Ayvali-Ayvalık; Başkalarının Savaşında Biz Sadece Kardeşiz

İstos Yayınları tarafından basılan, çevirisini Hasan Özgür Tuna’nın yaptığı Soloùp’un grafik romanı ‘Ayvali – Ayvalık’, mübadele tarihine ışık tutuyor.

Hüzünlü hikayeler, ayrılıklar, acılar, vatanından koparılıp anavatanına sürülmek ortak kaderidir mübadillerin. Yunanistan’da Türk olmak ve Türkiye’de Rum olmak nasıl zorsa, Türkiye’den gelen bir Rum ya da Yunanistan’dan gelen bir Türk olmak da o denli zordur yaşadığın vatanda.

Çocukluğum, 1924 yılında Selanik’in yakınlarında bir köy olan Vuriştin’den İstanbul’da Kestanelik Köyü’ne mübadele ile gelen dedemin anılarını dinlemekle geçti. Çocuktuk o zamanlar ve bu hikayeleri destan gibi dinlerdik. Gerçekten yaşanmış olan hikayeler bizlere masal gibi, dedelerimiz de masal kahramanı gibi gelirdi. Rumca’yı, Türkçe’den fazla konuşanların arasında büyüdük. Büyüdükçe aslında “yabancı uyruklu” olmadığımızı öğrendik.

Bizden ve yabancı kavramları yerleşti dilimize. Kim neden bizden? Kim neden yabancı? Anladık ki Türkçe bilmeyen Türkler bizimkilermiş. Dedemiz, çocuk olan bizlere palikari[1] dediğinde sevinir, aynı kelimeyi yabancı biri dediğinde ise üzülürdük. Ama nedenini çok geç anladık.

İstos Yayınları tarafından basılan, çevirisini Hasan Özgür Tuna’nın yaptığı Soloùp’un grafik romanı ‘Ayvali – Ayvalık’, mübadele tarihine ışık tutuyor. Midilli’den Ayvalık’a yapılan günübirlik bir yolculuğa koskoca bir tarih sığdırılmış bu romanda.

İki kıyıyı ayıran denizde birikmiş bütün hikayeler. Biraz dikkat kesildiğinizde yıllar öncesinden kalan çığlıkları martıların bugüne taşıdığını duyacaksınız. Soloùp, hasreti yüklenen, gözyaşlarıyla yelken açan gemilerin insanları vatanından uzaklaştırmasını resmediyor çizgi romanında.

Savaş’ın yaşattığı yıkım, meydanın çetelere kalması, korkarak yaşamak, her gün bir komşunun öldürüldüğünü bilmek yetmezmiş gibi bir de yerinden yurdundan edilmek düşüyor mübadillerin hüzünlü tarihine.

Yakın tarihimizin en büyük nüfus mübadelesi Lozan Antlaşması ile gerçekleşiyor. İki milyonun üzerinde mübadil yaşadığı toprakları terk etmek zorunda bırakılıyor. “Modern dünyanın” en kapsamlı nüfus mübadelesinde iki milyon insanın hikayesi kalıyor geriye.

Çığlık çığlığa hatıralarla dolu bir zorunlu göç hikayesi okuyacaksınız ‘Ayvali – Ayvalık’da. Birbirinden güzel çizimler boğazınızı düğümleyecek belki de. Soloùp, iki yakaya birden tutmuş aynayı. Bizzat gezip görmüş bu tarihin yaşandığı yerleri. Onun da dedelerinden dinlediği hikayeler gözünde canlanmış ve kağıda dökmüş tüm gerçekleri.

Dört Ayvalık’lı yazarın hikayelerinden oluşuyor roman. Soloùp, üç Yunan ve bir Türk yazarın hikayelerinden en etkileyicilerini kaleme alıyor. Fotis Kondoğlu, İlias Venezis, Agapi Venezi-Molivyati, Ahmet Yorulmaz’ın hikayeleri ile bu tarihe tanık oluyoruz. Kuşaktan kuşağa anlatılan hikayeleri ilk defa çizgilerle okuyabilme şansını elde ediyoruz.

Soloùp, romanı çizmeye başlamadan çok kapsamlı bir araştırmaya girişiyor. Bu açıda elinizdeki roman sadece dört kaynağa dayanmıyor. Kitabın sonunda yer alan kaynakça koskoca bir tarihin Soloùp tarafında tüm detaylarıyla incelendiğini gösteriyor.

Kitaptaki çizimler insanın vicdanına dokunuyor. Okuduğunuz cümleler çizimlerle birleşince olayların içine giriyorsunuz.

Marigo ve Hasan’ın aşk hikayesini okurken ayrılıkların tarihine tanıklık edeceksiniz. Dininden, milliyetinden ötürü birbirinden ayrılmak zorunda kalanların hikayesi belki de hiç bu kadar güzel resmedilmemiştir. Hasan’ın matbaacı ustası Vladimiros’un politik çözümlemesi ise kitabın bakış açısına nitelik kazandırıyor; “Mütemadiyen baskı gören biri varsa, ister Yunan olsun, ister Türk olsun fark etmez, sadece halktır oğlum.”

Çizgi-roman türündeki kitaplar okuduğunuz metnin görsel olarak akılda kalmasını sağlıyor. Ancak her çizgi romanda bu etkiyi görmemek pek tabi mümkün. ‘Ayvali – Ayvalık’, açığa çıkardığı hikayeler ve onların çizimiyle bir belge niteliğinde. Doğanın ve yörenin anlatım dili ve çizimi, yörenin tarihçesinin akıcı ve akılda kalıcı anlatımı son derece etkili.

Midilli-Ayvalık hattında zorunlu göçe tabi tutulmuş olan insanlığın en sade anlatımını bulacaksınız bu kitapta. Yerinden yurdundan edilmiş iki milyon insanın ortak hatırasının çizimle buluştuğu ‘Ayvali – Ayvalık’ kesinlikle gözlerden kaçmamalı. Anlatılan hikaye savaştan etkilenen tüm insanlığın ortak hikayesi aslında. Yıllar öncesinde iki yaka arasında gemilerle taşınan insanlık, bugün aynı denizlerden çocuk olup kıyıya vuruyor.

‘Ayvali – Ayvalık’ kitabı, Giritli’nin, Midillili’nin, Selanikli’nin, Ayvalıklı’nın hikayesi değil sadece. Bu kitapta yaşanan acı, vatanını terk eden bir Suriyeli’nin hikayesidir aynı zamanda. Ya da beyaz bayrağı siper ederek yaşam alanından ölmeden ayrılmaya çalışan Türkçe bilmeyen bir Kürt kadınının ve evde şafak sayan tüm annelerin hikayesidir.

  • Ayvali – Ayvalık
  • Yazar: Soloùp
  • Çeviren: Hasan Özgür Tuna
  • Sayfa Sayısı: 448
  • Baskı Yılı: 2016
  • İstos Yayınları

[1] Palikari: Rumca’da delikanlı, Türkçe’de küçümseme anlamında kullanılır.

 

Gün Çağ Aydın
Takip için
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

2015’te hak ettiği ilgiyi görmemiş şiir kitapları

Read Next

Direnen sanatı direnen çocuklar yazacaktır!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *