Felsefi açıdan erkekler ve sakal

Değişik bir kitapla karşı karşıyasınız. Tarihin sayfalarına göre erkek gücünün simgesi, bu cinsin biricik süsü, Chiviyazıları Yayınevinin Sakal Felsefesi adlı kitabında incelenmiş, anlatılmış ve bolca övülmüş. Cinsiyet ayrımını dikkate almadan okumanızı öneririm.

“Sakalın yapısı, maksadı ve kullanım alanları incelenecek, sanatsal münasebetlerine işaret edilecektir. Ardından tarihte Sakalın izi sürülecek ve sonra da Sakal bırakmaya karşı, önceki maddede ele alınmamış olan bazı itirazlara kısaca cevap verilecektir.”

En baştan belirtmem gerekir ki, okuyacağınız yazı cinsiyetçi, erkek şovenizmini destekleyen bir kitap üzerine. Chiviyazıları Yayınevi’nden çıkan Sakal Felsefesi, adından anlaşılacağı üzere erkekleri ve suratlarındaki o kıl yumağını anlatan, erkeklerin üstünlüğünü!?! vurgulayan bir kitap. Öyle ki çeviriyi yapan Özlem Koşar böyle bir kitabın çevirisi kendisine kaldığı için isyan ettiğini, çevirirken küfrettiğini anlatan yazısını önsöz olarak eklemiş.

“Velhasıl, ben bir kadın olarak bu kitabı çevirmiş olmanın vebalini bu önsözle üzerimden atayım dedim. Siz isterseniz kitabı ‘Sakal Felsefesi’ olarak okuyun, isterseniz de ‘Bir Kıl Folikülü Üzerinden Cinsiyet Eşitsizliğinin Trajikomik Anlatısı’!”

Çevirmenin notu yetmemiş ki, yayıncı Özcan Sapan da her ne kadar kendi sakalını sevse ve diğer sakallı türdeşleriyle dayanışma içinde olsa da kitap için özürler dileyen bir önsöz/not yazmış.

“Ama serzenişinde çok haklı yanlar vardı… Biliyorum birçok feminist arkadaşım ‘boyun devrilsin’ diyecektir ama öncelikle onlardan, sonra sakalsız yaşamlarını sürdürenlerden, tercih olarak sakalsızlardan özür dileyerek kısaca durumu özetlemek istiyorum…”

Daha kapağını yeni açmışken bu özür ve açıklama yazılarını okuduğumda için için gülmeden edemedim ve ‘erkekleri ne kadar övmüş olabilir ki’ diye düşündüm. Okudukça bu tip ayırım yapanları genelde hiç kale almayan yapımdan dolayı feminist olamayan benim bile dikkatimi çekecek kadar erkek ve sakal övgüsü yapıldığını gördüm.

“Madem Sakal erkekler için bunca lüzumlu da kadınlarda niye böylesi bir koruma yok? Bunun sebebinin şu olduğunu düşünüyorum ki nihayetinde kadınlar, asla erkeklerin katlanması beklenen sıkıntılara ve zorluklara maruz kalmak üzere yaratılmamıştır. Kadın, erkeğe yardımcı olarak yaratılmıştı, bunun karşılığında da erkeğin, cesaretle göğüs germesi gereken bir görev olarak, kadını bütün bu dış şartlardan elinden gelen gayreti esirgemeden koruması tasarlanmıştı.”

“Çünkü onu, erkeği en üstün bir şekilde farklılaştıran süs addediyoruz”

Erkeklerde sakal seven – sanırım babamın çoğunlukla sakallı oluşunun etkisiyle- biri olmama rağmen, iyi ki sakalınız çıkıyor dedirtecek kadar havalara giren yazar Thomas S. Gowing 1800’lerin ortalarında yaptığı bir konuşma metnini kitaplaştırmış. Yazıldığı dönem ve okuduğum cümleler bana Charles Dickens’ın Bay Pickwick’in Maceraları kitabını hatırlattı. Okuyalı uzun zaman olduğu için hayal meyal hatırlıyorum ama Bay Pickwick ve kulübündeki üyeler kendi çaplarında bir âlem olsalar da onları pek ciddiye alan yoktu. Sakal Felsefesi kitabı da bende böyle bir etki yarattığından olsa gerek, erkek üstünlüğü saçmalıklarını umursamadım.

Sakinliğinizi koruyup, üstün cins söylemlerini dikkate almadan okuduğunuzda kitap gerçekten ilginç bilgilerle dolu. Sakalın fizyolojisini açıklamak ve sağlık yönünden yararlarını saymakla başlıyor ilk sayfalar…

“Uzun Sakal bırakma alışkanlığı olan kişiler, tıraş olmaya kalktıklarında sıklıkla yüzde romatizmal ağrıdan ya da boğaz ağrısından şikayet ederler. Pek çok kronik boğaz ağrısı vakasında, çenenin altında, yani boğazın üzerinde Sakal bırakmak, şikayetin tekrarını önlemiştir.”

İşin sanatsal kısmından bahsettikten sonra tarihte sakalın hikayesine geçiyor kitap. Mısırlılar, Yahudiler, Araplar, Türkler, Grek ve Romalılar derken neredeyse her ırkın sakal geçmişini ve yine sakalla birlikte erkeklerinin üstünlüğünü anlatıyor. Bu tarih anlatımında sakalları kurtarmak için vergi ödenmesinden tutun da, erzak ihtiyacı için sakalın rehin bırakılma suretiyle para kazanılmasına, en ağır suçlar için sakal kesme cezasının uygulanmasına, sakalları altın ve mücevherlerle süslenmesine kadar her çeşit “kıl aşkı” mevcut.

“Sakalından utan”, “sakalının yüzü suyu hürmetine”, “sakalına tüküreyim”, “bu ulu sakal yalan mı söyleyecek” gibi deyimlerin çıkışları da sakalın tarihinde yer alıyor.

Erkek cinsine, hele de sakallı olanlarına övgü satırlarının yer almasına rağmen rahat okunan ve değişik bilgileri sunan bir kitap Sakal Felsefesi. O yüzden cinsiyet üstünlüğü saçmalığını dikkate almadan kitaplığınıza katabilirsiniz. İçinde yer alan sakal çizimlerinin bazıları çıkartma olarak hazırlanmış ve kitaba iliştirilmiş. Birbirinden ilginç erkek ve sakal tiplemelerini incelemek de ayrıca eğlenceli.

Kimsenin üstün olmadığı zamanların hayaliyle keyifli okumalar dilerim…

  • Sakal Felsefesi
  • Yazan: Thomas S. Gowing
  • Çeviren: Özlem Koşar
  • Chiviyazıları Yayınevi
  • Baskı Yılı 2016, 120 sayfa
Perge Dündar
Latest posts by Perge Dündar (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Aşk ve Sonsuzluğun Öyküsü: Morel’in Buluşu

Read Next

Gökkuşağının Altında Yaşam Var!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *