Sömürgeciliğin ilk tohumları; Aradaki Nehir

Ayrıntı Yayınları’ndan yayımlanan bu eser sömürgeciliğin tarihsel olarak Afrika’da ki ilk deneyimlerini irdeliyor.

Afrika edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Kenyalı yazar Thiong’o, ‘Aradaki Nehir’ adlı kitabında Kenya’nın dağ köylerinde yaşayan Gikuyu halkının hikayesini anlatıyor.

‘Aradaki Nehir’, beyaz adamın Kenya’ya yerleştiği ilk zamanları ele alarak sömürgeciliğin insanların üzerindeki ilk etkilerini ve aynı kandan gelen halkların arasına ne tür bir ayrılık sokulduğunu incelikle anlatmış.

Beyaz adamın kendi dinini bu topraklarda yayma çabası belli bir düzeyde sonuç veriyor ve halk dini değerlerin farklılaşmasıyla kendi arasında nefrete dönüşen bir ayrılık yaşamaya başlıyor. Bir yanda Gikuyu Kabilesi’nin gelenekleriyle örülmüş kendi dini yaşantısı diğer yanda ise beyaz adamın dini olan Hristiyanlığın kabile insanları arasında yavaş yavaş yaygınlaşması kitabın genel kurgusunu oluşturuyor. Roman, beyaz adamın Kenya’ya ayak bastığı ilk dönemlerin, insanlar üzerindeki etkisini anlatırken ülke tarihinin dokusuna dair tariflere de yer veriyor.

Gikuyu Kabilesi’nin insanları iki farklı tepede yaşıyor; Kameno ve Makuyu. Bu iki yerleşim yeri de Hayat Vadisi’ne bakıyor ve aralarından Honia Nehri geçiyor.

“Kelebekler gibi kıyafetleri olan bir halk gelecek” kehaneti yıllardır Gikuyu Kabilesi’nin aklındadır. Halkın bir kısmı beyaz adamın felaket getirdiğini düşünürken bir kısmı da yerel inanışlarının felaket getirdiği kanaatindedir.

Gikuyu Kabilesi’nde ki kadınlar ve erkekler belli bir yaşa geldikten sonra sünnet edilirler. ‘Kabul Töreni’ düzenlenir ve gençler birer birer sünnet edilir. Sünnet olmak ikinci doğum anlamına gelir. Kadın olmak ve tam anlamıyla erkek olmak için dine dayalı bu ritüelin gerçekleşmesi şarttır. Hristiyanlık bu adeti ‘paganlık’ olarak tarif eder.

Romanın kahramanı Waiyaki’nin babası Chege bilge bir kişidir. Beyaz adamın gelişini önceden bilmekte ve bunun halkı üzerinde bir felakete yol açacağını görmektedir. Kehanetlere göre kendi kanından gelen biri Gikuyu Halkına önderlik edecektir ve kurtaracaktır. Bu nedenle oğlu Waiyaki’ye halkına önderlik etmesini ve inançlarından asla ayrılmamasını öğütler.

Chege, oğlu Waiyaki’yi beyaz adamların ortasına Siriana’ya eğitime gönderir. İyi bir eğitim almasını ister ancak inançlarını terk etmesinden de alttan alta çekinmektedir. Waiyaki, Livingstone’un Siriana’da bulunan okulunda çok iyi bir eğitim alacaktır ve tekrar geri gelecektir.

Gikuyu Halkı arasında misyonerlik yapan Joshua’nın kızı Muthoni hayatına Hristiyan olarak devam etmek ister ancak aynı zamanda sünnet olup gerçek bir kadın olmak ister. Babasının sünnet fikrine karşı çıktığını bildiği için evini geri dönmemek üzere terk eder ve Kameno’da teyzesinin yanına yerleşir. ‘Kabul Töreni’ geldiğinde ise sünnet olur. Ancak Muthoni gençlerin arasında tek sağlık sorunu yaşayan genç olur. Yarası bir türlü iyileşmez ve günden güne kötüleşir. Waiyaki, Muthoni’yi hastaneye yetiştirmek ister. Hastane yolculuğunda Muthoni hayatını kaybeder.

Muthoni’nin ölümü iki halk arasında ki ayrılığı iyice derinleştirir. Her iki tarafta Muthoni’nin ölümünü bir işaret olarak algılar. Gikuyu Kabilesi’nin çoğunluğu büyük bir hiddetle beyaz adamı suçlar.

Waiyaki artık tüm yörede tanınan ve saygı duyulan bir öğretmen olmuştur. Yaşanan tüm sorunların eğitimle aşılacağına inanmaktadır. Bu nedenle en az Siriana’daki meşhur okul kadar ün kazanacak olan Marioshoni’yi kurar ve ilerletir.

“Marioshoni, sırtları saran yeni ruhun merkezi olarak konumlandırmıştı kendini. Ve Waiyaki de, genç yaşına rağmen, sırtları, geri dönülmez biçimde uyandıracak olan eğitim hareketinin gayri resmi lideri sayılıyordu.”

Gikuyu Kabilesi’nin büyük çoğunluğu, Waiyaki için; beyaz adamın büyüsüyle dolmuş, kabileye bilgelik ve kuvvet aşılayarak yeni bir hayat getirecek bir adam olduğu görüşünü savunmaktadır.

Beyaz adamın sömürgecilik serüveninin yerel halk üzerindeki etkisini güzel anlatıyor kitap. Gikuyu halkının kahramanı olan Waiyaki ise dini yaklaşımların çelişkileri ile de hesaplaşmaktadır. Kabilesinin inanışına göre Hristiyan bir kadından hoşlanması ihanet olarak nitelenmektedir. Ancak kahramanımız bu algının doğruluğuna inanmamaktadır ve hayatını kaybeden Muthoni’nin kardeşini sevmektedir.

Beyaz adam, kendi sistemini bu topraklarda hayata geçirmektedir. Artık halktan vergi toplanır ve bu toplanan vergilerin sonucunda ise insanlar başkalarının yanında çalışmak durumunda kalırlar.

Waiyaki, halkın kurtuluşu için birinci önceliği eğitime vermektedir. Eğitim seviyesi yükseldikçe halk kendi kurtuluşunu eline alabilecektir.

‘Aradaki Nehir’ sömürgeciliğin ilk adımlarının tasviridir. Hem dini hem ekonomik yönden insanları etkisi altına alan sömürgecilik, “kaleyi” içten zapt etmektedir. Dini inanışlar devreye girer ve artık insanlar birbirine düşmanlaşır.

Kenyalı yazar Thiong’o bu romanında kendi halkının ve beyaz adamın arasında geçen çetin mücadeleyi ve dini değerlerin önemli bir etkileyiciliğinin olduğunu bu kitapta akıcı bir dille anlatmış.

Ayrıntı Yayınları’ndan yayımlanan bu eser sömürgeciliğin tarihsel olarak Afrika’da ki ilk deneyimlerini irdeliyor.

2014 Nobel Edebiyat ödülüne aday olan Kenyalı yazarın kitabı ‘Aradaki Nehir’ roman severlerin gözden kaçırmaması gereken bir kitap.

  • Aradaki Nehir
  • Yazar: Ngũgĩ wa Thiong’o
  • Çeviri: Bora Korkmaz
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: 2016
  • Sayfa Sayısı: 208 Sayfa
  • Yayınevi: Ayrıntı Yayınları

Gün Çağ Aydın
Takip için
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Okuduktan sonra etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız 8 kitap

Read Next

Kış Uykusu; “Söyleyecek sözün varsa şimdi söyle”

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram