Doç. Dr. Meltem Bostancı editörlüğünde hazırlanan kitap, eleştirel medya başlığı altındaki bir toplama “cuk” oturan on iki makaleden oluşmakta.
Eleştiriye epeyce kapalı bir toplumsal koşullarda bir de eleştirel medya mı? Eleştirinin olmadığı bir iklimde, eleştirinin öznesi olan medya özelinde ilişkin bir eleştirellik hayat bulup bulmayacağı derin bir konu!
Medyanın eleştirelliği, medyanın kendini eleştirmesi, medyanın medyayı eleştirmesi, ya da eleştirel olması gereken medyanın kendini eleştirellik aynasında ele alması olarak özetlenebilir.
Yineleme pahasına demeli ki; eleştiri yoksa, aslında medya da yoktur. Bu da başka bir özettir. Sosyal bilimlerde, siyaset sosyolojisinde bizim gibi ülkelerde tanık olunan bir olgu vardır; baskı dönemlerini, baskı uygulamalarını şöyle ya da böyle özgürlük dönemleri izler. Sonra belki yine baskı… Çağdaş dünya açısından tipik olmayan bu görüngü, bizim dünyamız için tipiktir. 15 Temmuz ile gün yüzüne çıkan darbe dinamiği içinde, bu dinamiklerin medya üzerinde uyguladığı baskıların tanığı olduk. “FETÖ zamanındaki” yazarlar, gazeteciler, gazete, dergi ve televizyon kanalları ve sosyal medya üzerindeki sayısız, yasaklar, tutuklama ve yaşanan başkaca komplonun henüz tam bir muhasebesi yapılamadı.
Şimdi, 15 Temmuz sonrası değişen bir şey yok. Baskı sopasını tutan elde belki görece bir değişiklik. Yani, baskı-özgürlük-baskı döngüsü, baskı-baskı olarak, atipik bir biçime büründü! Buna, baskı istikrara kavuştu da diyebiliriz. Oysa darbeye yol açıcıları içinde başta gelen unsurlardan biri olan “bir kısım” medyaya hiçbir şey olmadı. En başından beri her türlü yanlışın karşısında nesnel medya görevini yapanlara yönelik hukuksuz uygulamalar hep oldu. Hal da olmakta. Üstelik darbenin önlemesinde de medyanın olumlu rolü ve önemi tartışma götürmez bir biçimde çok açıktı, ortyadaydı. İlk günlerin heyecanı içinde medya övgüleri çabucak unutuldu demek. Eleştiren medyaya hala tahammül yok. Bu tahammülsüzlük sadece iktidar açısından geçerli değil. İktidar yanlısı medya da, tahammülsüzlük ötesi bir nefret dili kullanabilmekte. Her eleştiriden hem iktidar hem de iktidar yanlısı medya “huylanmakta” ve kendi meşrebince, kendinden saymadığını yaftalamakta. İşte bu noktada karşımıza, yukarda bir “lüks” gibi anlatmaya çabaladığımız medya ve eleştirellik meselesi çıkıyor…
Eleştirel Medya Çalışmaları
Eleştirel Medya Çalışmaları adlı kitabı keşke “yanlış yapan” başta iktidar medyası olmak üzere cümle medyamız okusa! Doç. Dr. Meltem Bostancı editörlüğünde hazırlanan kitap, eleştirel medya başlığı altındaki bir toplama “cuk” oturan on iki makaleden oluşmakta. Bazıları ortak makale olmak üzere, tüm yazarların adını burada anmayı zorunlu görmekteyim: Prof. Dr. Suat Gezgin, Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu- Tirşe Erbaysal Filibeli, Prof. Dr. Murat Özgen, Prof. Dr. Güliz Uluç- Araş. Gör. Bilal Süslü, Prof. Dr. Emine Yavaşgel, Doç Dr. Meltem Bostancı- Araş. Gör. Yeşim Akmeraner, Doç. Dr. Zeliha Hepkon, Doç. Dr. Fulya Şen, Yrd. Doç. Dr. Sepil Karlıdağ, A. Cevdet Aşkın, Dilek Tarhan.
Kitabın editörü Doç. Dr. Meltem Bostancı, birsi ortak makale olmak üzere iki makale ile kitapta yer alıyor. Bunun da ötesinde yukarıda adlarını verdiğimiz her bir yazarın makalesi; iletişim, tekelleşme, medya, medya okuryazarlığı, eleştirellik, küreselleşme ve küresel medya, olay ve haber analizleri… konularında çok değerli metinler. Editör Bostancı, akademisyen olduğu kadar, sahayı bilen bir gazeteci geçmişiyle, kitabın başlığını tam olarak “dolduran” bir makaleler toplamını bize sunuyor. Makalelerin farklı zaman ve çalışmalar içinde yayımlanmış olduğu düşünüldüğünde, bu niteliğine karşın başarılı bir kitap bütünlüğünde bir araya getirilmiş.
Bir buçuk medyanın eleştirisi
Turgut Özal’ın tarihi öngörüsü gerçekleşmiş durumda. Ne demişti, “Gün gelecek bir buçuk gazete kalacak” demişti. Kitapta bu ve benzeri süreçlerin eleştirel bir biçimde ele alınmasını bir kere daha okuyoruz. Sadece bizim ülkemizde değil, bir yanıyla, dünya için de geçerli bir durumu ifade ediyor bu söz.
Özal’ın dile getirdiği sayısal toplam içindeki “bir” sayısı ana akım medyaya denk geliyor… Aslında iktidarın istediği bu kadar bir medyadır. Kalan “buçuk” sayısı içinde ise, tahammül edilmeyen, ana akım dışındaki iktidarla arası iyi olmayan, muhalif seslere yer veren medya var. İşte, iktidara bu “buçuk” bile fazla gelirken, ana akım bile artık tam olarak bu adlandırmayı karşılamıyor. Ana akım yerine iktidar akımı demek gerekiyor. Bu öyle bir medya ki, örneğin iktidar çözüm süreci söylemini kullanırken, anılan medya da aynı söylemi en hararetli bir biçimde kullanıp, çılgınca yanında yer alıyor. Ancak, bu söylem/politika değiştiğinde, aynı iktidar medyası kendisi için bir (öz- düşünümsellik zaten hayal!) öz eleştiri gereği duymadan, çözüm süreci dinamiklerini en kahhar bir biçimde lanetlemeye başlıyor… Bu örnek, FETÖ süreci, için de yüzde yüz geçerli. İşte bu koşularda; medya eleştirisi, eleştirellik mümkün mü diye hayıflanıyoruz.
Bu tablo içinde, “Eleştirel medya çalışmaları” gibi iyi hazırlanmış bir kitabı, büyük olasılıkla eleştirel medya tavrına sahip olmayanların, yani yanlış içinde yüzen medya kanadının okuyup “düzelmesini” beklemek safdillik. Ancak, iyi olanın kalıcı olacağına inancımızla, bu kitap da en azından gelecekteki bir muhasebede değerli bir veri olacak. Ve bir gün gelecekte, medyanın saysız vahim yanlışları saptayanlar, en azından doğrular da yazılmış diyecekler.
- Eleştirel Medya Çalışmaları
- Editör: Doç. Dr. Meltem Bostancı
- Türü: İnceleme
- Baskı Yılı: Mart 2016, Birinci basım
- Sayfa Sayısı: 335 Sayfa
- Yayınevi: Anahtar Kitaplar
- Azerbaycan Şiiri ve Çağdaş Bir Derviş, İbrahim İlyaslı - 1 Kasım 2018
- Paslı Bir Kelime; Umut - 15 Eylül 2018
- Zor Olanı Yazmak; Kırgın Çocuklar Mevsimi - 1 Eylül 2018
FACEBOOK YORUMLARI