Haşim Şahin’in toplumun hangi tabakasında olursa olsun rahat anlayabileceği üslubuyla dikkat çeken kitabı, şimdiden bir klasik olmaya aday diyebildiğimiz yapıtlardandır.
Günümüzde birçok tasavvufi öğretiye, tekkelere ve bu tekkelerin edebiyatına, sanatına, tarihine azımsanmayacak kadar ilginin arttığını görsek de doğru bilgiyi tarihsel metodoloji yardımı ile kullanan sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini görmekteyiz.
Tarihi olaylar aktarılırken her zaman belge konuşmaz daha doğrusu her zaman her vakanın, yaşanılanın belgesi olmaz işte bu anlarda özellikle sufi–tasavvufi anlatılarda bir tür ortaya çıkar ki hem edebiyat hem ilahiyat hem de tarihin alanına girer ve biz ona Menkıbe deriz.
İki ayrım olarak düzenlenen Dervişler ve Sufi Çevreler ‘in ilk bölümüdür Menkıbeler ve Velayetnâmeler.
Arapça ‘’nekabe’’ isabet etmek, bir şeyden bahiste bulunmak veya haber vermek kökünden türeyen menkabe, sözlükte “öğünülecek güzel iş, hareket ve davranış” anlamlarına gelmektedir. Dokuzuncu yüzyıldan itibaren İslam büyükleri için kullanılmaya başlandığını öğrendiğimiz bu türün ilk defa tarih kitaplarında kullanılabileceğini bize anlatan Fuad Köprülü olmuştur ve ondan itibaren Abdülbaki Gölpınarlı, Zeki Velidi Togan, Ahmet Yaşar Ocak ve bahis konusu ettiğimiz kitabın yazarı Haşim Şahin sıklıkla bu türden yararlandıkları gibi zaman zamanda bizzat menkıbenin kendisini konu edinmişler ve yayımlamışlardır.
Bu bölümde menkıbenin tarihsel değerinden, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinin belli başlı menakıbnamelerine, evliya ve tarikat menâkıbnâmelerinden, Bektaşi velâyetnâmelerine kadar bütünsel bir yaklaşımla menkıbe türü incelenmektedir.
Bu kısmın diğer bir konusu ise bilinen ilk Osmanlı menâkıbnâmesinin müellifi Yahşi Fakih’e ayrılmıştır.
Osmanlı Devleti tarihine dair yazılan ilk eserin sahibi olması hasebiyle büyük önem verilen ve Aşıkpaşazâde’nin ana kaynağı olan kitabı ile Yahşi Fakih, monografisi kitabın ilginç bölümlerinden birini oluşturur.
Bu bölümün son konusu ise Abdalan-ı Rum taifesinden Kalenderi tarikatına mensup Şücâeddin Veli’ye ayrılan satırlardır.14.yy. sonu ile 15.yüzyılın başında yaşadığı tahmin edilen ve Sultan Varlığı adıyla da anlatılan Şeyh Şücâeddin ’in hem bazı Velayetnâmelerde adının geçmesi hem de Osmanlı hanedan üyeleri ve devlet adamlarıyla yakın ilişkileri bu bölümde ilk defa Yusuf Ziya Yörükan’ın dikkat çektiği Vilâyetnâme-i Sultan Şücâeddin menâkıbnâmesinin çevresinde incelenmektedir.
Aynı zamanda kitabında adı olan, Dervişler ve Sufi çevreler isimli ikinci ayrım ise;
Selçuklu ve erken Osmanlı dönemine damga vuran Vefai tarikatına, Anadolu’yu kasıp kavuran mistik cereyanların önemli sufisi Tacü’l-Arifin Seyyid Ebu’l Vefa el-Bağdadi ve etkileri ile başlamaktadır. Selçuklular döneminin büyük kıyamı Anadolu’nun gördüğü en büyük sosyal-dini içerikli ayaklanma, Hacı Bektaş ve Dede Garkın gibi büyük ocakların oluşumunda etkisi, Rum Abdalları ve Osmanlı kuruluşunda oynadığı rol kitabın kanımca en önemli bölümlerinden birini oluşturmaktadır.
Daha sonraki bölümlerde, Balkanlarda yaşamış Kızıl Deli adıyla daha çok anılan Kolonizatör Türk dervişlerinden Kalenderi-Vefai Seyyid Ali Sultan, Bayramiye tarikatının ser çeşmesi Somuncu Baba, Anadolu’da kurulan ilk Türk tarikatı olan Bayrami tarikatı ve kurucusu erken dönemin en önemli mistik şahsiyetlerinden Hacı Bayram-ı Veli’nin vefatını takiben, Bayrami Melamiliğinin Emir Sikkini ile oluşum süreci, ikinci ayrımın devam edecek olan bir kısım monografilerini kapsar.
Gelibolu’da bir kültür hazinesi oluşturan Yazıcızâde ailesine ayrılan bölüm onların biyografilerini, tarih, din, kozmoloji gibi farklı alanlarda yazdıkları eserleri ele alıyor. Onlar yapıtlarıyla o çağlardan günümüze hâlâ seslenmeye devam ederlerken, Haşim Şahin hem Yazıcızâdelerin mistik şahsiyetlerine eğiliyor hem de eserlerinin bibliyografyasını sunuyor.
Sultan II. Mehmet devrinin, zamanla Bektaşilik içinde kendine yer bulacak olan Kalenderi ve Kolonizatör dervişi Otman Baba, Küçük Abdal tarafından kaleme alınan menâkıbnâmesi ile kitabın bir başka monografisidir.
Abdalları ile Balkanlarda birtakım fetih hareketlerinde bulunan Otman Baba, Fatih Sultan Mehmet ile karşı karşıya geldiği zamanlar ve aralarında geçen hadiseler oldukça ilginç anlatılardır ve monografi bu kısmı genişçe ele almaktadır.
Sonraki bölümlerde, Merzifonlu Piri Baba, Koyun Baba, Seyyid Velayet, Baba Haydar en-Nakşibendi, Beşiktaşlı Yahya Efendi ve La’lizâde Abdülbâki Efendi kitapta biyografilerine yer verilen diğer mutasavvıflardır.
Trabzon’dan İstanbul Beşiktaş sırtlarına gelen bir padişah sütkardeşinin öyküsünden, İkinci devre Melamilerinin çoğu zaman hüzünle biten hayatlarına, ciltler dolusu kitap yazan ince, görgülü yüksek zümre tasavvuf erbabından, kaba bir mizaca, çizgiye sahip kırsal kesim sufilerinin geçit yaptığı eserinde;
Akademik hayatı ve araştırmalarından bir seçki sunan Haşim Şahin’in toplumun hangi tabakasında olursa olsun rahat anlayabileceği üslubuyla dikkat çeken kitabı, şimdiden bir klasik olmaya aday diyebildiğimiz yapıtlardandır.
|
- Klasik Çağ Osmanlı Toplumunda Tasavvufi Şahsiyetler - 7 Kasım 2018
- Bir Türk Seyyahın kaleminden: İbn. Ecâ Seyahatnâmesi - 15 Ekim 2018
- Helenistik kültür öğeleri barındıran bir eser: İskendernâme - 19 Eylül 2018
FACEBOOK YORUMLARI