyku çok sağlıklıdır” türevleri didaktik mesajlarla karşılaşmıyoruz. Doğada yaşayan hayvanların, doğanın uykusuna, uykunun büyüsüne tanıklık ediyoruz. Bunun “nasıl”ını konuşabilir miyiz?

İrem Uşar: ‘Uykusunu Arayan Çocuk’, uyku ile uyanıklık arası bir hikaye. Sevimli pijaması, tembel pandası ve minik feneri ile sokaklarda dolaşan çocuk, belki de tam uykusuna dalmak üzereyken dinlediği bir hikayenin içindedir, kimbilir?

Uykuya geçiş, büyülü bir an. Hikayem, hatırlayamadığımız o an kadar büyülü ve kendiliğinden olsun istedim. Çocukları kendine katıp, doğallıkla uyku denizine götürüversin…

Hikayedeki çocuk, yatağında bulamadığı uykusunu aramak için hayvanların arasında minik bir serüvene çıkıyor. Ve yatağından çok uzaklara gidiyor. Sonra ne mi oluyor? Ufak bir ipucu: Bazen aradığımız cevap hemen yanıbaşımızdadır ama onu fark edebilmek için biraz uzaklaşmamız gerekir.

fb_img_1478508996409
İrem Uşar

Uyku gibi temel ve gündelik hayatta üzerine hep konuştuğumuz, ama aynı zamanda edebiyatta son yıllarda çok işlenmeyen bir konuyu işleme, hikâyeleştirme fikri nasıl oluştu?

İrem Uşar: Diğer kitaplarımda da popüler olanı işleyeyim diye bir kaygım olmamıştı. Siz sorunca şöyle bir düşündüm: Deniz feneri (Fenerden Taşınan Işık), sıcak ve kalabalık aile (Kuuzu ve Lunapark Ailesi), mektup (Ben Ayrıkotu)… Galiba, içimde bir yere dokunabilen, samimi ve derinine inebileceğim konuları yazmayı seviyorum.

Uykusunu Arayan Çocuk’u küçük yeğenime borçluyum. Uykusu o gece saklanmasaydı, birbirimize sıcacık sarılıp fısır fısır hayaller kurmasaydık, bu hikaye de yazılmayacaktı.

Çocukların severek okuduğu bir yazarsınız, ama aynı zamanda gence ve yetişkine yönelik Ben Ayrıkotu adlı bir romanınız var. Üstelik, çocuk ve gençlik edebiyatındaki kitaplarınız her yaştan okurun okuyabileceği eserler. Öncelikle, her yaşa uygun yazabilmek, her yaştan okura sahip olmak nasıl bir duygu ya da deneyim?

İrem Uşar: Çocukluktaki, ilk gençlikteki ben’i, hayat denen bu yolun bir yerlerinde terk etmediğim için her yaştan okurum var sanırım. Şimdilerde yetişkinliği deneyimliyorum. Nasıl bir yetişkin olduğumu “çocuk ben”, “genç ben” ve “şimdiki ben” içiçe geçerek belirledi, hala da belirliyor. Böylece, bazen çocuklar bazen gençler için hikayeler, romanlar yazabiliyorum. Çünkü hepsi bende saklı. Bu durum bana çok doğal geliyor.

Sanırım bazı yetişkinlerin hala çocuk kitabı okumayı sevmesi de bu yüzden. Çünkü hikaye boyunca, çocuk kulaklarıyla duyup, çocuk gözleriyle görüyorlar. Böylece kendileriyle de bağ kuruyorlar.

Ben Ayrıkotu kitabınızda bir mektup yazıcısının hikayesine davet ediyorsunuz okurlarınızı. Peki, beklediğiniz bir yokken şu an kapı çalsa ve karşınızda postacıyı görseniz, isminizi söyleyip zarf uzatsa size ne hissedersiniz? Sizce mektubun insan hayatındaki yeri nedir?

İrem Uşar: Bir defasında böyle bir mektup aldım aslında. Mektup, yarı kapalı cezaevinden geliyordu. Kitabı, cezaevinin kütüphanesinde bulup okumuş 20 yaşında bir gençten… Başlığı: ‘100. Mektup’ idi. Yani ‘Ben Ayrıkotu’nu, bittiği yerden devam ettiriyordu bu genç adam. Dört duvar arasında esarette yaşamayı, orada geçen günlerini derinlikle anlatıyordu. İnanıyorum ki o mektuptaki gibi kimseye içini açmamıştır bir daha. Birbirini hiç tanımayan iki insan için çok özel, yoğun ve güçlü bir iletişimdi, mektuptu.

Tai-Chi gibi bir savunma ve meditasyon sanatı da var hayatınızda. Yazar ve yaratıcı kimliğinize nasıl bir katkısı var?

İrem Uşar: 15 yıldır içinde yoğrulduğum Tai Chi; yazıda sadeleşme, sezgisellik ve zihnin dirençsiz akma halini kazandırdı bana. Bir de hayatı rutinlere dalıp giderek değil, uyanıklıkta ve merakta geçirmeme yardım ediyor.

Merve Atılgan illüstratörlüğünün yanı sıra bale ve modern dans alanlarında da uzman. Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film-Animasyon Bölümü’nden mezun olan Merve Atılgan Uykusunu Arayan Çocuk dışında Berk Mucit Oldu kitabının da resimleyeni. Çocuklar tarafından çok sevilen çizgilerini nasıl yaratıyor merak ettik. Şimdi de sorularımızı Merve Atılgan‘a yöneltiyoruz.

Çizmek sizin için neyi ifade ediyor? Ya çocuklar için?

Merve Atılgan: Çizmek, benim için kafamda yarattığım hayali resimleri, o dünyayı yeniden şekillendirerek tasarlamak gibi. Yaptığım çizimlerde her zaman benim özümden bir parça var. Kendimi ifade biçimim, ruh halim ve kendi estetik algımın kağıtta buluşması da diyebiliriz.

Çocuklar için çizmek çok keyifli ve farklı bir deneyim. Yepyeni ve tamamen açık zihinler ile kendi hayal dünyamdaki sihiri paylaşıyorum. Bence bu çok mutluluk verici bir deneyim.

merveatilgan
Merve Atılgan

Çocuklar için çizme fikri nasıl gelişti? Diğer işlerinize göre çocuklar için yaptığınız çizimlerde ne gibi farklılaşmalar var?

Merve Atılgan: Çocuklar için çizmeye başlamak onların hayal dünyasını ve algılarını daha açmak istemem ile başladı aslında. Çizerliğin yanında çok uzun süredir bir dans geçmişim var ve bunun eğitmenliğini de yapıyorum. Her yaş grubundan çocuğa bale dersi verdim zamanında ve onları keşfettikçe, bu küçük bireylere dahil olmak ve kendimden birşeyler katma fikri çok hoşuma gitmeye başladı.

Çok sınırlamaları ve kalıpları olan bir sistemde yaşıyoruz. Çocuklar küçükten itibaren bu kalıpların içinde yaşıyorlar bence bu onların hayal dünyalarını da kısıtlıyor. Fakat çocuklardaki farklı düşünme potansiyeli yetişkinlerden kat kat fazla, bende buna katkıda bulunmak istedim.

Diğer işlerim ile çocuklara yaptıklarım arasında çok büyük farklılıklar yok aslında çünkü günümüz çocukları hangi yaş grubu için ne yapılırsa çok doğru

bir şekilde algılayabilecek kapasitede. Ben biraz daha sihir ve renk katıyorum onlar için diyebiliriz.

Sanatın başka dallarıyla da ilgilisiniz. Çok küçük yaşlarınızdan itibaren bale ve modern dans eğitimi aldınız. Birbirinden farklı bu disiplinler birbirlerinden besleniyorlar mı?

Merve Atılgan: Bale ve dans benim hayatımın diğer yarısı ve küçükten itibaren kattıkları paha biçilemez. En önemlisi bir iç disiplin katıyor ki bu hayatın her alanında gerekli birşey diye düşünüyorum. Onun dışında çok zor bir sanat dalı ve fiziksel olarak kattığı özellikler var tabii.  Eğer dans doğru kullanılırsa çok şey anlatıyor bence kişinin kendi hikayesini anlatıyor. Teknik bir yerden sonra kişisel tarz ile birleştiği zaman dansçı ruhu ortaya çıkıyor ki bu benim çizim yapmak  ile oldukça benzettiğim bir durum. O yüzden bütün görsel ve işitsel sanatlar birbirinden besleniyorlar diyebiliriz, herbiri birbirine bağlı.

“Uykusunu Arayan Çocuk” kitabını okuduğunuzda hem okur hem de resimleyen olarak nasıl hissettiniz?

Merve Atılgan: Uykusunu arayan çocuğu okuduğumda çok sevdim ve kendime çok yakın buldum, çünkü bende gece uykuları kaçabilen biriyim . Sanıyorum geceyi çok sevdiğim için bu güzel zamanı daha üretken bir şekilde değerlendirmek istiyorum. Bunun yanı sıra kitaptaki karakterin hayvanlarla olan iletişimi de çok hoşuma gitti, İrem Uşar çok tatlı bir şekilde çocuk ve hayvanlar arasındaki bağı ortaya koymuş  O yüzden resimlemesi keyifli ve çizerken beni gülümseten bir hikaye oldu.

“Uykusunu Arayan Çocuk” kitabının çizimlerini yapmadan önce nasıl bir ön hazırlık yaptınız? Özellikle yazar İrem Uşar’la çalışmanız nasıldı?

Merve Atılgan: Hikayeyi okuduktan sonra uzun süre gözümü kapatıp atmosferini kafamda canlandırdım. Genelde bir çizime başlama sürecim uzun süre sadece oturup düşünmek ve hayal etmek ile başlıyor. Sonra kitapta geçen hayvanlar ve nasıl uyudukları ile ilgili uzun bir araştırma yaptım ve herşey yavaş yavaş şekillenmeye başladı.

İrem ile tanışmamız ve birbirimizi sevmemiz birkaç saniye içinde oldu zaten ve bence aramızdaki bu güzel elektrik kitaba da yansıdı. Beraber oturup konuştuktan ve kafamızdakileri ortaya döktükten sonra herşeyin görselleşmesi kalmıştı zaten.

Bu keyifli söyleşiyi bizimle gerçekleştiren İrem Uşar ve Merve Atılgan’a teşekkür ederiz.

  • Uykusunu Arayan Çocuk
  • Yazar: İrem Uşar
  • Resimleyen: Merve Atılgan
  • Türü: Öykü-Çocuk
  • Baskı Yılı: Ekim 2016
  • Sayfa Sayısı: 28 Sayfa
  • Yayınevi: Günışığı Kitaplığı

İrem Uşar
1975’te İstanbul’da doğan İrem Uşar, Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon, Sinema Bölümü’nden mezun oldu. Muhabirlik, editörlük ve metin yazarlığı yaptı. 2010’da Belçika’nın Antwerp kentinde kaldığı yazarevinde, Assos yakınlarındaki Sivrice Deniz Feneri için Fenerden Taşınan Işık (2011) adlı resimli çocuk kitabını yazdı. Ardından, gülümseten aile öykülerini içtenlikle kaleme aldığı Kuuzu ve Lunapark Ailesi (2011), Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı 2011 Jüri Özel Ödülü’ne değer görüldü. Zıtlıklar üzerine düşündüren Lataşiba (2013) adlı çocuk romanıyla da dikkati çeken Uşar’ın son kitabı Uykusunu Arayan Çocuk (2016) resimli bir öykü. Yıllardır tai chi çalışan yazar, İstanbul’da yaşıyor.

Merve Atılgan
1989’da İstanbul’da doğdu. Beş yaşında başladığı bale ve modern dans eğitimi, tüm yaşamında etkili oldu. Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film-Animasyon Bölümü’nden mezun oldu. 2015’te başladığı illüstrasyon ve çizgi roman atölyesi çalışmalarını sürdüren sanatçı, yurtiçinde ve dışında çeşitli animasyon stüdyolarının, dergi ve galerilerin tasarım işlerini yapıyor, çocuk kitabı desenliyor ve karma sergilere katılıyor.

Gün Çağ Aydın
Takip için
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

“Yapay Zekâ, Doğanın Yerini Almaya Başladı”

Read Next

Yordam Kitap 10. Yılını Kutladı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *