Bir İhtimal Daha Var, O da Ölmek mi Dersin?

İntihar üzerine risalesinde herkesin üzerine fikir yürüttüğü bu eylemi anlamaya çalışırken tam da aslında konuşulması gerekenleri ortaya dökmeyi planlıyor, Critchley.

“Bu bir intihar notu değil”.

Simon Critchley, Pharmakon Yayınevi tarafından yayımlanan İntihar Üzerine Notlar’ına bu cümleyle başlıyor, ironik bir şekilde. Ölüm ve intihar üzerine yazıp varoluş karmaşasını kendisine dert edinmiş, sonunda da ya intihar etmiş ya da kendi ölümlerini hazırlamış yazarları selâmlıyor bu cümlesiyle. Critchley’in meselesi, daha çok intihar üzerine bu kadar çok yazıp konuşup da bu kadar az şey söylenmesiyle… İntihar üzerine risalesinde herkesin üzerine fikir yürüttüğü bu eylemi anlamaya çalışırken tam da aslında konuşulması gerekenleri ortaya dökmeyi planlıyor, Critchley.

Cevapsız Sorular

İnsanlığın ezeli ve ebedi sorularından biridir: Neden yaşıyoruz? Herkesin kendine göre bir cevabı vardır, bu soruya. Çoğu zaman cevapsız kalan soru ise bir insanın neden kendini öldürdüğüdür. Bu soruyu cevaplamama konusunda inatçı davranırız hatta. Çünkü intihar, kimi zaman kendi türümüze ihanet kimi zaman kendi ruhsal bütünlüğümüze saldırı kimi zamansa kendi anlamsız varoluşumuza bir ayna olarak görülür. Dolayısıyla saldırgan bir eylemden korunmanın en güzel yolunun kaçmak olacağını düşünüp cevapla cebelleşmeyi erteleriz. Bu da intihar konusunda garip bir dilsizliğe iter bizi. Bu dilsizliğin garipliği, aslında intihar hakkında konuştuğumuzu düşünürken bile dişe dokunur bir şey söylemekten aciz olmamızdan kaynaklanıyor. Hepimizin bir insanın kendi canına kastetme eylemiyle ilgili söyleyeceği tonlarca şeyi, anlatacağı milyonlarca örnek olayı varken, “niçin intihar edilir?” sorusunu cevapsız bırakmamızdır, ilginç olan.

Critchley, bu kararsızlığı tespit ederek başlıyor risalesine: “İntihar bizi hem tuhaf bir ketumluk hem de alışılmadık bir gevezelik halinde yakalar: Hem sözcüklerimizi yitiririz hem de sözcüklerle dolup taşarız. Ne var ki, gün gibi ortadaki bu çelişki hiç de meselenin esasına ilişkin değildir. Konu intihar olunca, bizi kuşatan bir engellemeyle, düşünceye ket vuran bir geri çekilmeyle; muazzam bir toplumsal, ruhsal ve varoluşsal tıkanmayla karşı karşıyayız.” Bu tıkanmayı aşmanın yolu ise intihar konusunda düşüncelerimizin önünü tıkayan engelleri kaldırmakla mümkündür.

Yasak Eylem: İntihar

Critchley, engelleri kaldırmak için konunun temeline iniyor. Eski Yunan’dan tek tanrılı dinlere geçilirken intiharın yasaklanma nedenleri üzerine durur öncelikle. Antik uygarlıklarda kendi canına kıyma eyleminin ikircikli bir kabullenmeyle karşılandığını tespit eden Critchley, Hıristiyanlık ile birlikte intiharın yasaklanmasının nedenlerini araştırıyor. İnsanın kendi bedeninin yönetim hakkını değil, kullanım hakkını elinde bulundurduğunu iddia eden teolojik bakış, bu yasağın nedenlerinden biri. Böylece insanın kendi bedeni hakkında tasarrufta bulunması “emanete ihanet” olarak görülerek günah sayılır. Critchley, Hıristiyan ahlâkının konuyu ele alışı –insan hayatının emanet oluşu, Tanrı’nın yaşamı hediye olarak sunuşu ve hayatın kutsallığının kabul edilişi gibi argümanların etkili oluşunun anlamsızlığı– ile tartışmaya girerek, teolojik akıl yürütmeleri çürütmeye yöneliyor. Critchley’e göre “hayatın kutsallığına dair inancın içyüzü, çok kullanılmaktan ötürü olsa gerek, epeyce partal, çirkin tabiatlı ve tahammülsüzdür.” Tanrı’nın verdiği hediye üzerinde hak iddia etmesi ve insanın hayatının emanet oluşu fikri de aynı derecede temelsizdir.

Critchley, intihara dair seküler karşı çıkışların ise en az dinsel akıl yürütmeler kadar kafa karıştırıcı olduğunu vurgular. İnsanın toplumsal ve ilişkisel bir varlık olarak ödev ve sorumlulukları olduğu iddiası üzerinden intiharın yasaklanması kadar benlik fikri üzerine kurulu, varlığımıza hâkim olduğumuz savıyla ölme hakkına sahip olduğumuz fikri de eşit derecede sorunludur. Critchley, kendi fikirleriyle çelişkiye düşme pahasına her iki konumun da arazlarını tartışarak intihar hakkındaki fikirlerini yeniden düzenlemeye girişir.

Ölümü Seçmenin Farklı Motivasyonları

Bu noktada Critchley, intihar notlarıyla insanların ölümü seçmesinin nedenlerini açığa çıkarmaya çalışır. Yazara göre bu notlardan yola çıkarsak “insanlar genellikle kanser ya da gibi hastalıkların yol açtığı katlanılmaz acılardan ya da bütün yolların aynı çıkmaz sokağa vardığı melankolik bir ruh hâlinin sürüklediği ciddi bir depresyonun neden olduğu dayanılmaz ruhsal acıdan kaçınmak için ölmeyi tercih ettiklerini” tespit ederiz. Ama insanı ölüme yönlendiren sadece bu tarz çaresizlik eylemleri değildir: “İntiharın tercih edilmesinin başka nedenleri de vardır. İnsanlar intihar etmelerinin kendi varlıklarından daha büyük bir iyiliğe yol açacağına inandıklarında da ölümü seçebilir.” Critchley, ölümü seçmenin farklı motivasyonlarını tartışarak intihar eyleminin nedenleri üzerine çoklu bir bakış açısı geliştirir.

Sonuç olarak Critchley’in meselesi ne kendini öldürmek üzerine vaaz vermek ne de intihar güzellemesi yaparak içi boş bir özgürlük savunuculuğuna soyunmak… İntihar Üzerine Notlar’da, başta da söylediğimiz gibi “niçin intihar edilir?” sorusunu anlama ve tartıştırma niyetini, konu ile ilgili hazır cevapların altını oyarak ve varoluşumuz üzerine soruları çoğaltarak gerçekleştiriyor. Tam da bundan dolayı hepimizin aklından geçen ama çoğu zaman ertelediğimiz ikilem –“olmak ya da olmamak” ya da Can Yücel’in Shakespeare çevirisinden ilhamla “bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin?– üzerine düşünmeye “cüret” edeceklerin okuması gereken bir kitap, İntihar Üzerine Notlar.

  • İntihar Üzerine Notlar
  • Yazar: Simon Critchley
  • Çeviri: Utku Özmakas
  • Türü: Felsefe
  • Baskı Yılı: 2016
  • Sayfa Sayısı: 136 Sayfa
  • Yayınevi: Pharmakon Yayınevi

Doğuş Sarpkaya
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Çok Sayıda Gazete ve Dergi Kapatıldı

Read Next

Fuarda “Siyasi Polisiye Romanlar” Söyleşisi Gerçekleştirildi

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram