Mavi, dalgalı ve maceralı bir çocuk kitabı okumak ve okutmak istiyorsanız Müge İplikçi’nin yazdığı Acayip Bir Deniz Yolculuğu tam size göre…
Deniz hikâyelerini severim. Her ne kadar alakadar olmasam da, balık olan burcuma fazlasıyla uyduğumu biliyorum ve deniz sevgimi buna da dayandırıyorum biraz. Bir tekne alma ve içinde yaşama hayalleri bile kurmuş biri olarak balık burcu oluşum yadırganamaz bu durumda. Kitap söz konusu olduğunda ise neredeyse her konuyu sevsem de deniz, içindeki değişik yaratıklar, gemiler ve tabi ki bu konudaki fantastik hikâyeler ayrı bir ilgimi çekmektedir.
Okulumuzdaki öğrenci ve velilere yönelik olarak düzenlediğimiz bir yarışma için okuyabilecekleri kitap ararken 4.sınıflara Acayip Bir Deniz Yolculuğu’nu seçtik. Okuyunca bunu KitapEki’ne yazmamak için bir sebep göremedim. Zira Günışığı Kitaplığı’ndan çıkmış olan Müge İplikçi’nin bu kitabı güzel bir deniz hikâyesi.
O sırada iri bir su damlası Selim Amca’nın kucağına düştü. Selim Amca hemen penceresini kapattı; “Bir yağmur eksikti!” dedi. Ama iri bir damla daha düştü koluna. İşte o zaman anladı olup biteni. Yanında oturan Kerem, aşı derdine gizli gizli, iri iri gözyaşları döküyordu.
Büyükler kadar küçükler için de kitaplar yazmış olan Müge İplikçi’nin bu eseri Kerem’in aşı alerjisi ve korkusundan başlıyor aslında. Servisle geldiği okuluna vardığı bir sabah aşı günü olduğunu öğrenir Kerem. Ebru dışındaki herkes gibi Kerem de dramlardan dram beğenmektedir bu konuda.
Hemen hemen bütün Maltepe denize dökülmüştü. Çocuklar da. Bütün servis şoförleri de.
Keremle beraber servisteki çocuklar, okuldaki aşı haberini alan diğer çocuklar, dahası çevre okulların öğrencileri hep beraber aşı için ağlamaya başlamıştır. Döktükleri yaşlar sel olur ve Maltepe sahillerinden ta Marsilya’ya uzanacak bir macera başlar.
Ama sesi “balinanın” sırtında patladı. İri gövdesini sudan çıkarır çıkarmaz suları savurarak hoooop ters yattı “balina” ve onları farklı bir biçimde yuttu! Yaşlı adamla Kerem’i midesine değil, güvertesine indiriverdi. Şimdi ikisi de bu tuhaf teknenin “içindeydi”.
Okulun yakınındaki Kadir Bilmez isimli marketin önünde eski bir savaş teknesinin kopyası bulunmaktadır. Denize düşmüş olan Kerem ve servis şoförü Selim Amca kendilerini bir şekilde ismi Kibele olan bu teknenin içinde buluverirler. Teknenin seyir defterini bulan Kerem yazdığı satırlardan kaptanın zor bir durumda kaldığını anlar. Bunun üzerine yardım için Marsilya’ya gitmeye karar verirler. Çıktıkları bu zorlu görevde başlarına neler gelecektir ve acaba sonunda Marsilya’ya, kaptana ulaşabilecekler midir?
Hikâyenin en sonunda yazdığına göre bu kitap 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği’nin deniz arkeolojisi çalışmalarından biri olan “Foça-Marsilya Tarihe Yolculuk” projesini çocuklara yakınlaştırmak için hazırlanmış. Ayrıca internette Antik Çağ batıklarından yola çıkılarak aslına uygun inşa edilen gemi Kibele’nin gerçek yolculuğundan esinlenmiş olduğundan bahsediyor. 2009’da 56 günde tamamlanan bu zorlu yolculukta Kibele, Foça’dan yola çıkmış, gönüllü kürekçileriyle Akdeniz’i kat ederek Fransa’nın Marsilya limanına ulaşmış.
Sırf böyle bir proje için hazırlanmış olması bile kitabı çekici kılıyor. Heyecan uyandıran hikâyesi, eğlenceli dili ile Müge İplikçi ve çizimlerinin güzelliği ile kitabı daha değerli kılan Sedat Girgin çok güzel iş çıkarmışlar. Proje olsun veya olmasın çocuklarınız bu kitabı hak ediyor. Çocuklarla beraber kendinize de bir güzellik yapıp alın ve okuyun derim…
|
- EĞİTİM HAKKIMIZ SÖKE SÖKE ALIRIZ - 6 Haziran 2022
- Zeka mı? O da ne? - 3 Ağustos 2018
- Taşkafa; İdil ve inatçı dedesi… - 20 Nisan 2018
FACEBOOK YORUMLARI