
Bir Sümer Destanı Gılgamış; kağıt dokusu, kapak tasarımı ve yazı stilinin birleşimiyle etkileyici bir tasarım nesnesine dönüşüyor, bu da okuma isteğini artırıyor.
“Peki ya bugünün büyük yazarları, tüm zamanların en büyük hikâyelerini, sana yeniden anlatsa” sloganıyla yayınlanan “Hepsi Sana Miras” serisinin ikinci kitabı bu. Save The Story, geçmişin engin denizinde boğulmak üzere bazı şeyleri yeni bininci yılda karaya çıkarmaya çalışan bir cankurtaran sandalıdır. Gılgamış’ı bu kez çocuklar için Yiyun Li anlatmış.Yazar New Yorker tarafından ABD’nin 40 yaş altındaki en iyi yazarları arasında gösterilmiş. Kitapları 20 dilde yayınlanmış ve aralarında Guardian İlk Kitap Ödülü’nün de bulunduğu pek çok ödül kazanmış. Amerikalı olan yazarın anlattığı öykülerin merkezinde köklerinin uzandığı Çin yer alıyor.
Şimdi hikayemizi hatırlayalım: Gılgamış, bugünkü Mezopotamya – Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki bugün Irak sınırları içerisindeki çok bereketli topraklar- içerisinde yer alan Uruk kentinde M.Ö. 1300 – 1100 tarihleri arasında hüküm süren Sümerlerin 12 tablet üzerine yazılmış olan destanlarının başkahramanı olan kraldır. Gılgamış’ın öyküsü aslında tüm insanlığın öyküsüdür. Onun yaşadıklarını er ya da geç tüm insanlar bir şekilde yaşayacaktır. Bunu fark ettiğimizde biz de bu öyküyü kendi çocuklarımıza anlatmalıyız.
Akıllı, aslan gibi, kusursuz bir çocuk olan Gılgamış hep daha fazlasını isteyen şımarık bir yapıdadır. Halkına kimi zaman eziyet eden ve herkesin ondan korktuğu ama ses çıkartamadığı bir dönemde, Uruk halkı tanrılarına dua edip Gılgamış’ın akıllanmasını isterler. Sonunda tanrı Anu bir plan yapar ve o gece Gılgamış’a bir rüya gösterir. Sabah erkenden annesi tanrıça Ninsun’a giden Gılgamış gördüğü rüyayı anlatır: “Uruk’a parlak bir yıldız düşer ama bir kayaya dönüşür. Gılgamış kayayı kaldırmaya çalışır ama çok ağır olduğu için bunu başaramaz. Bırakmaya karar verir ama bu sefer de kaya ona seslendiği için kayanın yanından ayrılamaz. Başını kaldırdığında gökte annesi ”kayanın onun ikizi olduğunu, diğer yarısının olduğunu” söyler. Gılgamış anlatmayı bitirince annesi tanrıça Ninsun gülümser ve şu yorumu yapar: O kaya aslında Gılgamış’a dost olarak gelecek birini simgelemektedir. Gılgamış “dost” un ne demek olduğunu ve ona neden ihtiyaç duyacağını başta anlayamaz. Annesi Ninsun şöyle der: Sevincini, üzüntünü paylaşacak, her zaman yanında olacak gerçek bir dost yüreğinin de yoldaşıdır. Gılgamış bu sözlerin ardından heyecanlanıp dostunun hemen çıkıp gelmesini ister.
Tanrıların kralı Anu, yaratıcı tanrıça Aruru’ya Gılgamış gibi güçlü, cesur ve vahşi birini yaratıp Gılgamış’la buluşması için dünyaya bırakması söyler. Aruru toprağa elini daldırıp en iyi balçığı alır ve yoğurmaya başlar. Enkidu adında güçlü, öksüz bir erkek yaratır ve ormana salar .Vahşi bir hayvana benzeyen Enkidu ormandaki hayvanlarla yaşar. Şehirde bir hayat olduğunun farkında değildir. Bir avcı göletten su içen Enkidu’yu görüp korkar. Babasına gidip ormanda çok güçlü bir yaratığın olduğunu ve avına düşürdüğü hayvanları kurtardığını söyler. Onunla dövüşmek için oğlunun gücünün yetmeyeceğini bilen baba onu Gılgamış’a yollar. Avcı Uruk’a gider ve yaşadıklarını anlatır. Gılgamış onu aşk ve doğum tanrıçası İştar’ın tapınağına gidip onu ehlileştirecek bir rahibe bulmasını ister. Rahibe Şamhat avcıyla ormana gider ve Endiku’yu beklerler. Üçüncü günü sabahı Enkidu ceylanlarla birlikte çıkagelir. Şamhat onu ilk görüşte beğenir. Enkidu onun bir insan olduğunu anlayamaz başta ama ona yaklaşıp koklamaya başlar. Ona nazik davranır ve ceylanlar oradan uzaklaşırken onlarla gitmez. Sevgili olup ormanda dolaşmaya başlarlar. Yedinci günün sonunda Enkidu’nun arkadaşlarının yanına gitmeyi ister ama onlar Enkidu’dan kaçar. Enkidu artık insan olduğunun farkına varmıştır. Gidip Şamhat’a sarılır ve onu dinlemeye başlar. Şamhat onun güçlü bir insan olduğunu ve kendisini Uruk kentine götürüp Gılgamış’la tanıştırmak istediğini söyler. Gılgamış adından çok etkilenen Enkidu onun kim olduğunu sorar. Şamhat’da “onun dünyanın en güçlü insanı” olduğunu söyler. Enkidu bu söze sinirlenir ve Gılgamış’a meydan okuyup ona en güçlü kendisinin olduğunu ispatlamaya çalışmak ister. Şamhat Enkidu’yu insana benzer hale getirdikten sonra yola çıkarlar. Uruk’a vardıklarında herkes Enkidu’ya hayran hayran bakar ve boyunun kısalığı dışında Gılgamış’a benzetir. Buna sinirlenen Enkidu karşısında Gılgamış’ı görür ve hemen onun savaşacağı kişi olduğunu anlar. Tek kelime etmeden dövüşmeye başlarlar. Vahşi boğalar gibi dövüşen ikilinin savaşı Gılgamış’ın Endiku’yu yere sermesiyle sonuçlanır. Ama ona daha fazla güç uygulamak istemeyen Gılgamış’ın içinde Endiku’ya karşı farklı bir his oluşur. Enkidu Gılgamış’a “sen dünyanın en güçlü insanısın” der ve o da Endiku’nun onun için gönderilmiş olan dost olduğunu anlar. Gılgamış gördüğü rüyayı, annesinin söylediklerini anlatır. Birbirlerine sarılırlar ve iki genç ilk defa gerçek dostluğu tadıp güçlerini birleştirirler. Bilirler ki artık onlar asla ayrılmayacaktır. “Gerçek bir dost yüreğinin yoldaşıdır.”
Son bölümde kitaptaki resimlere bakalım: ağırlıklı olarak kırmızı-yeşil, turuncu-sarı gibi tamamlayıcı renklerin kullanıldığı çizimlerde mat renkler ara renklerle dengelenmiş. Sanatçı farklı çeşitlerde çizgi değerleri kullanmış. Bazı yerlerde çok rahat çizgi atışları yaparken, bazı yerlerde ise kasvet havası vermek için karalama tarzı atışlar kullanmış. Bunlar hikâyenin içeriğiyle çok uyumlu. Resimlerde kullanılan tekniğin çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Bu çizimler çocukların seviyesine göre her ne kadar yüksekmiş gibi gelse de hayal güçlerini geliştirmeye yönelik bir niyetin olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Sert ve yumuşak çizimler aynı zamanda ressam Marco Lorenzetti’nin duygularını da yansıtıyor. Kitap; kağıt dokusu, kapak tasarımı ve yazı stilinin birleşimiyle etkileyici bir tasarım nesnesine dönüşüyor, bu da okuma isteğini artırıyor.
- Bir Sümer Destanı Gılgamış
- Anlatan: Yiyun Li
- Resimleyen: Marco Lorenzetti
- Çeviri: Duygu Akın
- Türü: Çocuk Edebiyatı
- Baskı Yılı: 2.Baskı, Ağustos 2013
- Sayfa Sayısı: 91 Sayfa
- Yayınevi: Domingo Yayıncılık
- Erkeklere Her Şey Anlatılmaz - 10 Mayıs 2020
- AŞK VE TUTKUNUN ROMANI: SON SİYAH - 30 Nisan 2020
- GÜÇ MEVSİMİ’NE DOĞRU… - 31 Mart 2020