“Aralıktan Sızan Karanlık” alt başlığındaki bu ön üç öykü, oldukça başarılı bir seçki. Bilgi Yayınevi’nin diğer seçkilerine de merak uyandıran, güzel bir çalışma.
Adına “zaman” dediğimiz süreç aslında anlamakta zorlandığımız bir kavram. Anlaşılabilir kılmak için çeşitli evrelere böldüğümüz, her evreyi de farklı adlandırdığımız bu kavramın en önemli dönemeçlerinden biri; içinde yeniden başlamayı, yenilenmeyi ve en çok da ümidi taşıyan “Yılbaşı” adını verdiğimiz dönemeç.
Hedefler koyarak zamanın ileriye gidişine anlam yüklemeye, onun yaşamı sonlandırmaya yönelik gidişini yumuşatmaya çalışsak da; “Yılbaşı” dediğimiz ve yeni bir yıla girişin başlangıcı olarak düşündüğümüz o kısa anı olabildiğince coşkulu, olabildiğince hissederek yaşamak isteriz. Yılbaşını iyi geçirirsek, onun başlangıçlık ettiği bütün bir yılı da çok iyi geçireceğimizi düşünürüz. Arkamızda bıraktığımız zamanla birlikte yaşadığımız bütün kötülükleri, olumsuzlukları, başarısızlıkları bir daha yaşamamayı umarak ve dileyerek, ilerdeki güzeli yakalamak uğruna yeni hedefler koyarız. Yılbaşını yaşamda önemli kılan işte bu hedeflerdir, bir dönem noktası olarak kabullenerek ona yüklediğimiz bu anlamlardır. Onun için de; eskisinin gidişi, yenisinin gelişi demek olan o başlangıç noktasını, yılbaşını coşkuyla kutlamaya çalışırız.
Aslında yılbaşı; bir dönüm noktasından çok, zaman denen döngüye yüklediğimiz anlamı daha da bir güçlü kılmak için ya da, sürekli olduğunu düşündüğümüz bu döngüyü yavaşlatmak için uydurduğumuz bir avuntu noktasıdır. Sürekli olması aslında yaşamımızı eksilten bir şeydir ve insanın kabullenmediği o son noktaya yaklaşmanın göstergesidir. Hem yeni bir başlangıç noktasıdır, hem de bitişin simgesidir yılbaşı.
“Karanlık Yılbaşı Öyküleri” insanın büyük anlam yüklediği bu başlangıç noktasından hareketle yazılmış öykülerden oluşan bir öykü seçkisi. On üç farklı yazarın yazdığı, on üç öyküden oluşan kitaptaki öykülerin ana izleği hepsinde ortak; yılbaşı kavramı ve insanların ona yüklediği anlamlar. Bu ana izlekten yola çıkarak yazılan öyküler başka birçok ortak özelliklere de sahip. Hepsi gerilimli birer korku öyküsü ve hepsi Gotik Edebiyat tarzında sınıflandırabileceğimiz türden öyküler.
Yaygın tanımıyla Gotik Edebiyat, 18. yüzyıl Avrupa’sında gelişen bir tür olarak Ortaçağ’ı hatırlatacak şekilde doğaüstü güçlerin, esrarengiz şatoların, canavarların ve hayaletlerin anlatılarını kapsar. Gotik türün ortaya çıkışında devrin pozitivist aydınlanmacı anlayışını yadsıyan inkârcı bir tutum belirleyicidir. Aklın egemenliğine karşı metafiziğin ve bâtıl inançların yüceltildiği Ortaçağ’a dönüş arzusu söz konusudur.
Günümüzde bu tarzın yeniden kabul görmesinin sebeplerini incelersek; geriye dönme isteğinden, karşı duruştan çok, içinde yaşadığımız bu çağın, insana aklının ve duygularının sınırlarını zorlayacak kadar savaşları, yıkımları ve dünyanın da yok oluşunu hazırlayan felaketleri bize yaşatıyor olmasıdır.
Bu kadar acı ve kıyımların olduğu zamanımızı anlatacak en iyi sözcükler aslında gotik edebiyatın temalarını da tanımlayan sözcüklerdir. Görsel medya sayesinde artık doğal hale gelen ölüm, seyirlik bir oyunmuş gibi algıladığımız cinayetler, şeytani güçler, hortlaklar, karabasanlar, paranoya, şiddet ve doğaüstü olaylar, nevrozlar, kişilik bozukluklarının pençesinde insanlığını yitirmiş birey. Bütün bunlar aynı zamanda Gotik edebiyatın öne çıkan temalarıdır.
Bu tarzda yazılan öykü ve romanlarda karakterlerin psikolojik derinlikleri ön plandadır. Metni özgün kılan, okuru metne kilitleyen bir gerilim unsuru olarak iyi bir iç gözlem yeteneği ve derin psikolojik çözümlemelerin yapıldığı karakterlerin yaratılması metnin başarısını sağlar. Mekânların tekinsiz hava yaratarak tedirgin edici özellikler taşıması da Gotik tarzın vaz geçilmezidir. Bilinmeyenin korkusu bu türün olmazsa olmazlarındandır.
İşte “Karanlık Yılbaşı Öyküleri”ni okuyunca, bütün bu özellikleri yoğun taşıyan öykülerden oluşmuş güzel bir kitabın dünyasına girmiş oluyorsunuz. Hepsi birbirinden güzel ve sürükleyici kurgulanmış, merak, heyecan ve tedirginliğin çok iyi kullanıldığı, kaliteli öykülerden oluşan seçki özenle hazırlanmış. Birbirinden güzel on üç öykü ve on üç yazar. Okurken büyük zevk alacağınıza eminim. Ayrıca, yılbaşı izleğini merkeze alarak yazılan bu öykülerdeki yan konuların, güncele eleştiri niteliği de taşıyor olması, kitabı okunur kılan nitelikli özelliklerden.
Sistemin köleleştirdiği çalışma yaşamı içinde kendine zaman ayıramayan kadın karakterin hem çalışma hayatındaki sıkışmışlığını, hem de toplumun kadına yüklediği sorumlulukların yarattığı baskının psikolojik gerilimi ve o gerilimde yaratılan öykü atmosferinin tekinsizliğini yansıtan bir öyküyle başlayıp define aranılan mağaralar, ne olduğu anlaşılamayan karartılar, azı dişleriyle tanımlanan yaratıklar ve onların uyandırdığı korkuyu yaratan olaylar dizisini yer aldığı heyecanın yansıtıldığı öyküleri büyük bir keyif ve heyecanla okuyorsunuz.
Charles Dickens’a saygıyla yazılan ve Dickens’ın gölgesinde kalmayacak kadar derinlikle yaratılan tekinsiz bir yılbaşı gecesinin kişinin kendini sorgulamasına dönüşen psikolojik derinliği ve bu derinliğin hiç de aykırı kaçmayan akıl almaz ayrıntılarla tamamlanan öykü; geleneğe yaslanan ama günceli de yakalamış çok güzel bir öykü.
Gezi dergilerine çektiği fotoğraflarla kazandığı paraları resim malzemesi almak için kullanan parasız bir ressamın, yılbaşının hemen öncesi gittiği bir kanyonda kaldığı evde geçirdiği gecede karşılaştıklarının anlatıldığı öykünün yarattığı gotik mekânın fantastiği de içeren atmosferi oldukça başarılı çizilmiş. Adıyla ilişkisini merak ederek başladığınız bu öyküyü okurken içinizin ürpermesini engelleyemiyorsunuz.
Yılbaşı kutlamasına karşı olan bir adamın arkadaşlarıyla eylem yapma hazırlıklarının sonucunda insanlara yöneltemediği hıncını, Noel baba kılığındaki bir adamdan çıkarmak isteğiyle hareket ederken başına gelen inanılmaz olaylardan hareketle anlatılan öykünün güncele eleştirilerinin, yaşamın gotikliğini ortaya çıkarması oldukça ilginç.
“Aralıktan Sızan Karanlık” alt başlığındaki bu ön üç öykü, oldukça başarılı bir seçki. Bilgi Yayınevi’nin diğer seçkilerine de merak uyandıran, güzel bir çalışma.
|
- Okuyanı derinden sarsan bir hikâye; Eşiktekiler - 12 Nisan 2018
- Gerçekleri görmek için bir çağrı; İçimdeki Gölge - 27 Mart 2018
- Mete Kaynaroğlu imzalı öyküler; Spartaküs’lerin Ölümü - 6 Mart 2018
FACEBOOK YORUMLARI