Tante Rosa isimli kitabın o kısacık hacimsel boyutu bütün seyredenlerin içinde öyle bir genişledi ki kocaman bir hüzün kapladı yüreklerini, yüreklerinden bile taştı döküldü etrafa o hüzün, o acı, o hissediş…
Tante Rosa… Bu güzel kadını tanıyor musunuz? Eğer tanıyorsanız siz bu dünyanın ne kadar katı ve acımasız olduğunu biliyorsunuz demektir ve özellikle de kadınların bu acımasız ve katı dünyanın çarkları altında nasıl da kolayca ezilebildiğini… Tante Rosa’ların nasıl un ufak olup küllerinin bu katılığın içine tekrar nasıl karıştığını ve sanki hiç yaşamamışlar, hiç bu dünyadan gelip geçmemişler gibi çarkların yeni Tante Rosa’lar için döndüğünü…
Rosa, Sevgi Soysal’ın bu katı ve acımasız dünyanın içinden bulup çıkardığı zihninde kurguladığı bir roman kahramanı. Ben de onu Tiyatro Nienor’un(1) okuma tiyatrosunda tanıdım. Tiyatro Nienor’un kadınları toplanıp Tante Rosa’yı okudular sahnede. Rosa gibi önce umut vardı seslerinde sonra hayal kırıklığı sonra yaşama direnci ve nihayet kocaman kara bir sessizlik. Rosa’yı yüksek sesle bağıra çağıra anlattılar başka kadınlara… Tante Rosa isimli kitabın o kısacık hacimsel boyutu bütün seyredenlerin içinde öyle bir genişledi ki kocaman bir hüzün kapladı yüreklerini, yüreklerinden bile taştı döküldü etrafa o hüzün, o acı, o hissediş… İşte esas soru şimdi geliyor? Ne kadar hayal ne kadar gerçek bu yazılanlar? Aslında bu roman kahramanının hayaleti değil gerçekleri acıtıyor yüreğimizi. Gerçek Tante Rosa’lar. Çevremizde gördüğümüz görmediğimiz ve hatta aynamızdaki kırılmış, üzülmüş bazıları mücadelesine devam eden bazıları pes etmiş, ölmüş ve hatta daha doğmamış bütün Tante Rosa’lar… Duyanlar duymayanlara anlatmalı bu kadını ki görünür kılınsın kadınlık… Sevgi Soysal’ın vasiyeti Tante Rosa’yı unutmayın diye. Tiyatro Grubu Nienor bu vasiyete uyanlardan. Onlar okudular kitabı bir hayatı okur gibi. Ben de onlardan duyup başka kadınlara okuttum.
Bütün bu kitap okumalarından derin bir hüzün, pişmanlıklar, kadın olma hallerinin nasıl da tutuklandığı ve yine de her şeye rağmen değişebilir umudu çıktı ortaya okumalar arttıkça. Bazıları ile konuştuk bazıları kaleme sarıldı anlattı. Gül Dilibal Çabuk şöyle yazmış kitap hakkında: “Yüreğinin en derinlerinde kapalı tuttuğu kilitli bir sandıkta saklamış duygularını, kadınlığını ve arzularını…” Evet, bence de çok doğru bir tespit bu. Kadına ait şiddetin gittikçe tırmandığı bu toplumda kadınların korkudan sakladıkları ve içlerinde büyüttükleri ne kadar çok şey var. Bir çok kadın o kilitli ve ruhlarına gömdükleri sandıklarıyla birlikte yaşamıyorlar mı? Gül Hanım Tante Rose okumasının ona düşündürdüklerine şöyle devam etmiş: Şuursuzca umut eden ve sonunda umutsuzluğun en yakıcı buğusuyla yüzleşmek zorunda kalan bir kadının hikayesi… Yine çok haklı. Şuursuzca umut etmek, en saf en bilmez halimizle geleceğe gülümseyerek değil kahkahalarla bakmak demek bence. Çocukluğun ve gençliğin en güzel hali… Ama işte o kahkahalar donuk bir yüz ifadesine dönüyor bizim gibi erkek egemenliğinin cehalet ile yoğrulduğu toplumlarda. Aynen Tante Rosa’nın hayallerinden uzaklaşmış kırışıklarla dolu katılaşmış yüzü gibi. Etrafınıza baktığınızda göreceğiniz bir sürü kadın yüzü gibi… Bir diğer okur Meliha Akındalı şöyle bir not düştü Tante Rosa okumasına: Tante Rosa’nın kadınlığı, düzenin saçmalığını, yabancılaşmayı ve ne yaparsa yapsın kendi hayatına hiçbir etkisi olmayan zavallı bir figüran olmayı aşamama umutsuzluğuna ikna olmaktır. Bu bakış açısı Tante Rosa’yı yenilmiş gören umutsuz bir bakış . Aynen kitabın yazarının bakışı gibi. Ama kitaplar umut etmek için okunur. Tante Rosa’yı ne kadar çok okursa kadınlar ve ne kadar çok anlatırlarsa diğerlerine işte o zaman umut beliriverir Rosa’ların gülüşlerinde…
1- Tiyatro NİENOR : https://www.facebook.com/TiyatroNienor/?fref=ts
- Tante Rosa
- Yazan: Sevgi Soysal
- Yayınevi: İletişim Yayınları
- Sayfa Sayısı:103
- Baskı Yılı: 2015/10.Baskı
- YOKSULLUĞUN DERİN HALİ: AÇLIK - 18 Mart 2021
- Mahcubiyet ve Haysiyet - 7 Kasım 2020
- Martin Eden’i Okumak veya Okumamak - 22 Ağustos 2020
FACEBOOK YORUMLARI
One Comment
Amazonlar…Tarihin derinliklerinden gunumuze kadar mücadeleye devam..Değişen bir şey yok sanki…