
Pegasus Yayınları, çocukları polisiye türü ile tanıştırıp, okumaya müptela edecek müthiş bir seri yayımlamış.
Lasse-Maja Dedektif Bürosu serisinde dokuz adet kitap mevcut, devamının olacağını da müjdeliyorlar. Bu güzel seri ile tanışmam pek çok çocuk kitabında olduğu üzere yine oğlumun sayesinde gerçekleşti, geçen yaz National Kids dergisinde reklamını görüp seriden bir tane aldırdı bana, eline aldığı gün kitabı bitirip yenilerini istedi ve heyecanla okumaya devam etti, böylece ben de merak edip okumaya koyuldum.
İlk polisiye okumalarım ergenlik çağımda Agatha Christie serisi ile başlamıştı. En çok hoşuma giden yanı sonunda muhakkak gerilimin çözüleceğini bilmenin rahatlığıyla kendimi olayların akışına kaptırabilmemdi. Zira hayatta belirsiz ve çözümsüz bulduğum çok konu vardı ve kendimi edebiyatın limanında son derece güvende hissediyordum. Son yıllarda okuduğum polisiyelerde ise çözüm beklemiyorum, cinayeti veya suçu kimin işlediğinden çok, suçlu psikolojisi, ortam, bireylerin ve toplumun bakış açısı daha çok ilgimi çekiyor, Georges Simenon özellikle çok tercih ettiğim bir yazar haline geldi bu bakımlardan.
Gelelim Lasse-Maja Dedektif Bürosu serisinin Otelin Gizemi isimli kitabına. Lasse ve Maja çok yakın arkadaştırlar, Maja’ların evlerinin bodrum katında bir de dedektif büroları vardır ve bürolarında araştırma inceleme için gerekli gereçleri: fotoğraf makinesi, ayna, el feneri, büyüteç ve bilgisayar bulunmaktadır. Aileleri yılbaşı tatili için birkaç günlüğüne seyahate çıkınca, iki arkadaş onlarla gitmemek için epey dil döküp kalırlar ve Lasse’nin amcasının çalıştığı otelde ona yardım etmek isterler.
Otel müdürü yılbaşı programını açıklamak üzere çalışanları toplantıya çağırır. Bu toplantı esnasında yazar oturma sırasına göre tek tek otelin tüm çalışanlarının fiziksel ve duygusal özellikleri, karakterleri ve birbirleriyle ilişkileri hakkında bilgi verir. Otele çok seçkin bir müşteri diye anılan Akerö ailesi gelecektir ve otelin ekonomik durumu dikkate alındığında iyi ağırlanmaları çok önemlidir. Ailenin bir de köpekleri vardır ve geldikleri gün gizemli bir şekilde kaybolur. Akerö ailesi otel yönetimini sorumlu tutar ve ücret ödemeden ertesi gün otelden ayrılmak isterler. Lasse ve Maja bu sorunu çözmek için araştırmaya başlarlar ancak işleri hiç kolay değildir. Sahiplerince çok pahalı olduğu söylenen köpeği çalmak için neredeyse tüm otel çalışanlarının kendine özgü sebepleri vardır, hepsinin türlü sebeplerden paraya ihtiyaçları vardır ve olay günü suçlu olarak itham edilecek tuhaf davranışlarda bulunmuşlardır, bu durumda her biri suçlu olabilirdi. Bu arada Akerö ailesinin davranışları da hiç normal değildir. Sonunda iki arkadaş sorunu çözüyorlar, köpeği ve insanların tuhaf davranışlarının açıklamalarını buluyorlar. Bu kısımlarda detay vermekten özellikle sakındım çünkü okuyarak keşfetmek gerçekten çok zevkli.
Kitabın resimlerini çok beğendim ve özellikle kitap kapak tasarımı çok hoşuma gitti. Yazar ve çizerin arka kapakta alt kısımda, oturur halde yan yana fotoğraflarının konulup , konuşma balonlarına “bütün resimleri ben çiziyorum”, “bütün bu gizemli hikayeleri yazan benim” yazılması son derece sevimli görünüyor ve bence iyi fikir. Benim gibiler vardır herhalde, internette isimlerini tarayıp muhakkak resimlerini görmek isterim her okuduğum yazarın.
Resimler, kurgu, anlatım ve akıcılık, her yönüyle dört dörtlük bir kitap, keyifli okumalar dilerim.
![]()
|
- Artık Bir Kitabım Var - 5 Nisan 2018
- 1980’lerin Nijeryası’nda bir hikaye: Benimle Kal - 13 Şubat 2018
- Martıya Uçmayı Öğreten Kedi - 28 Ekim 2017