“Göze göz, dişe diş”

Dişlerimin Hikayesi dünya edebiyatında yerini alalı dört yıl olmasına rağmen şimdiden çağdaş edebiyatın önemli kilometre taşları arasına girdi bile.

Sizlere tüm bu dişler hakkında muazzam hikayeler anlatacağım. Dişleri almanız, evinize götürmeniz, taktırmanız, kullanmanız veya yalnızca üzerine titremeniz için ısrar edeceğim. Saecula saeculorum. Yani ilelebet. Aksi takdirde-hafif tehditkar bir tavır takınıp biraz abartılı bir üslup kullandım burada-şayet bu kutsal emanetler müzayede sonunda sahiplerini bulmazsa yurtdışına satılacak.

Bir kitabı anlatmaya genelde böyle başlamam. Aslında hiç bu şekilde başlamamıştım. Daha en başta kitaptan bir paragraf alıp anlatmaya başlamak kolaycılık gibi gelmiştir bana hep. Fakat bu kitap için durum farklı. Kitap farklı çünkü. Çağdaş edebiyat yapıtları içinde şahsına münhasır bir kitap, dolayısıyla şahsına münhasır bir yazarla karşı karşıyayız.

Dişlerimin Hikayesi, kendi yerini kendi belirleyen, yapısıyla, kurgusuyla okuyucunun dimağında unutulmayacak anlatım özellikleri bırakan bir eser. Yayınlanmasını bekleyenlere bir hediye olarak gelen Dişlerimin Hikayesi dünya edebiyatında yerini alalı dört yıl olmasına rağmen şimdiden çağdaş edebiyatın önemli kilometre taşları arasına girdi bile. Siren Yayınları‘nın yayımladığı, dilimize Seda Ersavcı tarafından kazandırılan Valeria Luiselli kitabı olan Dişlerimin Hikayesi, yazarın ikinci kitabı. İlk kitabı Kalabalıkta Yüzler ayrı bir yazı konusudur elbet.

“Bugün karşımızda paha biçilmez parçalar var, zira sadece takma dişleri zamana yenik düşenlere fayda sağlamakla kalmıyor, her biri aynı zamanda kendi içinde bir mesel barındırıyor, bütün olarak ele alındıklarındaysa kutsal yazıtların en önemli öğretilerinden birinin gerçek mealini bizlere hatırlatıyorlar: “Göze göz, dişe diş.” Bu meşhur vecize genel kanının aksine bir intikam yemini değil de, objelerin ardında yatan inceliklerin kıymetini bilmek için yapılan bir çağrıdır, çünkü Tanrı dişlerin ayrıntılarında gizlidir.”   

Dişlerimin Hikayesi bir müzayedecinin hayatını anlatıyor. Gustavo Sanchez Sanchez. Kısaca Otoban. Gustavo’nun birinci tekil şahıs olarak hikayesini anlatmaya başlamasından itibaren okuyucu olarak Gustavo’nun kişisel hikayesinin içinde yol aldıkça aslında bu hikayenin bir baba-oğul hikayesi olduğunu anlamaya başlıyoruz. Valeria Luiselli, kitabın en başından itibaren hikayeyi o kadar hızlı anlatmaya başlıyor ki okunması gereken birçok sayfa olmasına rağmen hikayenin tamamını neredeyse anlattığını düşünmeye başlıyorsunuz. Fakat yazar hikayeyi hiç umulmadık yerlerde öyle bir açıyor ki; kurgunun ustalığı okuyanın iştahını kabartıyor. Bir karnavalın tam ortasında hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemeksizin okumaya devam ediyorsunuz. Bu karnavalın içinde Virginia Woolf da var, Marcel Proust da, Marilyn Monroe da. Hiçbir şey dışarı da kalmıyor. Her ayrıntı yerli yerinde ve olması gerektiği şekilde.

İnsanın o kötü, hatta alçak taraflarını şaşırtıcı bir ironiyle okuyucuya aktaran Luiselli’nin ustalığı daha çok kurguda ortaya çıkıyor. Ne kadar alçak olurlarsa olsunlar aslında bizleri, bizlerin ta kendisini anlatan  Luiselli’nin karakterlerine olan aşinalığımız, benzerliğimiz Dişlerimin Hikayesi’nin neden çağdaş eserler arasında farklı bir yerde olduğunun ispatı olarak beliriyor.

Latin Amerika topraklarında Latin Amerikalı bir yazar tarafından yazılan Dişlerimin Hikayesi safi edebiyat olarak karşımıza çıkıyor. Böyle bir kitabı okumayı her okuyucu ister elbet. Saf ve gerçek bir edebiyat diyebiliriz Dişlerimin Hikayesi için.

Ve tabii ki şu cümleyi bir kez daha yazarak bitirmeliyiz yazıyı:

“Tanrı dişlerin ayrıntılarında gizlidir.”

  • Dişlerimin Hikayesi
  • Yazar: Valeria Luiselli
  • Çeviri: Seda Ersavcı
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Eylül 2017
  • Sayfa Sayısı: 187 Sayfa
  • Yayınevi: Siren Yayınları

 

Okuma önerisi!

Aynur Kulak’ın incelemesi; “Hiç kimsenin ve herkesin ustası; Juan Carlos Onetti
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Juan Carlos Onetti imzalı Veda EderkenYarın Başka Bir Gün OlacakArtık Fark Etmediğindeisimli kitaplar Alakarga Yayınları tarafından yayımlandı.

Aynur Kulak
Vinkmag ad

Read Previous

“Ben ilk ne zaman öldürülmüştüm!”

Read Next

Yordam Kitap ve Yordam Edebiyat’tan Yeni Kitaplar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *