Hayat İşte Bu Anı Yakalamak İçin Var: O Zaman Dans

O Zaman Dans, hayatın ikinci kez yaşama şansı verdiği bir çifti okurun karşısına çıkarıyor. Bunu o kadar sıcak bir dille yapıyor ki insanın içine işlemesi kaçınılmaz oluyor.

Okumak için ayırdığım vaktin çoğunda edebi metinler, bilimkurgu eserleri ve edebiyat inceleme kitapları bana eşlik ediyor. Zaman zaman fantazya ve felsefi okumalar yapmaya da çalışıyorum. Bu vesileyle kendimi ya hayalgücü ve bilime ya da daha iyi okuyabilmeye odaklamak derdindeyim. Ancak değişik türlere de şans vermenin insanın damak tadı için iyi olacağını da bilerek saydıklarımdan farklı bir alanda bir kitapla buradayım. Ve inanın ayırdığım tüm vakte sonuna kadar değen, belleğimde izi kalacak bir okuma oldu. Karine Lambert’in O Zaman Dans adlı eseri hayatın en önemli anına odaklıyor merceğini.

Hayat söz konusu olduğunda önümüze çıkan o kadar fazla ihtimal var ki ‘sonsuz‘ gerçekten burada kelime anlamına kavuşuyor. Değerlendirdiğimiz fırsatlar ya da kaçırdığımız şanslar. Peşine düşülen hayaller ya da yarım kalmış arzular. Pişmanlıklar ve yanlış kararlar. Sürprizler ve planlanan başarılar. Sayacak sayfalarca şey var ve bitirmemiz imkansız. Yaşam bunların bir araya gelmesi ile oluşan sayısı belirli, süresinden bihaber olduğumuz nefes alıp verme etkinliğinden başkası değil.

İkinci şanslar peki? Kaçımız buna sahip olduk. Olabildik. Karşımıza çıktığında ona sahip çıktık ve hayatımızda yeni heyecanlar, yeni kapılar araladık. Bir çoğumuz bunu yapamadık. Yapmadık. Ya toplum baskısı ya da kendimize güvenmiyor oluşumuz. Ama hayat akıp gidiyorken elinden tutuğumuz ikinci şans anlarını bırakmamak gerektiğini duyduk, öğrendik ve çoğu zaman acı tecrübeler eşliğinde birinci elden tanık olduk.

O Zaman Dans, hayatın ikinci kez yaşama şansı verdiği bir çifti okurun karşısına çıkarıyor. Bunu o kadar sıcak bir dille yapıyor ki insanın içine işlemesi kaçınılmaz oluyor. Marguerite ve Marcel adlı çiftin yaşamlarının en zor anlarını atlatıp, o büyülü ikinci şans anı ile geri kalan günlerinde nasıl da mutluluğa ulaştıklarını okuyoruz.

Aynı anda aynı gökyüzüne

Önce Marguerite. Hayatının elliden fazla yılını siz diye hitap ettiği, sadece tek bir çocuğa sahip olabildiği, saçlarını topuz yapmaktan başka alternatife izin vermeyen Henri adlı bir adamla geçirir. Evliliği yerine getirilmesi görevlerden ibaret, kendi seçimleri ya da çift olarak paylaştığı heyecanları olmadan yaşar. Adeta kurulmuş bir saat gibi yapması gerekenleri yaptıktan sonra kimse kendisini anmaz, ihtiyaç duymaz. Evliliği kocası ölene değin monoton bir yaşlanma şeklinde uygular, yaşar, yaşlanır. Yetmiş sekiz yaşına geldiğinde ise artık hayata tek başına devam etmesi gerekir.

Marcel ise hayatının aşkı ile evlenecek kada şanslı olan az sayıda insandan biri. Nora onun çocukluk aşkıdır, birden fazla manada can yoldaşıdır. Buna çocuk yaşta Cezayir’i terk edip beraberce Fransa’ya yerleşmeleri, çocukluk dönemi travmaları da dahil. Birbirlerine çoğu konuda zıt olan bu çift kırk dokuz seneyi paylaşır. Burada çok farklı iki insandan bahsediyoruz. Nora ateş Marcel buz, Nora hayattan zevk almasını çok iyi bilir Marcel temkinli olmak için durup düşünmeyi yeğler. Ama her ikisi de bir diğerinin gözünün içine bakıp hayatlarından her an memnun olmasını bilir. Ta ki travmatik bir olay Marcel’i hayata tek başına devam etmeye zorlayana kadar. Artık gökyüzü yalnız bakacaktır, bulutsuz, açık gecelerde.

Ama hayat tek başınlarına kalan Marguerite ve Marcel için daha son sözü söylemiş değildir. Bazı şartlara itiraz etmemek gerektiğinin en açık tarifi olurlar. İkinci şanslar sizi bazen olmayı istemediğiniz yerlerde, aklınıza gelmeyecek gecelerde yakalar. O sizi yakaladığı sırada yaşınız kaç olursa, neler yaşamış olursanız olun ona sahip çıkmanız gerekir. Sonrasında gerçekten ama gerçekten o zaman dans anları başlar…

Hayat dansı iki kişiliktir

Daha önce romantik diye kategorize edebileceğim bir kitap okumadım. Anlatacakları hikayelerin bana bir şeyler kazandırma ihtimallerinin olmadığıydı bu düşüncemin sebebi. En başta saydığım gibi duygulardan bir noktaya kadar yoksun, somut okumalar yapmakla geçiyor saatlerim. Ancak O Zaman Dans benim bu görüşümü gerçek manada yerle bir etti. Hiçbir kitabı bitirdiğim anda usulca elimden düşürmedim. Hiçbir kitabı bitince elimden düşürmedim. Hiçbir kitabı bitirince sigara yakmadım. Çok duygusal yaklaşmış olabilirim. Ama bu eserin bende uyandırdığı duygular tam olarak bunlardı.

Kitabın yazarı Karine Lambert, iki karekteri de sırasıyla anlatarak hayatlarının akışına, yılların yorgunluğuna ve ikinci baharın aydınlığına bizleri ortak ediyor. Yaşlı diyeceğimiz yaşlarda insanların hayatlarının nasıl geçtiğine attığımız bakışlar, adeta geleceğe bir pencere görevi görerek insana ‘bende mi böyle olacağım’ dedirtiyor. Keşke deyip iç çekmek kaçınılmaz. Okura hayatın içinden ama ondan çok daha sıcak bir öykü aktarıyor. Anlatım konusunda kullandığı samimi ve hızlı dili ile su gibi geçen bir kitaba imza atmayı başarmış. Hem Marguerite hem Marcel gözümde çoktan ete kemiğe büründü, düşüncelerimde yer sahibi oldu. Zamanın alıp götüremediği o çocukça aşkları ve heyecanları ile…

İkinci şans konusunda söylediğim her şey burada vücut buluyor. İnsanın karşısına kaç defa böyle bir nefes, böyle bir el çıkar ki. Kaç tanesini kaçırıp bir diğerini bekleyeceğiz. Daha kaç ipucunu reddedip kısmet bir dahakine diyeceğiz. Yetmişli yaşlara gelince hayat bize O Zaman Dans’ta olduğu gibi iyi davranmayacak. Kitap hem dili hem anlatımı hemde kurgusu ile kesinlikle durup düşünmeyi gerektirecek bir hikaye anlatıyor.

Romantik okumalar yapmak tercihini doğru kitapta kullanmışım dediğim bir eserdi. Sanıyorum uzun bir süre böyle bir okuma yapmayacağım. Yeni kurulan Nebula Yayınları’nın ikinci kitabı. Çevirmen kısmında Melis Oflas’ı görmek ayrıca sevindirici oldu. Özellikle kapağı ile dikkat çeken, içindekilere dair bir şeyler fısıldayan O Zaman Dans, hayata dair edebi olduğu kadar içinizi ısıtan bir bakış sunuyor.

  • O Zaman Dans
  • Yazar: Karine Lambert
  • Çeviri: Melis Oflas
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 2018
  • Sayfa Sayısı: 176 Sayfa
  • Yayınevi: Nebula Kitap

Zülfikar Yamaç
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Kitap Kolektifi’nden Nisan ayı okumaları için muhteşem seçkiler

Read Next

Dünyanın en eski restoranında Hemingway yemek yemiş, bulaşıkları Goya yıkamış!

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram