İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesinden; Beni Asla Bırakma

Beni Asla Bırakma‘da daire şeklinde bir zaman akışı var. Lirik ben Kath, olayları anlatmaya başladığında otuz bir yaşında ve on bir yıldır bakıcılık yapıyor, yani on bir yıldır bütün çocukluğunu birlikte geçirdiği arkadaşlarından ayrı.

Günden Kalanlar’ı okuduktan sonra, Kazuo Ishiguro’nun bütün kitaplarını okumalıyım, diye düşünmüştüm. Sevdiğim diğer insanlar gibi sevdiğim yazarlar da kalbimin bir köşesine yerleşir ve hayatımın bir parçası olur. Beni Asla Bırakma ile bu yerini sağlamlaştırdı Ishiguro.

Bilimin ilerlediği, ölümcül hastalıklara çareler bulunan bir dünyanın aynı zamanda katı ve zalim bir dünya olabildiğini gösteriyor roman bize; hem insanlığı ilgilendiren önemli konulara değiniyor hem de duyguları ince ince işliyor.

Hikayenin kahramanları, bağışçı ya da bağışçıların bakıcısı olana kadar dış dünyayla bağlantısı olmayan öğrenciler. Hailsham adındaki bir yatılı okulda kalıyorlar, buradaki yaşamlarından öncesi yok onlar için, çünkü başkalarının hastalıklarına çare olmak için klonlanmışlardır. Bu nedenle bedenlerine çok iyi bakmaları istenir. Bu okulu kuranlar, onların sanat ve spora büyük önem veren gözetmenler tarafından eğitilmesini sağlar. Hailsham, bu yönüyle klonlanmış diğer insanların kaldığı yerlerden çok daha iyidir; amaç buradaki öğrencilerin mutlu bir çocukluğa sahip olmalarıdır. Gerçekten de romanın sonunda anlatıcı Kath’in elinde kalan sadece Hailsham ile ilgili anılarıdır. Fakat bir yandan da onlara ileride yaşayacaklarının açık ve net bir şekilde söylenmemesi sorgulanır.

Tommy, Hailsham’da geçirdiğimiz bütün yıllar boyunca gözetmenlerin bize neyi ne zaman söyleyeceklerini hep dikkatle zamanladıklarını düşünüyordu; yani biz her zaman verilen en son bilgileri anlayamayacak kadar genç oluyorduk. Ama tabii ki bir yere kadar anlıyorduk bize anlatılanları, bu sayede bütün her şey biz doğru dürüst araştırmadan önce kafamıza yerleşmiş oluyordu.” (sayfa 85)

Hailsham’da kaldıkları sırada resim yapmaları, şiir yazmaları için yüreklendirilirler. Yaptıkları birbirlerinin odalarını süslerken içlerinden seçilenler Madam’ın galerisi dedikleri bir yere gönderilmektedir. Bu sayede onların da bir ruhu olduğu diğer insanlara gösterilmek istenmiştir. Fakat insanları büyük bir umutsuzluğa sürükleyen savaştan sonra, 50’li yılların başında bilimde peş peşe, büyük adımlar atılmış, bunun yarattığı sevinçle durup olanları gözden geçirmeye, doğru soruları sormaya vakit kalmamıştır. Daha önce tedavisi olmayan hastalıklara çareler bulunması aniden yeni olasılıkları gözler önüne sermiş, dünya ancak bunu görmek istemiştir. İnsanlar bağışçıların varlığından ne kadar rahatsız olurlarsa olsunlar, asıl ilgilendikleri kendi çocukları, eşleri, anne-babaları ve arkadaşları; onların kanserden, felçten, kalpten ölmemesidir. Kısacası dünyanın organ bağışı yapacak öğrencilere ihtiyacı vardır. Durum böyleyken onları insan olarak görmeye hep karşı olmuşlardır.

Romanda daire şeklinde bir zaman akışı var. Lirik ben Kath, olayları anlatmaya başladığında otuz bir yaşında ve on bir yıldır bakıcılık yapıyor, yani on bir yıldır bütün çocukluğunu birlikte geçirdiği arkadaşlarından ayrı. Bu, onun geçmişi bir yetişkin bakışıyla değerlendirmesini sağlıyor.

Hailsham’daki yaşam ve devamı anlatılırken Kath’i çok yakından tanıma imkanı buluyoruz. Arkadaşlarıyla, özellikle çok yakın olduğu Ruht ve Tommy ile yaşadıkları; aralarındaki yakınlaşmalar, duygusal çekişmeler, arzular, korkular; kendisiyle hesaplaşmaları, Tommy’e duyduğu ve yıllarca kendine bile itiraf edemediği aşkı, biribirlerine tutunmaya çalışsalar da hayatın onları birbirinden koparışı, sonuçta anılara tutunarak kendisine biçilen hayatı sürdürmesi İshiguro’nun ince, derin anlatmıyla kaleme alınmış.

‘Sanırım haklısın Kath. Sen gerçekten çok iyi bir bakıcısın. Eğer sen, sen olmasaydın, benim için de çok iyi bir bakıcı olurdun.’ … yana oturuyor olmamıza rağmen kolunu omzuma attı. Sonra : ‘Bir yerlerde bir ırmak olduğunu düşünüp duruyorum.’ dedi. ‘Suları coşkın bir ırmak. Suyun içinde iki kişi var ve birbirlerine tutunmaya çalışıyorlar, bütün güçleriyle uğraşıyorlar, ama sonunda dayanamıyorlar. Akıntı çok kuvvetli. Birbirlerini bırakmak, ayrı yerlere sürüklenmek zorundalar. Sanırım bizim durumumuz da bu. Çok yazık, Kath, çünkü birbirimizi bütün hayatımız boyunca sevdik. …’“ (sayfa 266)

  • Beni Asla Bırakma
  • Yazar: Kazuo Ishiguro
  • Çeviri: Mine Haydaroğlu
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 17. Baskı / Mart 2018
  • Sayfa Sayısı: 272 Sayfa
  • Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

 

Okuma önerisi!

Bütün Eserleri – Sait Faik Abasıyanık

Doğuş Sarpkaya’nın incelemesi; “Ortanca Çocuk Sevgisi”
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Sait Faik Türk Edebiyatı’nın tartışmasız en iyi öykücülerinden biridir. Sait Faik’in sıradan insanların yaşadıklarını nasıl canlı ve gerçekçi bir dille anlattığı konusunda hepimiz hemfikirizdir.

Nalan Arman
Vinkmag ad

Read Previous

Saf ve büyük aşklar; Beyaz Geceler

Read Next

Bir Değişim Kitabı: Mutluluk Projesi

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *