Sam Kean, ülkemizde Mayıs ayında basılan “İnsan Beyninin Gizemi” isimli kitabında, insan beyninin tarihini hikayeleştirerek kaleme almış.
Gözlerimizi hayata ilk açtığımız andan itibaren merak ve bilme arzumuz oluşmaya başlar, üç yaş itibariyle bu merak zirveye ulaşır. Dokunuruz, bakarız, koklarız, duyarız, tadarız ve nihayet sorarız. Doğru cevapları bilen kişilerden veya kendimiz deneyimleyerek öğrenmeye çalışırız.
Bilim dediğimiz şey aslında içimizdeki üç yaş çocuğu sayesinde vardır. Çünkü bilim insanları, içindeki meraklı çocuğu öldürmeyen ve sürekli soru soran büyük çocuklardır. Bitkiler, hayvanlar, insanlar, mikroorganizmalar, dağlar, denizler, volkanlar, uzay, evren… Hayat dediğimiz zaman diliminde bilmek istediğimiz o kadar çok şey var ki, tek bir insanın ömrü hepsini yüzeysel olarak dahi bilebilmeye asla yetmez. Sadece insan beyni bile kendi içinde o kadar karmaşık bir dünya barındırıyor ki, son dört yüz yılda yapılan çalışmalar sonucunda bile anlaşılamayan noktalar hala mevcut.
Sinirbilimin geldiği nokta kesinlikle küçümsenecek bir konumda değil ancak anladım ki araştırılacak şeyler hala çok. Bilim yazarı Sam Kean’in yeni kitabını okuduğumda bu farkındalığa ulaşmış oldum. Sam Kean ülkemizde mayıs ayında baskılanan “İnsan Beyninin Gizemi” isimli kitabında, insan beyninin tarihini hikayeleştirerek kaleme almış. Hangi bilim adamı hangi vaka sonrası neyi araştırmış ve neyi keşfetmiş? Suikast sonucu yaşamını kaybeden ABD yirminci başkanı Garfield’in esas ölüm sebebi ve suikastçisinin patolojisi neydi? Alice harikalar diyarını gerçekte deneyimleyenler var mıdır? Dostoyevski’nin beynindeki problem neydi? Kopmuş bir uzuv hala hissedilebilir mi hatta kaşınabilir mi? Evrenin ruhu bedende hissedilebilir mi? Tanrı ile konuştuğunu söyleyen kişilerin beyni nasıl çalışıyor? Hangi beyin tümörü hangi davranışı etkileyebiliyor? Pedofilinin sebebi bir beyin tümörü mü? Sürekli yalan söylemek bir hastalık mıdır?
Beynin hangi bölgesinde alınan hangi hasar, hangi bozukluklara yol açıyor?
“Beyinsizlik kötü bir beyinden daha iyidir.” Wilder Penfield
Tıpkı hayat gibi beynin fizyolojisi de çok karmaşık. Sağlıklı boyutunu da haraplanmış boyutunu da anlamak için çok fazla emek gerekiyor. İşte araştırmacı yazar Sam Kean, tüm literatür bilgilerini tarayarak ortaya bir tarih çıkarmış, derli toplu hale getirerek özetlemiş. Özetlerken akıcı üslubuyla vakaları ve araştırma aşamalarını hikayeleştirmiş. Ayrıca edinebildiği vaka örneklerinin fotoğraflarını ve beyin şemalarını eklemiş. Kitabın beyin fizyolojisi ve sinirbilim üzerine bir ders kitabı niteliğinde olduğunu da söylemeliyim. Yazarın açıklayıcı anlatımı ve eklediği görseller sayesinde alan dışı, salt meraklı kişilerin rahatlıkla okuyabileceği ve anlayabileceği düzeyde bir kitap olduğunu söylemek mümkün.
Kitabı okuduğunuzda bazı psikiyatrik vakalar ile nörolojik vakaların karışabildiğini görüyorsunuz. Tanı koyarken delilik diye düşünülen bazı ender olguların temelinde beyin kimyasındaki veya herhangi bir noktasındaki bozukluğun yattığı anlaşılıyor. Bu farkındalığa ilk kez Oliver Sacks’ın “Karısını Şapka Sanan Adam” isimli kitabı sayesinde erişmiştim. Psikiyatrinin her zaman nöroloji işbirliği ile çalışmasının çok daha faydalı olacağı aşikar.
“Belki de rastlanabilecek en absürd, Satre. Camus ve varoluşçuların kullandığı anlamla en absürd sendrom, Cotard Sendromudur. Cotard sendromlular öldüklerinde ısrarcıdır, hatta buna yemin bile verebilirler. Yürüyen ölü sendromu olarak da bilinen Cotard Sendromu, genellikle yaşlı kadınlarda görülür ve bir kazadan sonra ortaya çıkar.”
İnsan beyninin muhteşemliğini ve fonksiyon noktalarını bilmek isteyen tüm “meraklı” kişilere iyi okumalar dilerim.
- İnsan Beyninin Gizemi
- Yazar: Sam Kean
- Çeviri: Berna Kılınçer
- Türü: Bilim
- Sayfa Sayısı: 392
- Basım Tarihi: Mayıs 2016
- Yayınevi: Kolektif Kitap
- Gezi ve Psikanaliz - 2 Haziran 2017
- İkinci Hayat - 25 Mayıs 2017
- Psikanalizin Unutulmuş Kadın Öncüsü - 8 Mart 2017
FACEBOOK YORUMLARI