Psikiyatrist ve psikoterapist Alper Hasanoğlu’nun kaleme aldığı “Aşkın Halleri” genişletilmiş yeni baskısı ile Doğan Kitap’tan yayımlandı.
An gelir, kişi ondan başkasını düşünemez olur. Her an onu görmek, onu duymak, ona dokunabilmek ister. Öncesinde müthiş bir beğeni ile başlamıştır her şey. Neredeyse her şeyi kusursuzdur. Nadiren bazı kusurlar göze çarpsa bile bunun hiçbir önemi yoktur. Kusurları bile ona çok yakışmaktadır. Hele bir de hissedilenler karşılıklı ise büyü başlar. Artık hayat daha güzel ve anlamlıdır. O varken her şey çok güzeldir. O olacaksa her şey hep güzel olacaktır. Kişinin tüm yaralarını saracak olan ilaç, sonunda bulunmuştur. Her dokunuşu farklı bir yarayı saran ilaçtır sanki. Bir dakika bile ondan uzak geçmesin istenir. Mecburen uzak kalınan anlarda bile, zihin hep onunla meşguldür. Adını anmak bile, yüzdeki tebessümün sebebi olmuştur. Bu anlar hiç bitmesin istenir. Ansızın oluşan bu doyurucu mutluluğun yanında, yeni bir duygu daha belirir istemsiz; endişe. Kişi çok mutludur mutlu olmasına ama yine de düşünmeden edemez, “Ya bu mutluluğum bozulursa? Ya onu kaybedersem? Ya benden sıkılırsa?”. Olumlu olan duygular o kadar çok ve yoğundur ki bu büyük endişeye rağmen her şey çok güzeldir ve ilişkiye dört elle sarılınır.
İyi ki varsın Sevgilim!
Her an birlikte olmak istenir. Eğer yanyana olunduysa ne yapıldığının çok önemi yoktur artık. Saatlerce birbirine bakılabilir, hiçbir şey yapmadan öylece durulabilir. Tüm dünya bir anda o olmuştur. O yoksa sanki dünya yok olur. Adeta onunla nefes alınır. Onunla yapılan her şey çok güzel ve keyiflidir. El ele dolaşmak, film izlemek, öpüşmek, dans etmek, uyumak, yüzmek, yemek yapmak, sevişmek, alışveriş yapmak… Kişi gerçekten yaşadığını hissetmektedir.
Senden önce ölüydüm sanki. Beni dirilttin!
Artık kişi hayatını birey olarak değil, çift olarak kurgular. Artık tüm planlar iki kişiliktir. “Hiçbir şey olmasa da olur. Yeter ki o olsun.” diye düşünülür. Öncelik hep ona, sevgiliye, verilir ve hayat adeta yeniden dizayn edilir.
Seni eskiden beri tanıyor gibiyim!
Kişi aslında hiç tanımadığı bu tanıdık yabancıya büyük bir yatırım yapar. Evet, o kişi bir yabancıdır nihayetinde ama bir o kadar da tanıdıktır. Çünkü o, uzun zamandır beklenendir ve eksik yanları kapatandır. Bu yüzden de artık çok yakındır. Kişi bu tanıdıklık duygusuna paralel olarak bir bilinmezlik de hisseder. Sevgili kişisi keşfedilmemiş bir ada gibidir. Her an yeni bir deneyimdir. Onunla vakit geçirildikçe yeni bilgiler kaydedilir belleğe. Hangi filmleri seviyor, ne tarz müzikler dinliyor, ailesi ile arası nasıl, iş yerinde seviliyor mu, en sevdiği yemek ne, acaba bunu giysem beğenir mi? Sorular hiç bitmez. İlişki sürdükçe her birine yanıt alınır ve hafızaya atılır. Heyecanlı, bilinmez ama çok keyifli bir macera başlamıştır artık sonsuza kadar sürmesi çok arzulanan.
Evet, anlaşıldığı üzere konumuz yine aşk. Çünkü kabul etmesek de hayatımızın tamamı aşk. “Hiç de öyle değil!” diyenleri duyar gibiyim. Tamam haklısınız. Çoğumuzun hayatında aşk olmayabilir. Yani aşkı henüz ya da hiç bulamamış olabiliriz. Doğru. Ancak aşkın olmadığı yerde de aşka özlem var. Yani aşk hep var. Hayata gözlerimizi aşkla açarız. İlk aşk nesnemiz annemizdir. Kız çocuklarınınkine baba da eklenir. Böylece serüven başlar. İlk aşk nesnemizle kurduğumuz ilişkinin muhtevası doğrultusunda aşk idealimiz şekillenir ve sonrasında bu idealin peşinden koşarız hayatımız boyunca. Kimimiz kolay bağlanır, kimimiz zor bağlanır, kimimiz ise bağlanamaz. Aşk hiçbir zaman tek bir şekilde yaşanmaz. Çünkü aşkın tek bir hali yoktur ve çeşitleri çoktur.
“Aşık kişi erken çocukluk döneminde anneyle olan birlikteliğini yeniden kurar, böylece öznenin nesneden sancılı ayrılığı ortadan kalkar. Freud’a göre söz konusu olan, ayrılık travmasından önceki evrenin yeniden inşasıdır.”
Psikiyatrist ve psikoterapist Alper Hasanoğlu’nun kaleme aldığı “Aşkın Halleri” genişletilmiş yeni baskısı ile Doğan Kitap’tan yayımlandı. Yazar kitabında psikoterapi deneyimlerini; sosyoloji, antropoloji, felsefe ve mitoloji ile harmanlayarak okuyucuya sunuyor. Aşkın psikolojisinden evililiğe, cinselliğin rutinleşmesinden sadakatsizliğe, aile kavramının tarihçesinden Türk aile yapısına uzanan geniş bir konu yelpazesi ile aşkı irdeliyor.
Her ilişkinin hikayesi ve dinamiği farklı olsa da özünde aynı duygular hissediliyor ve birbirine benzer süreçler yaşanıyor. Heyecan ve mutluluğun dorukta olduğu ilk zamanlar, birlikte yaşama arzusu, evlilik, zamanla azalan heyecan, buna karşın artan güven duygusu, biriktirilen anılar, paylaşımlar, alışkanlıklar… Neden sonra başlayan rutinlik, sorumluluklar ve sıkışmışlık hissi…
“İyi ve huzurlu bir birliktelik ruhsal sorunlarla başa çıkma konusunda önemli bir silahtır. Bir insanın birey olarak kendini geliştirebildiği, olgunlaştığı en önemli alan yaşadığı birlikteliklerdir.”
Her ilişkinin kaderi aynı mıdır? Sonsuz aşk var mıdır? Çok mutlu evlilik var mıdır? Neden onu eskisi gibi arzulamıyorum? Ondan ayrılırsam başka biriyle mutlu olabilir miyim? Ve ilişkiye dair daha nice soru.
Kitapta birçok sorunun yanıtını bulabileceğinizi söylemeliyim. Elbette bazıları yanıtlanması imkansız sorular. Bu soruların imkansızlığını da içtenlikle yanıtlıyor yazar. Kitabı okuduğunuzda sadece ilişki odaklı değil, bireyin kendilik algısı ve temel duygusal ihtiyaçlarına yönelik de bilgi ediniyorsunuz. Özellikle mitolojiden aldığı mitlerle gerçek hayatı sahnelemesi, keyifli bir biliş süreci oluşturuyor. Tüm bunlara ilave olarak belki hiç üzerine düşünmediğimiz bazı konuların sorgulanmasına vesile oluyor.
“Genellikle insan en sevdiği ile değil, daha az sevdiği ile evlenir. Çünkü en sevilen ulaşılabilir durumda değildir. Bu kötü de değildir üstelik. Birçok insan aşık olmaktan korkar, çünkü kendini kaybetmekten, kendini üzerindeki kontrolü kaybetmekten korkar.”
Yazarın entelektüel birikimini, psikoterapi deneyimini ve aşka dair merak edilen her şeyi bulabileceğiniz bu kitabı; aşka kafa yoran bir birey olsanız da olmasanız da okumanızı öneririm. Çünkü daha önce belirttiğim gibi, yok sanıldığı anlarda bile, aşk hep var! İyi okumalar, aşkla…
- Aşkın Halleri
- Yazar: Alper Hasanoğlu
- Türü: Psikoloji
- Sayfa Sayısı: 263 Sayfa
- Basım Tarihi: Mayıs 2016
- Yayınevi: Doğan Kitap
- Gezi ve Psikanaliz - 2 Haziran 2017
- İkinci Hayat - 25 Mayıs 2017
- Psikanalizin Unutulmuş Kadın Öncüsü - 8 Mart 2017
FACEBOOK YORUMLARI