Akasya Ağacındaki Umut

Kendine “Filiz” denmesini isteyen bir tavuğun öyküsü Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk. Bir kümeste diğer tavuklarla sıkış tepiş yaşayan, yumurtaları elinden alındığı için kuluçkaya yatma hayalleri kuran, açık alanda yürümeye dahi izni olmayan bir tavuk Filiz.

Bir fabl, çöl ortasındaki vaha gibidir bazen insan için. Öyle anlar, öyle anlardaki öyle acılar vardır ki niyeyse insana değerek anlatılmaz. İnsanı oturttuğumuz altın varaklı koltuğundan kaldırmamak için midir bu anlatım tercihi yoksa daima yok sayılan hayvana hakkını teslim etmek için midir, henüz karar verebilmiş değilim. Çokça düşündüm üzerine ama. Özellikle insanda yarattığı etkiye odaklandım her seferinde. Bu etki şunu diyordu her fablın sonunda: “İnsan; kendi türüyle kuracağı ilişkiyi düzenleyebilsin diye varım ben. Ben, hayvanların var ettiği ben, yine insana hizmet etmek için bir aracım. Ben de insanın gücünden nasibimi alanlardanım.” Sanki tüm fabllar bir başka anlatıyı işaret etmek içindi ama böyle olmamasını en derinden dileyerek okuduğum bir kitaptı Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk. Genç Timaş’tan okurlara sunulan bu fablın ismini duyduğum andan itibaren gerçekten bir tavuğun uçmasını hayal ettim, tavuğun uçmasının insanın herhangi bir eylemine işaret ediyor olmasını istemedim örneğin. Sayfalar ilerledikçe insan, hep bir adım gerisinde kaldı tavuğun. Ben bilinçli bir tercihle insanı karıştırmak istemedim bu kez asla okumama.

Kendine “Filiz” denmesini isteyen bir tavuğun öyküsü Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk. Bir kümeste diğer tavuklarla sıkış tepiş yaşayan, yumurtaları elinden alındığı için kuluçkaya yatma hayalleri kuran, açık alanda yürümeye dahi izni olmayan bir tavuk Filiz. Kendi bedenine bir insanın, bazen birden fazla insanın hakim olduğu Filiz, zorlandığı her ana bir hayal sığdırır. Hayallerinin bütünü aslında haklarının bütünüdür. Bir hayvanın hakları nelerdir? Yürüyebilmesi, koşabilmesi, hareket edebilmesi, yavrusunu besleyip büyütebilmesi, onun sıcaklığını hissedebilmesi, güneşi görebilmesi ve ona tüm gövdesiyle uzanabilmesi mesela… Bunlar bir insan için hak iken bir hayvan için hayal midir? Hakların sahibi ve karar vericisi olan insan, pek ironiktir ki kapital dünyada hayal kurmaktan çoktan vazgeçmiştir. Ancak Filiz, ona reva görülen esarete rağmen yüzünü güneşe dönerek direnir. Onun güneşi, başını her kaldırdığında orada olan bir “akasya ağacı”dır. Hiç hissetmediği mutluluğa, hep kurduğu hayallere ve asla vazgeçmediği umuda eş değerdir o akasya ağacı.

Bir gün, ona yaşatılanlar yetmezmiş gibi “ayıklanmak” üzere diğer “yaramaz” tavukların arasına atılır Filiz. Bir el arabasında ölmek üzere olan tavuklarla birlikte istiflenir. Ayıklanmasının sebebi artık yumurta veremiyor oluşudur. Çifçinin karısı, “Bunu ayırmamız gerek. Kümesten çıkar.” dediğinde aslında ne olduğunu anlamaz ama bazı kelimeler aynı anda herkes için aynı şeyi ifade etmez nasıl olsa. Filiz için ayıklanmak, özgürlük demektir. Kümes dışına ilk kez çıkacak, yaşadığını ilk kez hissedecektir. Yine hayaliyle tutunmuştur ona dayatılanın muğlaklığına. Ayıklanmak gibi birçok kelime bazen hem iyi hem kötüdür. Hem ölüm hem özgürlük aynı anda işitilebilir. Zaten bazen ölüm bile özgürlüğü çağırmaz mı?

Aynı türden olmanın hayatta birçok şeyi ortaklaştırdığı kabulüyle hareket etmek, ardından gelecek hayal kırıklığına hazır olmamaktır aynı zamanda çünkü aynılık, sorunsuzluktur çoğumuza göre. Sorunsuzluğun içindeki tahakkümü, yargıyı, sinmişliği görmezden gelmenin faturasını hayal kırıklığıyla öderiz çoğu zaman. Filiz’in öyküsünde de özgürlüğünün önünde sadece insan yoktur elbette. Kümesten çıktıktan sonra sığındığı çiftliği ve çiftliğin asıl sakinlerini unutmamalı. Ördekler, bekçi köpek, tavuk ve horoz Filiz’e eski hayatını aratacak kadar zor zamanlar yaşatırlar. Ancak Filiz’in, kimsenin bilmediği en neşeli sırrı olan akasya ağacıyla göz göze gelmek; onun tüm korkularını, kaygılarını, acılarını kısa süreliğine de olsa yok eder ve Filiz, “neşeyle gıdaklamaktan” geri durmaz.

Tüm direngenliğine rağmen gelgitlerinin gölgesinde debelendiği de olur. Değişimle gelen bilinmezlik, onu korkutur pekala. Tanıştığı yeni hayvanlar tarafından aşağılanmaktan deli gibi korkar örneğin. Hissettiği en yoğun duygu, yalnızlıktır. “Öbür tavuklar gibi davransaydım en azından yaşam bu kadar yalnız ve sıkıcı olmayacaktı.”diye içinden geçirdiği sırada farklılıkların, gerçek ve sağlıklı sevgiye ulaşmak için bir zenginlik sunduğunu öğreneceğinden habersizdir. Filiz, bu zenginlikle yabangülü çalılığının arasında karşılaşır. Özgür günlerinin başladığı andan itibaren ona kol kanat geren arkadaşı ördek Avare de bu karşılaşmaya ortaktır. Arkadaşlığın hangi koşullarda nasıl örülebileceğine dair epey sorgulama yapabildiğimiz bir yolculuk Filiz’inki. Yaşadığı çiftlikte diğerlerinden farklı düşünüp farklı görünen Avare’nin Filiz’in yanında konumlanması tesadüf değil yoksa. Aralarındaki en büyük farkı görmezden gelen ördek Avare’nin şu sözleri türler arası geçişkenliğin gerçekte duygular yoluyla sağlanabileceğinin göstergesi gibi:

Hepsi bu. Farklı görünüyoruz, birbirimizin yüreğinden geçenleri anlayamayız ama birbirimizi kendimize göre onurlandırabiliriz. Ben sana saygı duyuyorum.”

Farklılıkların, sevginin, bağ kurmanın öneminin işlendiği bu fabl, “emek” kavramının her koşulda en ön sırada yer alması gerektiğine işaret ediyor. Kurduğu hayallerin ona verdiği cesaretle ve yanından hiç ayırmadığı umuduyla yabangülü çalılıklarının içinde karşılaştığı farklılığa hayatını adıyor Filiz. Tüm olmazları hızlıca elinin tersiyle itiyor ve emeğe alan açıyor. Kendi ismini seçerken özellikle dikkat ettiği gibi:

“Dünyada bir filizden iyisi yoktuır. Sadece iyiye yönelmiştir.”

Yeşilbaş’ın bu yolculuğun neresinde olduğunu, yabangülü çalılıklarının arasındaki farklılığın ne olduğunu, bir gelinciğin bu yolculuktaki biricik hikayesini anlatmayacağım sizlere. Emeği ve umudu Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk’tan okuyun istiyorum. Sizler, bizler, onlar, hepimiz; “kendi türlerinin uzağındaki yalnız varlıklar” olabiliriz. Hikayenin sonunda aynılıkların içindeki farklılığı keşfedip ondan beslenmek ve farklılıkların içindeki aynılığa şaşırıp birbirimizle ortaklaştığımız her andan keyif alabilmek için Yeşilbaş’a kulak verelim:

“Ne olmuş! Farklı görünsek de birbirimizin değerini biliyoruz. Seni çok seviyorum.”

  • Uçabileceğini Hayal Eden Tavuk
  • Yazar: Sun-Mı Hwang
  • Çeviri: Pınar Savaş
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 2020
  • Sayfa Sayısı: 96 Sayfa
  • Yayınevi: Genç Timaş

Evrim Sayın
Latest posts by Evrim Sayın (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Akbank Sanat Kısa Film Kanalı Yayına Başlıyor!

Read Next

Oyuncu Kelly Preston Öldü

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram