Feride Cihan Göktan 
Değişik yaşamları ve ilginç olayları görmenin, farklı insanlarla tanışmanın en kısa yoludur öykü okumak. Mesela Carry Davis’in Kuytu isimli öykü kitabı gibi bir kitaptan bahsediyorum.
Öykü okumayı sever misiniz? Hayatı sever misiniz, demek gibi bir şey bu. Değişik yaşamları ve ilginç olayları görmenin, farklı insanlarla tanışmanın en kısa yoludur öykü okumak. Mesela Carry Davis’in Kuytu isimli öykü kitabı gibi bir kitaptan bahsediyorum. Öykülerdeki karakterler ve olaylar, hayal gücünüzü zenginleştirecek ve sizi biraz daha hayatın içine, hayatın yaşanabilirliğine doğru çekecek. Sıradan gibi görünen yaşamların aslında sıra dışılığını, özeliksiz görünen insanların ne kadar ilginç olduklarını okuyacaksınız. Aynen etrafımızdaki durağan hayatın içinde gizli saklı kalmış kuytuluklara saklanmış sıra dışı, heyecan verici, bazen çok hüzünlü, bazen sevinçli şeyleri görmek gibi. Kuytulardaki derinlikler ve sürprizler. Farklılıklarımız.
Kitapta toplam 18 öykü var. Önce söylemeliyim ki duygusal öyküler. Yani duygularınızın harekete geçmesini istemiyorsanız okumayın derim. Hem duygusal hem de şaşırtıcı.. Üstelik bazı öykülerin de sonu açık. Siz dolduracaksınız mecburen.
Tüm öyküler sessiz sedasız yerleşim yerlerinde hani derler ya Tanrı’nın bile unuttuğu yerler, çoğunlukla bir deniz kenarı veya bir vadide geçiyor. Bu terk edilmiş yerlerde yaşayan toplumdan soyutlamış insanlar. Alışagelmemiş olaylar. Örneğin Ceket öyküsünde evini terk edip giden bir adamın yıllar sonra kadın kıyafeti ile geri dönüşü ve ailenin bu tuhaflığa rağmen sevgi dolu devam edişi. Buradaki “tuhaflık” sözcüğü bizim bilinçaltımıza çakılmış bir çivi tabii ki… Burada yazar cross-dresser diye isimlendirilen sadece karşı cinsin kıyafetleri ile dolaşmayı seven bir kahraman yaratmış. Yani karşı cinsin kıyafetlerini giymekten zevk alan insanların olduğunu ve bunun transseksüaliteden farklı olduğunu anlatıyor okura. Beynimizin içindeki o çakılmış çivileri oynatmak için yazılır böyle öyküler.
Yine okurların beğendiği öykülerden biri Creed öyküsüsü. Yine terk edilmiş bir kasabada yalnızlıkların çarpıştığı bir öykü. Hiç beklenmedik bir son.
Öykülerdeki kadınlar sokakta gördüklerimiz kadar sade ve iddiasız. Ama göremediğimiz kadar duygusal ve beklemediğimiz kadar içtenler. Bone öyküsünde kendini yaşlı ve çirkin hisseden orta yaşlı bir kadın yazarın aşk çırpınışlarını okuyorsunuz. Bu aşkın simgesi olan renkli bir bonenin nasıl renksiz ve kasvetli bir renge dönüştüğünün hüznü ile aşk, erkekler ve kadınlar ve tabii ki hayat hakkında düşüncelere dalıyorsunuz. Üstelik bu öykü Charlotte Bronte ile yayıncısı George Smith arasındaki gerçek hayatlarındaki gizemli ilişkiye atıfta bulunuyormuş. Bu öykü ile yazar, bir gerçeği edebi bir hüzünle okuruna yaşatıyor.
Galen Pike’nin Kefareti isimli öyküde iyi bir insan olmanın gücünü hissediyorsunuz. İyilik, adalet, suç ve suçluluk hakkında ince ince işlenmiş zengin bir öykü
Carry Davis ve Kuytu… Bir ay öncesine kadar hiç duymadığım bir yazar ve kitabıydı. Öykü grubundaki kitap kurdu bir arkadaşım tarafından tavsiye edildi. Şimdi de ben tavsiye ediyorum.
Öykü okumak insana iyi gelen bir şey…
|
Tıp doktoru ve akademisyen. İzmir'de yaşıyor.
- YOKSULLUĞUN DERİN HALİ: AÇLIK - 18 Mart 2021
- Mahcubiyet ve Haysiyet - 7 Kasım 2020
- Martin Eden’i Okumak veya Okumamak - 22 Ağustos 2020