27 yaşında bu dünyadan göçüp gitmiş Janis Joplin, Jimi Hendrix, Kurt Cobain, Amy Winehouse gibi müzisyenin kitabı, onlara yazılmış bir kitap: Yirmi Yedi
Geçen hafta sonu hafiften hastaydım. Madem öksürüklü, mızır mızır bir insanım ve üstüme battaniye çekili halde kanepede pinekliyorum, o zaman film izlemek yararlı bir iş olacaktır dedim kendi kendime. Ve “fütursuzca indirme dönemi”mde zulalamış olduğum filmlerden “Behind the Candelabra” isimli olanı seçip izledim. İndireli çok olduğu için neden o filmi seçtiğimi hatırlamıyorum ama film bir piyano sanatçısı üzerine. Şov dünyasında yer almış Liberace isimli piyanisti ve sevgilisi olan başka bir adamı anlatan film, okuyup yeni bitirdiğim “27” adlı kitabı daha bir düşündürdü. Filmin ve piyanistin kitapla tam bir bağlantısı yok aslında ama ”ünlü olma” konusu aklıma böylece takıldı.
Neden ünlü konusuna takıldın derseniz, “27”, ünlü müzisyenleri anlatan bir kitap. Yaptıkları müziklerle birçok meslektaşını geçip ismini kitlelere duyurabilmiş bu müzisyenlerin ortak bir başka özelliği var. Kitap da bu yüzden derlenmiş/oluşturulmuş zaten. Bu insanların ortak özelliği 27 yaşında bu dünyadan göçüp gitmiş olmaları. Janis Joplin’den Jimi Hendrix’e, Kurt Cobain’den Amy Winehouse’a kadar dinlemeseniz de bir şekilde isimlerini duyduğunuz kişiler ve ünlü olmalarına rağmen isimlerini benim gibi duymamış olabileceğiniz müzisyenler de var bu kitapta. Bazısı aşırı doz uyuşturucudan, bazısı intihardan, bazısı trafik kazasından ve başka bir takım sebeplerden hayatını kaybetmiş. Bu kişileri okudukça “ünlü biri olma” kavramının aslında çok da istenebilecek bir şey olmayabileceği geliyor insanın aklına.
Bundan bir süre önce Madonna olamayacağımdan bahsetmiştim arkadaşlarıma. Tabii ki hepsi bana güldü, herhalde olamazsın deyip. Ben Madonna gibi ünlü bir kişi olmak istemeyeceğimi kastetmiştim. Evet, herkes tarafından tanınıyorsun, seni seven/hayran olan yüzbinlerce insan var ve daha bir sürü getirisi var ünlü olmanın ama bir de şöyle bir durum var. Ünlü biri olduğunda artık sen sen değilsindir, sürekli oynamaya, “mış“ gibi davranmaya ve istemediğin birçok şeyi istemediğin zamanlarda yapmaya mecbursundur. Muhtemelen böyledir diye düşünüyorum. İşte bu yüzden ünlü biri olmak istemediğimi söylemiştim.
“27” kitabı bir roman değil.
Spesifik bir konu hakkında araştırılıp ve derlenip bir sözlük ya da ufak bir ansiklopedi diye nitelendirebileceğimiz bir kitap olmuş. Herkesin ilgisini çekmeyebilir belki ama benim gibi müzikle ve dinlediği müziği besteleyen, yorumlayan kişilerle ilgilenen insanlar için ilginç bir kitap. Aslında kitap ünlü birer müzisyen olmuş kişilerin doğumlarından başlayıp 27 gibi çok çok genç bir yaştaki ölümlerine kadar geçen hayatlarını ve ünlenme maceralarını anlatıyor. Ama ben o kişilerin “ünlü olma” ile mücadele etmelerini ve bazen baş edememelerini –ki düşününce aslında gerçekten zor bir şey- hissettim ve içimde bir burukluk yaşadım.
Herkes bu kitabı okusun diyemem ama konuya yani müziğe, müzisyenlere ve hayatlarına dair ufak da olsa bir merakı olan insanlara tavsiye ederim. Hem şimdiye kadar duymamış olabileceğiniz müzik ve müzisyenleri keşfetme şansı yakalayabiliyorsunuz hem de anlattığım gibi meşhur hayatların iç yüzünü biraz olsun fark edebiliyorsunuz.
Hayat aslında çok tuhaf… Neyse ki ben Madonna ya da kitaptan örnek vermem gerekirse Jimi Hendrix gibi ünlü biri değilim ve o yaşı geçtiğim için kitaptaki “27 Kulübü”nde yer almıyorum diye bir düşünce ile yazımı bitiriyorum.
Yazının fon müziği: David Bowie – “I’d rather be high”
|
- EĞİTİM HAKKIMIZ SÖKE SÖKE ALIRIZ - 6 Haziran 2022
- Zeka mı? O da ne? - 3 Ağustos 2018
- Taşkafa; İdil ve inatçı dedesi… - 20 Nisan 2018
FACEBOOK YORUMLARI