
Dr. David Burns son kitabı “Panik Atakta” ile ilaçsız, yeni anksiyete terapisini anlatıyor.
“Ben bu şeyin içine giremem panik atağım var.”
“Depremden sonra panik atak hastası olmuş.”
“Panik atağı varmış bir avuç ilaç kullanıyor.”
Bu ve benzeri cümleleri çevremizde sıkça duymuşuzdur. Panik atak, hemen hemen herkesin aşina olduğu bir kavram. Panik atak geçiren kişi, kalp çarpıntısı, nefessiz kalma, uyuşma, karıncalanma, titreme, kalp krizi veya beyin kanaması geçirme düşüncesi gibi şeyler yaşar. Son bulgulara göre toplumdaki yaygınlığı %3 ile %5,6 civarında. Kadınlarda erkeklere nazaran daha sık görülüyor. Tedavisinde ilaçlar veya çeşitli psikoterapi teknikleri kullanılır. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) tekniği panik atakta etkin sonuçlar vermektedir. Fakat herkesin bir terapiste ulaşma imkanı olmayabilir. Neredeyse terapist kadar etkili bir kitap var desem ne düşünürsünüz? Dr. David Burns son kitabı “Panik Atakta” ile ilaçsız, yeni anksiyete terapisini anlatıyor. Stanford Üniversitesi Psikiyatri bölümünde profesör olarak çalışan Burns, Harvard Tıp Okulu’nda misafir öğretim üyeliği yapmaktadır. Aynı zamanda tüm dünyada satış rekorları kılan ve 1000 kendine yardım kitabı arasında en yüksek puanı alan “İyi Hissetmek” isimli kitabın yazarıdır. Burns, akademik kariyerinde özellikle anksiyete ve depresyon tedavisinde ilaçsız yöntemler üzerine yoğunlaşmış ve BDT’nin gelişimine öncülük etmiştir.
“Umut, var olan en güçlü anti-depresandır!”
Kitabın ismi “Panik Atakta” olsa da sadece panik atağa yoğunlaşmadığını özellikle vurgulamak isterim. Burns kitabına neden bu ismi vermek istedi bilmiyorum ancak kitap neredeyse tüm anksiyete bozukluklarını ele alıyor: yaygın anksiyete, panik atak, agorafobi, korkular, fobiler, utangaçlık, sınav anksiyetesi, obsesyonlar, performans anksiyetesi vb. Bu sıralanan bozuklukların hepsinin temelinde anksiyete yani kaygı olduğu bilinmektedir. İşte bu kitap, kaygı ile baş etmenin yollarını oldukça açıklayıcı ve detaylı bir şekilde ele alıyor.
Burns, kitabın girişinde yaptığı çalışmaların bilimsel sonuçlarını paylaşıyor. İyi Hissetmek kitabı ile ilgili çeşitli deney ve araştırmalar yapılmış ve alınan sonuçlar oldukça olumlu. Örneğin depresyon hastaları iki gruba bölünmüş. Bir gruba İyi Hissetmek Kitabı verilmiş, diğer gruba ise herhangi bir şey verilmemiş. Dört hafta sonra bakıldığında kitap verilen hastaların üçte ikisinin iyileştiği ve ek bir tedaviye gerek duymadığı tespit edilmiş.
“Kaygı, çarpıtılmış, mantıksız düşüncelerin sonucudur.”
Burns bir de ilaç ile BDT’yi kıyaslayan bazı araştırma sonuçlarını sunmuş. Archives of General Psychiatry’de yayınlanan iki makaleye göre, bulgular BDT’nin kısa vadede en az anti-depresanlar kadar etkili olduğunu, uzun vadede ise daha etkili olduğunu göstermekte. (bkz. Sf 13)
Burns kitabın başında mutlaka doktora başvurulması gereken durumları açıklıyor. Yani her türlü rahatsızlığı bu kitapla halledebilirsiniz, vaadinde değil. Böylece kitabın gerçek bir uzman tarafından ve bilimsel çerçeve içerisinde yazılmış bir kitap olduğuna ikna oluyorsunuz.
Panik Atakta 2016 yılında yayınlandı. Henüz elimizde “İyi Hissetmek” kitabı gibi bilimsel bulgular yok. Her iki kitabı da okumuş biri olarak söyleyebilirim ki, bu kitap diğerinden çok daha kapsamlı ve açıklayıcı bir kitap. BDT’yi hiç bilmeyen biri, kolayca öğrenebilir ve eğer kitapta söylenenleri sırasıyla uygularsa kısa sürede bir iyileşme gösterebilir.
“Düşündüğün şekilde hissedersin. Nasıl düşündüğünü değiştirdiğinde, nasıl hissettiğini de değiştirebilirsin.”
Bu kapsamlı kitabın sistematiğinden bahsetmek gerekirse; kitap öncelikle kaygıyı meydana getiren süreçleri anlatıyor. İçerisindeki ölçekler sayesinde yaşadığınız şeyin kaygı mı depresyon mu olduğunu ya da her ikisi birden mi olduğunu anlıyorsunuz. Sonrasında bilişsel tekniklere geçiyor. Otomatik düşünceleri tanımayı, özyıkıcı inançları ortaya çıkarmayı ve değiştirmeyi oldukça basit bir dille ve vaka hikayeleri ile örnekleyerek okuyucuya anlatıyor. Bilişsel tekniklerden sonra maruz bırakma modelini, ardından gizli kalmış duygular modelini anlatıyor. Son bölümde ise kişiye en uygun tekniğin nasıl seçileceğinden bahsediyor. Çünkü kişinin yaşadığı duruma göre ona iyi gelecek olan teknik değişebilmektedir.
“Kaygı, neredeyse her zaman içimizdeki asıl duygunun sembolik ifadesidir.“
Kitabın içerisinde günlük çizelgeler, bilişsel modeli kavramaya yarayacak grafikler ile okurun cevaplaması ve not alması gereken bölümle yer alıyor. Kitap bu yönüyle gerçek bir terapi sürecine dönüşüyor.
Şunu belirtmekte fayda var ki bu kitap okuyup eşe dosta verilecek bir kitap değil. Çünkü eğer kitabı Burns’un dediği şekilde okur ve içindeki bölümleri doldurursanız, çok kişisel bir nesne haline dönüşüyor. Terapistinizle özelinizi konuşurken yanınızda tanıdıklarınız da bulunsun istemezsiniz değil mi?
Kitabı hem bir uzman hem de bir okuyucu gözüyle çok beğendiğimi ve işlevsel bulduğumu söylemeliyim. Kısa zamanda, bibliyoterapi alanında üst sıralara çıkacağını tahmin ediyorum. İlerleyen yıllarda olumlu bulgularını paylaşmak temennisiyle iyi okumalar…
![]()
|
- Gezi ve Psikanaliz - 2 Haziran 2017
- İkinci Hayat - 25 Mayıs 2017
- Psikanalizin Unutulmuş Kadın Öncüsü - 8 Mart 2017