Aynur Kulak 
Dört kitaptan birden bahsedecek olmak yeni yıla doğru ilerlerken yapılabilecek bir şey çünkü 2018 yayınevleri açısından kitapların bolca basıldığı bir yıl oldu. Umarım 2019’da da (KDV artacak olmasına rağmen) kitaplar açısından bollukla geçer.
Dördü de Alakarga Yayınları tarafından yayınlanmış olan Yağmur Damlaları Arasındaki Mesafe, Kağıt Adam, Öğlen Paris’te Sekizde Chicago’da, Sade’ın Karısı kitaplarının ilki bir Justin Ker kitabı olan Yağmur Damlaları Arasındaki Mesafe. Aslında kitap Kasım 2017 basımı fakat bu süre son çeyreğin de çeyreği olduğu için 2018 yılına dahil ettim. Bu bir öykü kitabı. Birbirleriyle hiç tanışmayan ama bir şekilde birbirlerinin hayatlarına değen insanların öyküleri var kitapta. Fakat aynı zamanda birbirine deyip hatta karı koca olup da birbirine hayatına değ(e))meyen insanların hikayeleri de var ki, özellikle Ayan Beyan hikayesi bu anlamda çok çarpıcı bir öykü. Dünyanın herhangi bir yerinde yazılmış bir şiirin uzak bir ülkede bir insan hayatını nasıl etkilediği de yine bu öyküler arasında saklı.
Kağıt Adam kitabı bir Gallagher Lawson romanı. Bu roman bana izlediğim dizilerden Black Mirror serisini hatırlatmakta. Geçirdiği kazadan sonra babası Michael’i yeniden, bir kağıt adam olarak yaratır. Michael, uğradığı felaketi ve taşrada yaşadığı hayal kırıklıklarını unutabilmek için evini, ailesini terk ederek şehre taşınmaya karar verir fakat daha otobüse yeni binmişken felaketler birbiri üstüne gelmeye başlar. Lawson’un kaleme aldığı roman son derece sürükleyici ve düşündürücü bir distopyaya sahip. İnsanların maskesiz sokağa çıkmadığı, denizkızlarının karada yalnız bırakıldığı, dünyanın ümitsiz bir karanlığa gömüldüğü zamansız bir zaman bu.
Öğlen Paris’te Sekizde Chicago’da bir Douglas Cowie kitabı. Jean – Paul Sartre’ın ebedi sevgilisi Simone De Beauvoir’ın Amerikalı bir yazar olan Nelson Algren’le yaşadığı aşkın romanı bu kitap. Beauvoir bir Amerika gezisinde Nelson Algren’le tanışır. Nelson’dan kendisini “gerçek insanların” olduğu yere götürmesini ister. Nelson, Beauvoir’ı önce hapishaneye, sonra da fahişelerin, kumarbazların,, alt sınıf Amerikalıların olduğu yerlere götürür. Simone tavukların “kemiklerini bile yiyen” abu genç romancıya aşık olur ve bizleri beklenmedik bir aşkla karşı karşıya bırakır.
“Bu kitabı seninle gönderiyorum.
Geçeceğin yerlerden belki o da geçer diye:
Gece ışıklarının fısıltıları altında tarihi sokaklarında senin Fransa’nın
Simone, bu şiiri de oraya gönderiyorum.
Benim de bir parçam seninle gelsin diye.”
Sade’ın Karısı bir Mireille Calmel kitabı. Calmel, Markiz de Sade’ın yaşadığı döneme o dönemin kişilerine ve özellikle söylemine sadık kalarak yani “büyük oranda gerçeklere sadık kalarak” kaleme aldığı bu güzel anlatıyla masumiyetin kaybedilişine, kutsal evlilik ahlakının sorgulanmasına girişiyor. Sade evlilikle ilgili şu cümleleri kuruyor: “Evlilik kalpleri acı ve dert karmaşası içinde bırakan, insanları zincire vurmak dışında bir şey yapmayan, unvan ve servetin utanç verici değiş tokuşu, çıkarcı ve rezil bir antlaşmadır” Sade’ın Karısı başından geçen onun kocasına, ailesine, krallık çevresine bakışını tümden değiştiren müthiş bir aşk oyununu anlatıyor bize. Ve bizi son derece ahlaksız ve aynı zamanda çekici bir hikayeyle baş başa bırakıyor.
|
|
|
|
|
- TOPRAKTA BÜYÜR, TOPRAKTA YAŞAR, TOPRAKTA ÖLÜR İNSAN - 9 Ağustos 2021
- NE TAM OLARAK SUYA, NE DE TAM OLARAK GÖKYÜZÜNE AİT: SAKARMEKE - 8 Temmuz 2021
- YÜRÜMEMİŞ İLİŞKİLERİN, HAYAL KIRIKLIKLARININ, VAZGEÇİŞLERİN VE KABULENMELERİN ÖYKÜLERİ - 20 Haziran 2021
FACEBOOK YORUMLARI
