Nehrin Dönemeci

Kitap üçüncü dünya ülkesi olmak, sömürge olmak, diktatörlük, kabileler arası savaş gibi konuları romanın kurgusuna başarıyla yerleştirmiş.

Köleyi tanımakta ya da ona nasıl davranılacağını bilmekte kölenin üstüne yoktur.[1]

Naipaul’un 1979 yılında yayınlanan, birçok eleştirmen için “hayatta bir kez” yazılabilecek kadar iyi olan romanı Nehrin Dönemeci, bir ulusun (ne olduğuna karşı neye dönüştüğü) dönüşümü hakkında yazılmış en büyük eserlerden biri.

İsimsiz bir Afrika ülkesinde, koloni güçlerinin çekilmesi ve bir diktatörlüğün kurulmasıyla yaşanan dönemi anlatan yazar, bir Afrikalının değil Afrika’da yaşayan bir Arap’ın gözünden aktarır tüm bu değişimleri. Salim, kıtanın kıyı bölümünde ticaretle uğraştığı için hali vakti yerinde, köleleriyle kendi cemaatinin arasında güven içinde yaşayan bir ailenin oğludur. İsyan çıkmadan az önce değişimin geldiğini hissederek ülkeden ayrılmaya karar veren aile dostları Nasreddin’in, kıtanın içlerinde, bir nehrin dönemecinde kurulu kasabasındaki dükkânını devir alır, ailesinden ve cemaatinden ayrılarak buraya yerleşir. İsyan zamanını, kabileler arasındaki iç savaşı, hükümetin kuruluşunu, başkanın diktatörlüğe devşirmesini ve koloni güçlerinin terkiyle başıboş kalan bürokrasinin teklemesini bu küçük kasabadan izler. Hükümetin kurulması ile kasaba büyümeye, gelişmeye başlar. Hatta yeni bir mahalle kurulur “özel bölge” adıyla. Burası modernleşmenin simgesidir, üniversite burada kurulmuştur ve yabancı öğretim üyelerinin yaşadığı yerdir. Salim bir yandan ülkenin dönüşümünü yaşarken, kendi değişimini de gerçekleştirir. İlk kez bir kadınla aşka benzer bir ilişki yaşar, gözünde büyüttüğü bir yabancının aslında çok da önemli olmadığını anlar, asla yapmayacağını düşünerek verdiği sözleri bile kitabın sonunda yerine getirir. Yazar, bir tür yabancılaştırma ile Salim’i durağan bir karaktermiş gibi göstermekle birlikte aslında düşünsel olarak ciddi bir değişim geçirmesini sağlamıştır. Ancak Salim’in eyleme geçmeme gibi kötü huyu vardır ki, işte yazarın karakterin durağan bir tip olduğuna bizi inandırdığı nokta tam da budur.

Kitap, Zabet ve Ferdinant gibi Afrikalı, Metty gibi köle, Maheş ve Şoba gibi Hint, İndar ve Nasreddin gibi Arap, Yvette ve Raymond gibi Avrupalı, Noimon gibi Yunan karakterlerle zengin bir bakış açısına sahip olmuş. Zabet isyancı kabilelerle birlikteyken oğlu Ferdinant diktatörün komiseri olur, bu bile Afrikalının nasıl ayrıştığını gösteren minik bir anekdottur. Her isyan öncesi ülkeyi terk edenler akıllı yabancı yatırımcılardır. Onların gidişi kalanların umudunu söndürmektedir. Kitap üçüncü dünya ülkesi olmak, sömürge olmak, diktatörlük, kabileler arası savaş gibi konuları romanın kurgusuna başarıyla yerleştirmiş.

“Avrupa artık hükmünü sürmüyordu. Ama bizi hala diliyle çeşitli şekillerde besliyor, bize birbirinden harika şeyler gönderiyordu; bu şeyler Afrika ormanında yılbeyıl kim olduğumuza dair fikrimize ekleniyor, modernliğimizi ve kaydettiğimiz gelişmemizi bize gösteriyor, başka bir Avrupa’nın farkına varmamızı sağlıyordu- büyük şehirlerin, büyük mağazaların, büyük binaların, büyük üniversitelerin Avrupa’sı. O Avrupa’ya aramızdan sadece ayrıcalıklı ya da yetenekli olanlarımız gidebiliyordu.”[2]

Naipaul Hint asıllı bir İngiliz. Ülkemize bir dönem gelmek istemiş, daha sonra verilen tepkiler sebebiyle bu girişiminden vazgeçmiş. Oryantalist bir yazar olarak görülen Naipaul Nehrin Dönemeci’nde bunu pek hissettirmemiş açıkçası. Akıcı dili, kurgusu, içerdiği öykü ve dayandığı Afrika sayesinde gerçekten iyi bir roman olmuş Nehrin Dönemeci. Ayrıca yazarın sadece üç gün bulunduğu bir yerden bu kadar inandırıcı bir öykü çıkarması da takdire şayan.

Kitapta altı çizilecek çok fazla cümle, üzerinde düşünülecek çok fazla fikir var. Nasreddin karakterinin Araplarla ilgili konuşması işte bunlardan birisi:

“Benim Araplarla ilgili batıl inançlarım var. Bize ve dünyanın yarısına dinlerini vermişler; ama Arabistan’dan çıktıklarında dünyada korkunç şeyler olacağını düşünüyorum. Düşünün bir, nereden geldik. İran, Hindistan, Afrika. Orada neler olduğunu düşün. Şimdi de Avrupa. Petrolü pompalayıp parayı vakumluyorlar. Sistemi devam ettirmek için … Avrupa’ya ihtiyaçları var. Mal mülk istiyorlar, aynı zamanda paraları için güvenli bir yere ihtiyaçları var. Kendi ülkeleri berbat.”[3]

Aslı Biçen’in başarılı çevirisiyle özellikle bu dönemde okunması gereken bir roman Nehrin Dönemeci. Yazılanların kurmaca olduğu unutulmadan, Kongo olduğunu tahmin ettiğimiz ülkenin gerçek ve resmi tarihi olduğunu düşünmeden ama içinde fazlasıyla gerçek fikirler barındırdığını düşünerek okumanızı tavsiye ederim.

İyi Okumalar…

  • Nehrin Dönemeci
  • Yazar: V.S. Naipaul
  • Çeviren: Aslı Biçen
  • Türü: Roman
  • Baskı tarihi: 2015
  • Sayfa Sayısı: 359 Sayfa
  • Yayınevi: Can Yayınları

[1] Nehrin Dönemeci, V.S. Naipaul, Can Yayınları 2015 s:142

[2] Nehrin Dönemeci, V.S. Naipaul, Can Yayınları 2015 s:298

[3] A.g.e s:303

Zümrüt Bıyıklıoğlu
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Yine Aşk Var

Read Next

Faşizm Kehanetleri

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *